YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN ANONİM ŞİRKETİN VERGİ BORCUNDAN DOLAYI SORUMLU
OLARAK TAKİP EDİLEBİLMESİ İÇİN VERGİ BORCUNUN İLİŞKİN OLDUĞU DÖNEMDE
ŞİRKETİN YÖNETİM KURULU ÜYESİ OLARAK GÖREVLİ BULUNMASI ZORUNLU OLDUĞUN
DAN VE YÖNETİM KURULU ÜYESİ OLARAK TİCARET SİCİLİNDE TESCİL VE İLAN
EDİLMİŞ KİŞİNİN HERHANGİ BİR SEBEPLE YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİNİN SONA ER
MESİ HALİNDE BU HUSUSUN DA TESCİL VE İLAN EDİLMESİ GEREKTİĞİ HK.
Yönetim Kurulu Üyesi olduğu Kral Yatçılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şir
ketinin 1989 takvim yılı geçici vergi borcundan dolayı 213 sayılı Ver-
gi Usul Kanununun 10.maddesi uyarınca davacı adına düzenlenen ödeme
emrine karşı açılan davayı; davacının ihtilaflı dönemde yönetim kurulu
üyesi olmadığı, bu hususun 30.10.1986 tarih ve 6 sayılı şirket yönetim
kurulu kararında açıkça belirtilidiği, daha sonra 2.6.1987 tarihli ola
ğan genel kurul toplantısında düzenlenen Haziran cetvelinde ise davacı
nın yönetim kurulunda görev almadığının anlaşıldığı, bu durumda şirket
yönetim kurulu üyesi bulunmayan davacı adına düzenlenen ödeme emrinde
isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek iptal eden Vergi Mahkeme-
si kararının bozulması istemidir.
Uyuşmazlık, yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borcundan dola-
yı, davacı adına 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesi uyarınca
düzenlenip tebliğ olunan ödeme emrini iptal eden Vergi Mahkemesi kara-
rının temyizine ilişkin bulunmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesinde, tüzel kişilerin mükel-
lef veya sorumlu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni tem-
silcileri tarafından yerine getirileceği, 3505 sayılı Kanunun 2.madde-
siyle değişen fıkrada ise yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine
getirmemeleri sebebiyle mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlı-
ğından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların
şirketten alınmaması halinde kanuni ödevleri yerine getirmeyen kanuni
temsilcilerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır. Öte yandan
Türk Ticaret Kanununun 317.maddesi gereğince Anonim Şirketlerde temsil
yetkisi yönetim kuruluna verildiğinden, yönetim kurulu üyelerinin bü-
tün özen ve dikkati göstermelerine rağmen üçüncü kişilerin mağduriyet-
lerini önleyemediklerini ispatlamak suretiyle sorumluluktan kurtulabi-
lecekleri tabiidir. Kaldı ki, yine aynı Kanunun 338.maddesi hükmü kar-
şısında, yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları asıl olduğundan, üye
lerin kusursuz olduklarını ispatlamadıkça kusurlu sayılmaları gerekir.
Dava konusu olayda da ödenmesi gereken vergilerin zamanında ödenmemiş
olması, yönetim kurulu üyelerinin ödevlerini yerine getirmediklerine
delil teşkil eder.
Ancak bir kimseyi 213 sayılı Vergi usul Kanununun 10.maddesi uyarınca
tüzel kişiliğin vergi borcundan dolayı sorumlu tutabilmek için herşey-
den evvel o kimsenin kanuni temsilci olması gerekir. Davacıyı da Kral
Yatçılık Sanayi ve Ticret A.Ş.nin vergi borcundan dolayı sorumlu ola-
rak takip edebilmek için vergi borcunun ilişkin olduğu dönemde davacı-
nın anılan şirketin yönetim kurulu üyesi olarak görevli bulunması zo-
runludur.
Türk Ticaret Kanunun 300.maddesinin 8.bendinde de İdare meclisi aza-
larıyla şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, ikametgah-
ları ve tabiyetlerinin tescil ve ilan edileceği aynı Kanunun 33.madde-
sinde de, tescil edilmiş hususlarında vukubulacak her türlü değişiklik
lerin tescil ve ilan olunacağı, sözü edilen Kanunun 38.maddesinde ise
ticaret sicili kayıtlarının nerede bulunurlarsa bulunsunlar üçüncü ki-
şiler hakkında kaydın gazete ile tescil ve ilan edildiği tarihten iti-
baren hüküm ifade edeceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerin birlikte incelenmesinden, yönetim kurulu üyesi olarak ti
caret sicilinde tescil ve ilan edilmiş kişinin herhangi bir sebeple yö
netim kurulu üyeliğinin sona ermesinin bu hususun da tescil ve ilan
edilmesine bağlı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, Şirket yönetim kurulu üyeliğinden 30.11.1986 tarihinde ayrıldı
ğını iddia etmiş olup, Vergi Dairesi Müdürlüğünün yazısında ise davacı
nın 15.10.1986 gün ve 1618 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
şirket yönetim kurulu üyeliğinin ilan edildiği ileri sürüldüğü cihetle
vergiyi doğuran olayın meydana geldiği 1989 yılında davacının şirket
yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıp yapmadığı anlaşılmamıştır.
Diğer taraftan 30.10.1986 yılında bütün hisselerini devrettiğini ve
yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığını iddia eden davacının 1988 tak-
vim yılı kurumlar vergisi beyannamesinde adının geçtiği saptandığından
vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarih itibariyle yukarıda belir
tilen madde hükümleri uyarınca davacının şirketin yönetim kurulu üyesi
olarak görevli bulunup bulunmadığının tesbiti gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının ödeme emrine konu amme alacağının ilgi
li bulunduğu denemde kanuni temsilcilik sıfatının bulunup bulunmadığı-
nı araştırılmasından sonra yeniden bir karar verilmek üzere Kocaeli
2.Vergi Mahkemesinin 14.5.1991 gün ve 1991/171 sayılı kararının bozul-
masına karar verildi.
CP/SE
|