Dairesi
ŞİRKET BORÇLARINDAN DOLAYI KANUNİ TEMSİLCİLERİN TAKİP EDİLEBİLMESİ...
Karar No
2378
Esas No
5017
Karar Tarihi
02-06-1998
 
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
DÖRDÜNCÜ DAİRE
1998
2378
1997
5017
02/06/1998
 
KARAR METNİ

ŞİRKET BORÇLARINDAN DOLAYI KANUNİ TEMSİLCİLERİN TAKİP EDİLEBİLMESİ İ-
ÇİN, BORCUN ŞİRKETTEN TAHSİLİNİN İMKANSIZ HALE GELMESİ GEREKTİĞİ HK.

Davacının kanuni temsilcisi olduğu Uğurkim Sanayi Ürünleri Ticaret A-
nonim Şirketinin 1988 yılı cezalı kurumlar vergisi borcunun tahsili a-
macıyla Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesi uyarınca ödeme emri dü-
zenlenip, tebliğ edilmiştir. İstanbul 7. Vergi Mahkemesi 11.7.1997
günlü ve 1997/1128 sayılı kararıyla; davacının kanuni temsilcisi oldu-
ğu anonim şirket adına yapılan cezalı tarhiyatın yargı kararıyla ke-
sinleştiği, şirkete ödeme emri tebliğine rağmen ödenmediği ve şirketin
hiçbir malvarlığının bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenle sözko-
nusu borcun kanuni temsilci olan davacıdan takibinin yerinde olduğu
gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı, söz konusu bor-
cun ödenmemesinde kasıt veya ihmalinin bulunmadığını ileri sürerek ka-
rarın bozulmasını istemektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesinde, tüzelkişi-
lerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelki-
şiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları
halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği
olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri ta-
rafından yerine getirileceği öngörülmüş olup, maddenin ikinci fıkrası-
nın olay tarihinde yürürlükte olan metninde, yukarıda yazılı olanların
bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükel-
leflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen a-
lınamayan vergi alacaklarının, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin
varlıklarından alınacağı belirtilmiştir.

Olayda, davacının kanuni temsilcisi olduğu Uğurkim Sanayi Ürün-
leri Ticaret Anonim Şirketinin 1987 ve 1988 yılları işlemlerinin ince-
lenmesi sonucu kaçakçılık cezalı olarak yapılan tarhiyatın mahkeme ka-
rarıyla kesinleşmesi nedeniyle, şirketin malvarlığından tahsilinin
mümkün olmadığından bahisle, anılan maddeye göre davacı adına ödeme
emri düzenlenmiştir.

Şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilerin takip edilebil-
mesi için, borcun şirketten tahsilinin imkansız hale gelmesi gerekmek-
tedir. Vergi Dairesince sadece İstanbul'da bulunan bazı bankalara, ta-
pu müdürlüklerine ve belediyelere yazılan yazılar sonucu, şirketin
malvarlığının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak, kendisine ödeme
emri tebliğ edilen borçlu şirketin adresi bilinmesine rağmen, şirket
nezdinde malvarlığı bulunmadığı yolunda bir tespit yapılmadığı gibi,
şirket adına haciz işlemi de tesis edilmemiştir.

Bu durumda, borçlu şirket hakkında yasal takip yolları tüketil-
meden, kanuni temsilciye müracat edilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Bu nedenle, İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin 1997/1128 sayılı ka-
rarının bozulmasına karar verildi.

A Z L I K O Y U

Uyuşmazlık, kanuni temsilcisi olduğu anonim şirketin vergi
borçları nedeniyle Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesi uyarınca da-
vacı adına yapılan takibe ilişkindir. Şirket borcunun kanuni temsilci-
den takip edilebilmesi için öncelikle, alacağın borçlu şirketten tah-
silinin imkansız hale gelmesi gerekmektedir. Olayda, borçlu şirket
tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı herhangi bir ödemede bulunmadığı
gibi, davalı İdarenin 8.11.1996 günlü ve 19647 sayılı yazısından adre-
sinde bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca bulundu-
ğu yerdeki banka şubeleri, tapu müdürlükleri ve belediyeler nezdinde
yapılan araştırmalar sonucu hiçbir malvarlığının bulunmadığı da anla-
şılmıştır. Esasen, davacının da, borçlu şirketin halen faal olduğu,
herhangi bir malvarlığı bulunduğu veya şirket hakkındaki takibin ta-
mamlanmadığı yolunda bir iddiası yoktur. İdari Yargılama Usulü Kanunu-
nun 20 nci maddesinde belirtilen re'sen araştırma ilkesinin, davacının
ileri sürmediği dava ve temyiz sebeplerinin, temyiz aşamasında temyiz
mercii tarafından bulunarak, kanuna ve usule uygun olarak verilen ka-
rarın bozulmasını sağlayacak şekilde kamu düzenine aykırı durumların
haricinde re'sen dava sebebi yaratılarak kullanılması mümkün değildir.
Davacının, dava ve temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü tek dava
sebebi, kasıt ve ihmalinin bulunmadığı hususudur. Olaya bu açıdan ba-
kıldığında, ilgili dönemde kasten vergi ziyaına sebebiyet verdiği hu-
susunu yargı kararıyla kesinleşmiş olan borçlu şirketin, temsil ve i-
daresinin kanuni temsilci olan davacı tarafından yapılmış olması nede-
niyle, bu borçtan dolayı kastının olmadığından söz edilemez.
Dolayısıyla, ilgili dönemde kanuni temsilci olarak kasıt ve ih-
mali kesin olan davacının, borçlu şirketten tüm takip yolları tüketi-
lerek tahsil imkanı kalmayan amme alacağı nedeniyle takibi yerinde o-
lup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerek-
tiği görüşüyle karara karşıyız.

(MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:98)





 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı