İHTİYATİ HACİZ KARARINA DAYANILARAK TESİS EDİLEN MAHSUP İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİYLE AÇILAN DAVADA, İHTİYATİ HACİZ İŞLEMİNDEKİ HUKUKA AYKIRILIKLAR GEREKÇE GÖSTERİLEREK, MAHSUP İŞLEMİNİN İPTAL EDİLEMEYECEĞİ HK.
Temyiz İsteminde Bulunan: Şükrü Kanatlı Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : ... Uluslararası Nakliyat ve Ticaret Anonim Şirketi
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına fatura düzenleyen alt firmanın kesinleşen vergi borçlarının, anılan firmadan tahsil edilemediğinden bahisle, söz konusu faturalarda yazılı katma değer vergilerinin gecikme faiziyle birlikte, müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı Şirketten tahsiline ilişkin olarak tesis edilen mahsup işlemini; olayda, ... Dorse Sanayi ve Ticaret Limited Şirketince davacı Şirket adına düzenlenen faturalarda yazılı katma değer vergilerinin anılan Şirketten tahsil edilemediğinden bahisle, Hazineye intikal ettirilmeyen bu vergilerin gecikme faiziyle birlikte, güvence altına alınması için, asıl borçlu olan adı geçen şirketin bağlı olduğu Şükrü Kanatlı Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı Şirket adına alınan ihtiyati haciz kararına dayanılarak, davacı Şirketin bağlı bulunduğu Samandağ Vergi Dairesi Müdürlüğüne talimat yoluyla dava konusu mahsup işlemi yaptırılmışsa da; müteselsil sorumluluk kapsamında yapılacak takibatın asıl borçlunun bağlı olduğu vergi dairesi tarafından değil, müteselsil sorumlunun bağlı bulunduğu vergi dairesince yapılması gerektiği; vergi dairelerinin, mükellefleri olmayan müteselsil sorumlular hakkında talimatla takibat yapamayacakları; bu yöntemi, ancak, kendi mükellefleri için uygulayabilecekleri; nitekim, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 5'inci maddesinin bu duruma cevaz verdiği; bu bakımdan, yetkisiz makam (vergi dairesi) tarafından düzenlenen haciz varakasına dayanılarak yapılan mahsup işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden Hatay İkinci Vergi Mahkemesinin 20.1.2000 gün ve E:1999/477; K:2000/41 sayılı kararının; yapılan işlemin yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir..
Tetkik Hakimi Ergün Gökdam'ın Düşüncesi: Olayda, ... Dorse Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından davacı Şirket adına düzenlenen faturalarda yazılı katma değer vergisinin Hazineye intikal ettirilmemesi nedeniyle söz konusu vergilerin ödenmesinden, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 11'inci maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu tutularak davacı Şirketten tahsiline ilişkin olarak tesis edilen mahsup işleminin iptali istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin asıl dayanağı olan müteselsil sorumluluk kapsamında yapılacak yargılamayla ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava konusu yapılmayarak kesinleştiği dosyanın incelenmesinden anlaşılan ihtiyati haciz kararının hukuka uygunluğunun araştırılması suretiyle verilen temyize konu mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Cavit Zeybek'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; ... Dorse Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından davacı Şirkete düzenlenen faturalarda yazılı katma değer vergilerinin Hazineye intikal ettirilmediğinden bahisle, bu vergilerin gecikme faiziyle birlikte ve müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı Şirketten tahsiline ilişkin olarak tesis edilen mahsup işlemini, bu işlemin dayanağı ihtiyati haciz kararını alan Vergi Dairesi Müdürlüğünün yetkisiz olduğu gerekçesiyle iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun "Takibata Selahiyetli Tahsil Dairesi" başlıklı 5'inci maddesinde, takibatın, alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Vergi Uygulamasındaki Yetki" başlıklı Birinci Bölümünde yer alan 4'üncü maddesinin ilk fıkrasında, vergi dairesi, mükellefi tespit vergiyi tarh, tahakkuk ve tahsil eden daire olarak tanımlanmış; ikinci fıkrasının ilk cümlesinde ise, mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı olduklarının vergi kanunları ile belirleneceği; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 43'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında da, katma değer vergisinin, mükelleflerin iş yerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarh olunacağı hükme bağlanmıştır.
