Dairesi
YÜKÜMLÜ KURUMUN, TEVKİF YOLUYLA ÖDEDİĞİ VERGİDEN KENDİSİNE RET VE İADE
Karar No
2778
Esas No
2324
Karar Tarihi
21-06-1982
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
DÖRDÜNCÜ DAİRE
1982
2778
1982
2324
21/06/1982
 
KARAR METNİ

YÜKÜMLÜ KURUMUN, TEVKİF YOLUYLA ÖDEDİĞİ VERGİDEN KENDİSİNE RET VE İADE
EDİLECEK BİR MİKTARIN VARLIĞI KABUL EDİLMEDİKÇE, ALACAKLI OLDUĞUNDAN
BAHİSLE MAHSUP TALEBİNDE BULUNMAYACAĞI HK.

Uyuşmazlık, yükümlü kurum adına düzenlenen ödeme emrinin onanması yo-
lundaki itiraz komisyonu kararının bozulmasına ilişkin Danıştay Onüçün
cü Daire kararından doğmuştur.

Olayda inşaat ve taahhüt işleri yapan davalı kurumun, 1974 takvim yı-
lında yaptığı işlere ait kurumlar vergisinin ahkedişlerinden Gelir Ver
gisi Kanununun 94/4.maddesi gereğince tevkif olunan vergilerden düşül-
düğü, buna rağmen yine alacaklı kaldığı için sonradan verilen muhtasar
beyanname üzerinden ödeme emrine dayanak olan gelir (stopaj) vergisi-
nin de düşülmesi isteminin kabul edilmeyerek ödeme emrinin düzenlendi-
ği dava dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Gelir Vergisi Kanununun "İratlarda Vergi Tevkifatı" başlığını taşıyan
96.maddesinde, evvelce tevkif edilmiş hangi vergilerin mahsup, ret ve
iade olunacağı açıkça belirtilmiştir. Buna göre, tevkif yoluyla ödene-
cek vergilerle, ancak yine 96.maddeye göre tevkif edilip vergi dairesi
ne yatırılmış bulunan vergilerin mahsubu mümkün bulunmaktadır. Diğer
bir deyişle Gelir Vergisi Kanununun 94/4.maddesi uyarınca yükümlü sı-
fatiyla evvelce istihkaklarından kesilip yatırılan vergilerin, sonra-
dan yasanın 96.maddesine göre kendisinin sorumlu sıfatıyla tevkif ede-
rek vergi dairesine yatıracağı vergilerle mahsubu mümkün olmadığı gi-
bi, Mali Denge Vergisi Kanununa göre ödeyeceği vergilerin de, anılan
94/4.madde uyarınca kendisinden tevkif edilen vergilerden mahsubu yasa
ca kabul edilmemiştir.

Diğer taraftan, 94/4.maddeye göre tevkifat yoluyla alınan vergilerin
ne şekilde mahsup ret ve iade olunacağı Kurumlar Vergisi Kanununun 44.
maddesinde açıklanmış ve anılan maddeye göre evvelce istihkakından ke-
silen vergilerin ancak kurumlar vergisine mahsup edilebileceği, mahsu-
bu gereken miktar beyanname üzerinden hesaplanan Kurumlar Vergisinden
fazla olduğu takdirde durumun vergi dairesince yükümlüye yazı ile bil-
dirileeceği öngörülmüştür.

Bu hüküm karşısında yükümlü kurum, Gelir Vergisi Kanununun 94/4.madde-
sine göre, istihkaklardan kesilip Kurumlar Vergisi Kanununun 44.madde-
sine göre kendisine ret ve iade edilecek bir miktar varsa vergi daire-
sinden, açıklanan hükümlere dayanarak isteyebilecektir. Ancak Vergi
Dairesince veya yetkili diğer mercilerce anılan kurallar gereğince ken
disine ret ve iade edilecek bir miktarın varlığı kabul edilmedikçe ver
gi dairesinden alacaklı olduğundan ve mahsuptan sözederek Gelir Vergi-
si Kanununun 96.maddesine göre sorumlu olarak başkalarından kestiği ve
bu yasaya veya mali denge vergisi yasasına göre ödeyeceği vergileri
ödemekten kaçınamaz.

6183 sayılı Kanun, ret ve iade edilecek vergileri değil, tahsil edile-
cek vergi ve diğer kamu alacaklarının tahsili usulünü düzenleme amacın
dadır. Bu yasanın "Amme Alacaklarının Korunması" bölümünde yer alan
23.maddesi hükmü de yukarıda açıklanan hükümleri değiştirir nitelikte
değildir. Gelir, Kurumlar, Mali Denge Vergileri ve diğer yasa hükümle-
rine göre ret ve iade edilecek kamu alacağı varsa, istihkak sahipleri-
nin reddiyatı yapacak olan amme idaresine olan muaccel borçlarına mah-
sup edilmek suretiyle reddolunacağı öngörülmüştür. Yani, madde ilgili-
lere mahsup, ret veya iade hususunda yeni bir hak ve yetki vermemiş,
aksine "diğer kanuni sebeplerle reddi icabeden amme alacaklarına" ver-
gi dairesi lehine olmak üzere sınırlama getirmiştir.

