DEFTER VE BELGELERİN EVVELCE BAŞKA BİR İNCELEME İÇİN SUNULDUĞU BELİR-
TİLMESİNE KARŞIN, VERGİ DAİRESİ NEZDİNDE ARAŞTIRMA YAPILMADAN, DEFTER
VE BELGELERİN İBRAZ EDİLMEDİĞİNDEN SÖZ EDİLEREK RESEN TAKDİR YOLUNA
BAŞVURULMASINDA HUKUKA UYGUNLUK BULUNMADIĞI HK.
1986 yılına ilişkin defter ve belgelerini karşıt inceleme için ibraz
etmeyen davalı şirketin dönem matrahının resen takdiri amacıyla konu
takdir komisyonuna intikal ettirilmiş, takdir komisyonunca kurumun
ilgili yılda vergiye tabi kazancı bulunmadığına karar verilmiştir.
Takdir komisyonu kararına karşı Vergi Dairesi Müdürlüğü tara-
fından açılan davada İstanbul 5.Vergi Mahkemesi 1993/680 sayılı kara-
rıyla, defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dönem matrahı-
nın resen takdiri durumunda, defter ve vesikalar ile bunlara göre dü-
zenlenen beyanname ve kar/zarar cetveline itibar edilemeyeceği, şir-
ketin daha önce verdiği beyannameler ile emsali müesseselerin beya-
nından hareketle dönem matrahının belirlenmesi gerektiği, 1983-1984 ve
1985 yılı beyanları ile 1986 yılı bilançosunda görülen zarar dikkate
alındığında, şirketin ilgili yılda kazanç beyan edebileceği, gerekçe-
siyle takdir komisyonu kararının iptaline, dönem matrahının 20.000.
000.- lira olarak kabulüne karar vermiştir.
Davalı şirket tarafından bu karara karşı yapılan temyiz başvu-
rusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 22.12.1994 günlü ve 1994/-
6146 sayılı kararıyla; maliye müfettişi tarafından, karşıt inceleme i-
çin 1989 yılında tasfiyeye giren limited şirketin tasfiye memurlarının
ifadesine başvurulduğunda, 1986 yılına ilişkin şirket defterlerinin
Mecidiyeköy Vergi dairesi Müdürlüğünde olduğunun ifade edilmesi üzeri-
ne, "defter ve belgelerin kaybolduğu/çalındığı beyan edilmiştir" açık-
lamasıyla yükümlü hakkında işlem yapılmak üzere Vergi Dairesi Müdürlü-
ğüne yazı yazıldığı, Vergi Dairesi Müdürlüğünün defter ve belgelerin
kendilerinde bulunup bulunmadığını araştırmadan olayı takdire sevk et-
tiği, bu durumda defter ve belgelerin inceleme elemanına ibraz edilme-
miş olduğu görüşü gerçeklik kazanmadığından, 213 sayılı Vergi Usul Ka-
nununun 30 uncu maddesinin üçüncü bendinde belirtilen resen takdir ne-
deninin varlığının kabul edilemeyeceği, buna rağmen matrah takdir et-
meyen takdir komisyonu kararına itibar edilmeyerek karar verilmesinde
isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar
vermiştir.
Bozma kararına uymayan İstanbul 5.Vergi Mahkemesi 13.6.1995
günlü ve 1995/1109 sayılı kararıyla; davalı şirketin tasfiye memuru ve
vekilinin, ilgili yılda "defter ve belge tutulmadığı" şeklinde incele-
me elemanına verdikleri ifadeden, defter ve belgelerin ibraz edileme-
yeceğinin ve bunların Vergi Dairesi Müdürlüğüne verilmediğinin anla-
şıldığı, Mahkemelerinin 28.4.1992 tarihli ara kararı ile verdiği kesin
süreye rağmen defter ve belgelerin ibraz edilmediği, ara kararı tari-
hinden bir yıl geçtikten sonra Mahkemeden defter ve belgelerin ibrazı
için süre istendiği, bu durumun, aslında defter ve belge tutulmadığı-
nın ve şirketin emtia sattığı veya hizmet sunduğu firmaların işlemle-
rinin incelenmesi olanağının ortadan kaldırılması amacına yönelik dav-
ranıldığının kanıtı olduğu, gerekçesiyle takdir komisyonu kararının
iptali ve matrah belirlenmesine yönelik ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı davalı şirket tarafından temyiz edilmiş ve ihti-
laflı yılda faaliyetinin olmadığı ve gelir elde edilmediği ileri sürü-
lerek kararın bozulması istenmiştir.
