TECİL FAİZİNİN HESAPLANMASINDA, TECİL KAPSAMINA GİREN AYLARIN FİİLİ
GÜN SAYISI ESAS OLDUĞUNDAN YILIN FİİLİ GÜN SAYISI OLAN 365 GÜNÜN ESAS
ALINACAĞI HK.
Yyuşmazlık, Kurumun 20.1.1984-20.2.1984 ve 20.3.1984 vadeli gelir (sto
paj) vergisi borçlarına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 48.maddesi uyarınca yürütülen tecil faizinin hesabına
ilişkin bulunmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48.madde-
sinde; amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut
haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma
düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösteril-
miş olmak şartıyla, alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı ma-
kamlarca amme alacağının iki yılı geçmemek üzere faiz alınmak suretiy-
le tecil olunacağı, aynı maddenin sondan bir önceki fıkrasında da, te-
cilde taksit zamanları ve diğer şartların tecile selahiyetli makamlar-
ca tesbit olunacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Maliye Bakanlığınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkın
da Kanunun 48.maddesindeki yetkiye istinaden hazırlanan ve 31.121983
gün ve 18268 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 366
sayılı tahsilat genel tebliğinde de, 6183 sayılı Kanunun kapsamına gi-
ren kamu alacakları için 1.1.1984 tarihinden itibaren yapılacak müraca
atlara verilecek tecillere % 42 oranında tecil faizi uygulanacağı be-
lirtilmiştir.
Dosyanın tetkikinden; Kurumun 27.4.1984 tarihinde ödenen 20.1.1984-
20.2.1984 ve 20.3.1984 vadeli gelir (stopaj) vergisi borçlarına idare-
ce ayların çektiği fiili gün sayısı esas alınmasına karşın yıl 360 gün
kabul edilmek suretiyle tecil faizi hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Bu tarz bir hesaplama şekli ise yukarda belirtildiği üzere tesbit edil
miş olan % 42 lik faiz oranının üzerinde bir oran uygulanmış olması so
nucunu doğurur ki buna cevaz veren herhangi bir hüküm mevzuatımızda
mevcut değildir.
Hernekadar gerek öğretide ve gerekse bir kısım banka muamelelerine i-
lişkin faiz hesaplarında yıl 360 gün olarak kabul edilmekte ise de bu
hesaplama tarzı ayların fiili gün sayılarına göre değil, her ayın 30
gün olarak kabul edilmiş olması esasına dayanmaktadır. Kaldı ki böyle
olmasa bile öğretideki faiz formulleri uygulanarak yükümlüler aleyhine
ek mali külfeti doğurabilecek hesaplama şekilleri uygulayabilmek için
mevzuatta açık bir hüküm varlığı şarttır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 8.mad-
desinde sürelerin hesaplanması yönünden Vergi Usul Kanununa atıf yapıl
mış olup, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun sürelerin hesaplanmasını dü-
zenleyen 18.maddesinde de yılın 360 gün olarak hesaplanmasına imkan ve
ren herhangi bir hüküm yer almamıştır.
Bu duruma göre tecil faizi hesaplanırken, tecil kapsamına giren ayla-
rın fiili gün sayısı esas alınırken yğlğn da fiili gün sayısı olan 365
in esas alınması gerekirken 360 olarak dikkate alınması işin doğasına
ters düşeceği gibi tecil faizinin % 42 olacağı yolundaki kurala da ay-
kırı olur.
Açıklanan nedenlerle, tesbit edilen % 42 oranından yüksek bir nisbet
uygulanmış olması sonucunu doğuran İdare hesaplaması şeklini onaylayan
Mahkeme kararında isabet bulunmadığından, mükellef kurumun temyiz tale
binin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına ve ödeme emrinin
iptaline karar verildi.
DAN-DER, SAYI:66-67
RD/EK
|