İNCELEMENİN İŞ YERİNDE YAPILMASI ESAS OLUP ANCAK İŞYERİNİN MÜSAİT OL-
MADIĞININ TESBİTİ HALİNDE İNCELEMENİN DAİREDE DE YAPILABİLECEĞİ, BU
HUSUSLAR TESBİT EDİLMEDEN İSTENMESİNE KARŞIN, DEFTER VE BELGELERİN
İBRAZ EDİLMEDİĞİNDEN BAHİSLE TARHİYAT YAPILMASINDA İSABET BULUNMADIĞI HK.
Uyuşmazlık; davacının 1983 dönemi defter ve belgelerini incelemeye ib-
raz etmemesi nedeniyle ilgili ve geçmiş yıl beyannameleri incelenerek
düzenlenen inceleme raporuna göre resen salınan gelir vergisi ile ke-
silen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 139.maddesi hükmü uyarınca, esas itibariyle incelemenin in-
celemeye tabi olanın işyerinde yapılması gerektiği, işyerinin müsait
olmaması, ölüm, işi terk gibi zaruri sebeplerle, incelemenin işyerinde
yapılması imkansız olup veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse
incelemenin dairede yapılabileceği, bu takdirde incelemeye tabi olanın
lüzumlu defter ve belgelerini daireye getirmesinin kendisinden yazılı
olarak isteneceği; olayda davacıya tebliğ edilen yazı ile defter ve
belgelerini daireye getirmesi kendisinden istenmişsede; yukarıda açık-
lanan madde hükmüne uyulmadan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30/3.
maddesi hükmünden bahisle resen tarhiyat yapılmasında ve kaçakçılık
cezası kesilmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek tar-
hiyatı terkin eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması isteminden
ibarettir.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Ver
gi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun gö
rülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar
sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından tem-
yiz isteminin reddine ve kararın onanmasına karar verildi.
AYRIŞIK OY:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3.maddesinde, Vergi Kanunlarının lafzı
ve ruhu ile hüküm ifade edeceği, lafzın açık olmadığı hallerde vergi
kanunlarının hükümlerinin, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunların
yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısının gözönünde bu-
lundurularak uygulanacağı vurgulandıktan sonra verhilendirmede vergiyi
doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas
olduğu ve bu esasında her türlü delille ispatlanabileceği aynı maddede
hükme bağlanmıştır.
Yine aynı kanunun 30.maddesinde bir taraftan vergi incelemesine yetki-
li olanların takdir komisyonları gibi matrah tayin ve tesbit edebile-
cekleri kurala bağlanırken diğer yandan da resen tarhın tanımı ve bunu
gerektiren haller yer almış bulunmaktadır.
Bu hükümlerin birlikte incelenmesinde; vergi incelemesi yapmaya yetki-
li olanların, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin
gerçek mahiyetini araştırma ve tesbit yönünden her türlü delilden ya-
rarlanabilecekleri, dolayısiyle mükellefin defter ve belgelerini de
delil olarak kullanabileceklerin de kuşku yoktur. İşte bu açıdan olaya
bakıldığında mükellefin iş yerine gidilmesi veya iş yerinin müsait o-
lup olmadığının saptanması, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin
muamelelerin gerçek mahiyetinin her türlü delille tesbit ve isbatına
yönelik ilkenin özüne etkili olmayan bir şekilden ibarettir. Bir başka
anlatımla, vergi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek
mahiyetini oluşturan inceleme elemanının her türlü delilden yararlana-
bilme meyanında mükellefin defter ve belgelerini de delil olarak kul-
lanabilmesine, işyerine gitmemesi veya işyerinin müsait olup olmadığı-
nı tesbit etmemiş olması engel teşkil etmez. Bu şekil noksanlığı en
azından bu incelemenin sonucunda tesis edilen dava konusu tarh işleri-
ni iptale mahkum edecek ölçü ve ağırlıkta bir Kanuna aykırılık teşkil
edemez. Aksi halde gerçek gelirin vergilendirilmesi yolundaki temel
esasın, vergilendirme olayının başlangıç aşamasında yer alan ve vergi-
lendirme tasarrufunu iptale mahkum edecek ölçüde bir sakatlık olarak
kabulü mümkün olmayan bir şekil noksanına feda etmek sonucu ortaya çı-
kar ki buna hukuken cevaz yoktur.
Aksine bir anlayış gerek zaman gerekse mesafe açısından işyerine gidil
mesine veya işyerinin müsait olup olmadığının araştırılmasına imkan
bulunmayan hallerde vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muame-
lelerin gerçek mahiyetinin tesbiti yönünden defter ve belgelerin delil
olarak kullanılması engelleneceği gibi başka delillerle kesin kes be-
lirlenen gerçek gelirin vergilendirilmesi de olanaksız hale gelebile-
cektir. İşte bu nedenledir ki dairemizce, defter ve belgelerin ibraz
edilmemesinden kaynaklanan pek çok olayda bu şekil noksanının varlığı
araştırılmadan işin esası hakkında kararlar verilmiştir.
Esasen davacının sabit bir işyeri adresi bulunmadığı gibi gösterdiği
adres de sadece köydeki ikamet adresinden ibarettir. Bu durumda işye-
rinin bulunup bulunmadığının veya incelemeye müsait olup olmadığının
önceden araştırılarak tesbitinde de lüzum ve ihtiyaç yoktur.
Açıklanan nedenlerle işin esası hakkında yeniden karar verilmek üzere
mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına ka-
tılmıyorum.
(MT/YÖ)
|