Davalı şirketin 1986 yılı defter ve belgelerini ibraz etmemesi
nedeniyle takdire sevki üzerine, takdir komisyonunca ilgili yılda ku-
rum kazancı bulunmadığı şeklinde verilen karar, vergi dairesi müdürlü-
ğü tarafından dava konusu edilmiş, vergi mahkemesinin, önceki yıl be-
yanları incelenen şirketin 1986 yılında kazanç elde etmesi gerektiğin-
den söz ederek, takdir komisyonu kararının iptali ve dönem matrahının
belirlenmesi yolundaki direnme kararı, davalı şirketçe temyiz edilmiş-
tir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30 uncu maddesinde; re'sen
vergi tarhı; "vergi matrahının tamamen veya kısmen defter kayıt ve
belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tesbitine imkan bulunmayan
hallerde, takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi in-
celemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporla-
rında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunma-
sı" şeklinde tanımlanmış, üçüncü bendinde de, defter ve belgelerin
vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz
edilmemesi, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter kayıt ve bel-
gelere veya kununi ölçülere dayanılarak tesbitinin mümkün olmadığı bir
hal olarak kabul edilerek, re'sen takdir sebebi sayılmıştır. Bu düzen-
lemeden de anlaşılacağı gibi defter ve belgelerin ibraz edilmemesi ne-
deniyle re'sen takdir yoluna gidilebilmesi için ibraz edilmeme durumu-
nun gerçekleşmesi gerekmektedir.
1989 yılında tasfiyeye giren limited şirketin, karşıt inceleme
için 1986 yılı defter ve belgeleri maliye müfettişi tarafından isten-
miş, tasfiye memurunun, ilgili yıl defter ve belgelerinin vergi daire-
si müdürlüğüne ibraz edildiği ancak ellerinde buna dair bir tutanak
bulunmadığı şeklindeki ifadesi üzerine, "defter ve belgelerin kaybol-
duğu/çalındığı beyan edilmiştir." açıklamasıyla şirket hakkında işlem
yapılmak üzere Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazı yazılmıştır.
Vergi Dairesi Müdürlüğü, defter ve belgelerin kendilerinde bulunup bu-
lunmadığını araştırmadan olayı takdire sevk etmiştir. Bu durumda, def-
ter ve belgelerin inceleme elemanına ibraz edilmemiş olduğu görüşü
gerçeklik kazanmadığından, 213 sayılı Vergi Usul kanununun 30 uncu
maddesinin üçüncü bendinde belirtilen re'sen takdir nedeninin varlı-
ğından söz edilemez. Buna rağmen matrah takdir etmeyen takdir komis-
yonu kararı kaldırılarak dönem kazancının 20.000.000.- lira olarak
belirlenmesi yolundaki karar, hukuka uygun görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 5.
Vergi Mahkemesinin 1995/1109 sayılı ısrar kararının bozulmasına karar
verildi.
X - K A R Ş I O Y
İnceleme elemanı, şirket vekili ve tasfiye memurunun müştereken
düzenledikleri 22.10.1991 tarihli tutanakta, 1986 yılına ait defter ve
belgelerin vergi dairesine verildiği ifade edilmekle beraber, herhangi
bir tutanak bulunmadığı ve ayrıca belge ve defter de tutulmadığı be-
lirtilmiştir. Defter ve belgeler, iddia edildiği gibi vergi dairesine
verilmiş olsa idi, muhakkak surette ya bir tutanak ya da bunların is-
tendiğine dair bir yazı bulunurdu. Defter ve belgelerin vergi dairesi-
ne verildiği ifadesi sadece bir iddiadan ibaret kalmıştır. Zira böyle
bir iddiayı isbat külfeti, iddia edene, yani mükellefe düşmektedir.
Diğer taraftan ne vergi mahkemesi nezdinde açılan davada, ne
vergi mahkemesinin ara kararına verilen cevapta ve ne de Danıştay Baş-
kanlığına yapılan temyiz başvurusunda, defter ve belgelerin vergi
dairesinde olduğu için ibraz edilemediği savunmasında bulunulmuştur.
Ancak Danıştay Dördüncü Dairesinin, vergi dairesinin defter ve belge-
lerin kendilerine verilip verilmediğini araştırmadan takdir komisyonu-
na gitmesinin bozma kararına gerekçe yapması üzerine, bu son safhada
mükellef, söz konusu tutunaktaki defter ve belgelerin vergi dairesinde
olduğu kaydına işaret etmekle yetinmiş ve fakat esasa müessir bu husu-
sa hiç bir ağırlık vermemiş ve diğer iddiaları cevaplamaya çalışmış-
tır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle vergi dairesine verildiği ifade
edilen belgelerin sadece beyanname ve ekleri olduğu, gerçekte muhafaza
edilmeyen belgeler ve tutulmayan defterlerin inceleme elemanına ibraz
edilemediği görüşü açıklık kazandığından çoğunluk kararına katılmıyo-
ruz.
(MT/ES)
|