ORTAKLARINA DEVAMLI OLARAK BORÇ KULLANDIRILMASINA KARŞIN VADELİ MAL A-
LARAK VADE FARKI ÖDEYEN MÜKELLEF KURUMUN, ORTAKLARINDAN DA FAİZ ALMASI
NEDENİYLE ÖDEDİĞİ VADE FARKLARINI GİDER OLARAK KAYDETMESİNDE KANUNA
AYKIRILIK BULUNMADIĞI HK.
Davacı şirketin 1992 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen
rapora dayanılarak ikmalen kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesap-
lanıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir. İstanbul 7. Vergi Mahkemesi
25.9.1997 günlü ve 1997/1295 sayılı kararıyla; dava dosyasının ince-
lenmesinden şirket ortaklarının şahsi ihtiyaçları için cari hesap yo-
luyla çekmiş oldukları paralardan dolayı işletmeyi nakit sıkıntısına
sokarak vadeli mal alımlarına yöneltiği, bunun sonucu bir kısım alış-
ları için gereksiz vade farkları ödenmesine sebebiyet verdiklerinin
anlaşıldığı, bu şekilde gereksiz yere ödenen ve dönem kazancından in-
dirilen vade farklarının ticari kazancın elde edilmesi ve idame etti-
rilmesiyle bir ilgisi olmadığından vade farkları esas alınarak yapılan
tarhiyatın yerinde olduğu, matrah farkının defter kayıtlarından bulun-
muş olması nedeniyle davacı adına kesilen kaçakçılık cezasının kusur
cezasına çevrilmesi gerektiği, ikmalen veya re'sen salınan vergiler
üzerinden fon hesaplanması mümkün olmadığından, davacı adına hesapla-
nan fon payının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, vergi aslına yö-
nelik davanın rededine, kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilme-
sine, fon payının kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı, vade fark-
larının ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için öden-
diği, inceleme elemanının şirket kasasından çekilen vadeli çekleri ka-
sadan gününde çekilmiş nakit para gibi değerlendirdiği, Vergi Dairesi
Müdürlüğü ise davacı adına kesilen kaçakçılık cezası ile hesaplanan
fon payının kanuna uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını
istemektedirler.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ncı maddesinin 1 nci ben-
dinde, safı kazancın tespit edilebilemesi için, ticari kazancın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin indirile-
ceği, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında
da, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari
kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı, belirtilmiştir.
Uyuşmazlıkta, mükellef kurumun ortaklarına devamlı olarak borç
para kullandırmasına karşın satıcı firmadan vadeli mal almak suretiyle
vade farkı ödediği, ödenen vade farklarının bir kısmının ortaklarca
çekilen paralar nedeniyle yüklenildiği ileri sürülerek düzenlenen in-
celeme raporu doğrultusunda dava konusu tarhiyat yapılmıştır.
Vadeli emtia alımları nedeniyle ödenen vade farkları, kazancın
elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili giderlerden olup, satı-
cının da hasılatını teşkil etmektedir. Nakit durumu elverişli olan mü-
kelleflerin vadeli mal alımı nedeniyle ödedikleri vade farklarının gi-
der olarak gayrisafi kazançtan indirilmesine engel teşkil eden kanuni
bir düzenleme de bulunmamaktadır. Öte yandan inceleme elemanında tes-
pit ettiği üzere davacı şirket, ortaklarına kullandırdığı paralar kar-
şılığı olarak C/H bakiyesi için aylık % 6 faiz hesaplamak suretiyle
sair gelirler hesabına kaydetmiştir. Bu durumda mevzuata ve muhasebe
ilkelerine uygun olarak gider yazılan vade farklarından hareketle da-
vacı kurum adına tarhiyat yapılamayacağından, davanın kısmen reddi yo-
lunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davacı temyiz isteminin kabulü ile İstanbul
7. Vergi Mahkemesinin 25.9.1997 günlü ve 1997/1295 sayılı kararının
bozulmasına, karar verildi.
(MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:98)
|