Bu düzenlemelerden; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun kapsamına giren vergi, resim ve harçlardan kaynaklanan Devlet'e ait kamu alacakları hakkında tahsil işlemleri ile bu alacakların güvence altına alınması için gerekli diğer işlemlerin yapılmasına, verginin mükellefinin bağlı olduğu vergi dairesinin yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Başka anlatımla; söz konusu düzenlemelerde yetki kuralı, takip edilmesi gereken kişiye değil, takibin konusu olan verginin mükellefine göre belirlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; ... Dorse Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından davacı Şirket adına düzenlenen faturalarda yazılı katma değer vergilerinin Hazineye intikal ettirilmemesi üzerine, bu vergilerin gecikme faiziyle birlikte, asıl borçlu olan adı geçen Şirketin bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğünce, müteselsil sorumlu sıfatıyla, davacı Şirket hakkında alınan ihtiyati haciz kararına dayanılarak, bu Şirketin bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüğünden olan katma değer vergisi alacağından mahsup edilmek suretiyle tahsil edildiği
anlaşılmış olup; 213 sayılı Yasanın 11'inci maddesi uyarınca ve müteselsil borçlu sıfatıyla davacı Şirketin sorumlu tutulduğu kamu alacağının kaynaklandığı katma değer vergisinin mükellefi, ... Dorse Sanayi ve Ticaret Limited Şirketidir. Dolayısıyla, söz konusu alacakla ilgili olarak 6183 sayılı Kanunda öngörülen takip ve tahsil işlemlerinin yapılmasına, bu şirketin katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesinin yetkili olması nedeniyle davacı Şirket hakkında, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce ihtiyati haciz kararı alınmasında, açıklanan yasa hükümlerine aykırılık mevcut değildir.
Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11'inci maddesinin (3239 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle eklen) üçüncü fıkrasında, mal alım ve satım ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar, aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanların müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 15'inci maddesinde ise, haklarında ihtiyati haciz tatbik olunanların, haczin tatbiki; gıyapta yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi mahkemesi nezdinde ihtiyati haciz sebebine itiraz edebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Olayda, müteselsilik sorumluluk kapsamında, ödenmesinden davacı Şirketin sorumlu tutulduğu amme alacağının korunması bakımından alınan ihtiyati haciz kararı ile bu karara dayanılarak, amme alacağının tahsiline ilişkin olarak yapılan mahsup işlemi birbirinden ayrılabilir nitelikte zincir işlemler olup, bu işlemler zincirinin ayrı bir halkasını oluşturan her bir işlemde mevcut hukuka aykırılıklar, yalnızca o işlemi hukuka aykırı kılabilecek ve yalnızca o işlemin iptali istemiyle açılacak idari davada ileri sürülmesi halinde İdari Yargı tarafından dikkate alınabilecek niteliktedir. Şayet içerdiği hukuka aykırılıklara karşın, bu işlemlerden biri dava konusu edilmeyecek olursa, idari dava açma süresinin geçmesiyle hukuka uygunluk karinesinden yararlanmaya başlayan bu işlemin, zincirin son halkasını oluşturan işleme karşı açılacak idari davada hukuka uygunluk denetimine tabi tutulması, anılan karine ile korunan kamu düzeninin ihlali sonucu yaratır. İdari dava açma süresinin sonuncu gününü izleyen tarihten itibaren, içerdiği tüm hukuka aykırılıklara karşın, işlem hukuka uygun kabul edilip, zincirin sonraki halkasını oluşturan işleme dayanak alınması olanaklıdır. Başka deyişle işlemler zincirine dahil bir işlemdeki hukuka aykırılığın, işlemin bu nedenle idari yargı yerince iptal edilmiş olması hali dışında, bu işleme dayanılarak yapılan kendisinden ayrılabilir nitelikteki sonraki işlemi hukuka aykırı kılması söz konusu olamaz. Bu nedenle, kamu alacağının korunması amacıyla tesis edilen ve süresinde idari davaya konu edilmeyerek hukuka uygunluk karinesinden yararlanan ihtiyati haciz işleminde olabilecek hukuka aykırılıkların, amme alacağının tahsiline ilişkin olarak yapılan işbu dava konusu mahsup işleminin iptaline gerekçe olarak alınmasında yukarıda açıklanan hukuki duruma uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve aksi yolda verilen mahkeme kararının mahsup işleminin hukuka uygunluğu bakımından yapılacak yargılama sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 9.2.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
YÖ/ÖEK
|