Düzeltme dilekçesinde ileri sürülen nedenler ve yukarıdaki açıklama-
lar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesi uyarınca
istemin kabulünü gerektiğinden, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 1981/3072
sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, aynı nedenlerle yükümlüye ku-
rum tarafından ödeme emrini onayan İtiraz Komisyonu kararının bozulma-
sı istemiyle açılan davanın reddine karar verildi.

AZLIK OYU:

Uyuşmazlık konusu mahsup işlemleriyle ilgili hükümler Gelir Vergisi Ka
nununun 121-123.maddesinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 44.maddesinde
ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 23.maddesinde dü
zenlenmiş bulunmaktadır.

Gelir Vergisi Kanunun 121-123.maddeleriyle Kurumlar Vergisi Kanununun
44.maddesinde gelir ve kurumlar vergisiyle ilgili olarak mükelleflerce
beyanname üzerinden yapılabilecek mahsuplar açıkça gösterilmiş olup bu
nun dışında bir mahsubun mükelleflere tanınması, kamu hukukundan doğan
bir ilişki sebebiyle özel kişilerin kamuya karşı bir özel hukuk müesse
sesi olan takası dermeyen etmelerini kabul etmek anlamına gelir. Bunun
kabulu ise ancak açık bir yasa hükmünü gerektirir. Gelir ve Kurumlar
Vergileri Kanunlarının yukarıda açıklanan hükümleri ise belirli ve mah
dut konularda böyle bir mahsuba imkan vermiş olup bunu, özel hukuktaki
takas gibi geniş anlamaya da olanak yoktur.

6183 sayılı Kanun ise isminden de açıkça anlaşıldığı gibi amme alacak-
larının tahsili ile ilgili idare usulleri genel anlamda düzenleyen bir
kanundur. Bu kanunun 23.maddesi ile vergiler dahil olmak üzere her çe-
şit amme alacağı borçluları için mali idareye mahsup görev ve yetkisi
verilmiş bulunmaktadır. Bu hüküm vergi mükellefleri ile kamuya borçlu
olanlar yönünden bir mahsup isteme hakkı ve kamu yönetimi yönünden de
ilgilerin talebi olsun veya olmasın mahsup etme görevi mahiyetindedir.
Diğer taraftan mezkür madde hükmü, ister vergiden doğsun isterse sair
hukuki ilişkiden doğsun kamu alacağı sebebiyle kamu yönetimine, mükel-
leflere ve kamudan alacaklı olanlara herhangi bir şekilde ödeme yapı-
lırken kamu alacağını mahsup ederek ödeme yapma yetkisini vermektedir.
Kısaca 23.maddeye göre yapılacak mahsup yalnız Mali İdarede yapılabi-
lir ve bu maddeye dayanılarak mükelleflerce idareye karşı mahsup işle-
mi yapılamaz.

Hukuki durumun yukarıda açıklandığı gibi olmasına rağmen olayın geliş-
me tarzı mali idarenin kendisine mevdu bir görevi yıllarca savsaklaya-
rak geciktirdiği ve mükkellef için düzeltilmesi imkansız haksızlıklara
sebep olduğunu göstermektedir.

Olayda mükkellef şirket tarafından mahsup işlemi yapılması için 20.5.
1975 tarihinde Vergi Dairesine müracaat edilmiş ve 27.8.1975 tarihli
cevap ile de bu mahsubun yapılacağı cevaben bildirilmiş aradan 7-8 yı-
la yıllık bir süre geçmesine rağmen bu mahsup işlemi yapılmamıştır. Bu
na rağmen Vergi Dairesi mali yargı mercileri ile Danıştay'a verdiği sa
vunmalarda durumu salt bir kural yorumu halinde ele almakta ve mahsu-
bun akibeti hakkında bilgi verememektedir.

Olayda vergi borcunun çok üstünde ve ret suretiyle iadesi gereken ala-
cağı olan mükellef hakkında mali idarenin istekleri yönünde karar ve-
rilmesi halinde mevcut haksızlık üzerine yeni bir haksızlık daha meyda
na gelecektir. Şöyleki: uzun yıllar alınmayarak enflasyon sebebiyle de
ğerinin önemli bir bölümünü kaybetmiş ve geri alınması meşkuk ve idare
nin adeta lutfuna kalmış bir alacak sebebiyle mükellef ayrıca gecikme
zammı ve 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre %10 ödeme emri haksız
çıkma zammı ödeyecektir.

Mükellef olayın başlangıcında kanunun kendisine vermediği bir hakkı ta
lep etmiş olmasına rağmen aradan uzun yıllar geçmesi yüzünden bu mahsu
bun yapılamamış olması sebebiyle haklı duruma gelmiştir.

Bu sebepten haklı bir sebebe dayanmayan ödeme emrinin iptali gerekece-
ği düşüncesiyle düzeltme isteminin kabulü hakkındaki karara karşıyım.

(DAN-DER; SAYI:50-51)

BŞ/SE
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı