Dairesi
67 SERİ NOLU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİNİN 7 NCİ BÖLÜMÜNÜN 3 ÜNCÜ PARAGRAFINDA YER ALAN REPOYA KONU MENKUL KIYMETLERİN HER ZAMAN MENKUL KIYMETİ GERİ ALMAKLA YÜKÜMLÜ OLAN TARAFINDAN DEĞERLEME İŞLEMİNE TABİ TUTULACAĞI YOLUNDAKİ DÜZENLEMENİN HUKUKA AYKIRI OLMADIĞI HK.
Karar No
229
Esas No
100
Karar Tarihi
03-05-2002
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
VERGİ DAVA DAİRELERİ
2002
229
2002
100
03/05/2002
 
KARAR METNİ

67 SERİ NOLU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİNİN 7 NCİ BÖLÜMÜNÜN 3 ÜNCÜ PARAGRAFINDA YER ALAN REPOYA KONU MENKUL KIYMETLERİN HER ZAMAN MENKUL KIYMETİ GERİ ALMAKLA YÜKÜMLÜ OLAN TARAFINDAN DEĞERLEME İŞLEMİNE TABİ TUTULACAĞI YOLUNDAKİ DÜZENLEMENİN HUKUKA AYKIRI OLMADIĞI HK.

Kararın Düzeltilmesini İsteyen : Türkiye Bankalar Birliği

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : Maliye Bakanlığı - ANKARA

İstemin Özeti : 6.2.2000 günlü ve 23956 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 67 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "Repo, Ters Repo İşlemlerinde ve Vadeli Mevduat Hesaplarında Değerleme" başlıklı 7 nci bölümünde repo ve ters repo işlemlerine bağlı olarak yapılması istenen değerleme uygulamasına ilişkin düzenlemenin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 6.12.2000 günlü ve E:2000/1856, K:2000/5057 sayılı kararıyla; repo ve ters repo yoluyla borç para alanların bu işlemlerden elde ettikleri vergiye tabi kazançlarını bu işlemlere konu olan menkul kıymetlerin piyasa değerlerinden bağımsız olarak belirledikleri, bu durumda repo ve ters repoya konu menkul kıymetlerin her zaman menkul kıymeti geri almakla yükümlü olan tarafından Vergi Usul Kanununun 279 uncu maddesi çerçevesinde değerleme işlemine tabi tutulması gerektiği, diğer yandan vadesi değerleme gününden sonra olan repo ve ters repo işlemleri ile ilgili olarak değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarlarının repoya taraf olanlarca ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili Gelir Vergisi Kanununun 38 ve 39 uncu, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddeleri uyarınca gelir veya gider olarak dikkate alınacağının belirtildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Menkul Kıymetler" başlıklı 279 uncu maddesi ve konuya ilişkin olarak Sermaye Piyasası Kurulunca yayımlanan V/7 seri no'lu Tebliğle getirilen düzenlemeler dikkate alındığında bir iktisadi işletmeye dahil menkul kıymetin hukuken mülkiyetini elinde bulunduranın değerleme yapmasının mümkün olduğu, söz konusu Tebliğ'de repo ve ters repo işlemlerinde mülkiyetin kimde olacağına açıklık getirildiği, davalı İdarece bu düzenleme bir yana bırakılırken repoya konu kıymetlerin teminat olduğundan bahisle değerlemenin de repoya konu menkul kıymeti geri almakla yükümlü olan tarafından yapılacağından söz edildiği, Vergi Usul Kanununun "değerleme" başlıklı Üçüncü Kitap, birinci kısım, ikinci bölümünün başlığı "İktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerleme" olup hukuki açıdan iktisadi işletmeye dahil bulunmayan menkul kıymetin değerlemesi yapılamayacağından 67 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 7 nci bölümünde bu anlayışa aykırı olarak getirilen düzenlemede yasaya uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu düzenlemeyi iptal etmiştir.

Maliye Bakanlığının temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu 12.10.2001 günlü ve E:2001/89, K:2001/301 sayılı kararıyla; uyuşmazlığın, repo işlemlerine konu menkul kıymetin banka ve aracı kurumların portföyünde mi yoksa repo yapan işletmenin bünyesinde mi olduğu, dolayısıyla değerlemenin kimin tarafından yapılacağına ilişkin bulunduğu, repo ve ters repo işlemlerinin, Sermaye Piyasası Kanununun 22 nci maddesinin (k) bendi uyarınca verilen yetkiye dayanılarak Sermaye Piyasası Kurulunca çıkarılan Menkul Kıymetlerin Geri Alma veya Satma Taahhüdü ile Alım Satımı Hakkında V/7 seri nolu Tebliğ ile düzenlendiği, Tebliğde reponun; menkul kıymetlerin geri alma taahhüdü ile satımı, ters reponun ise, menkul kıymetlerin geri satma taahhüdü ile alımı olarak tanımlandığı, bu işlemleri 2984 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca faaliyet izni almış bankalar ile sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde faaliyet gösteren ve Sermaye Piyasası Kurulunca yetkili kılınmış aracı kurumların yapabilecekleri belirtildikten sonra, repo ve ters repoya konu olabilecek menkul kıymetlerin özellikle belirtildiği, uygulamada repo işlemlerinin, para piyasasında, bankalar ve aracı kurumların kısa vadeli nakit ihtiyacını karşılayan bir işlem olduğu, ödünç para toplama yollarından biri olan reponun, mevduat gibi para toplama fonksiyonunu yerine getirdiği, repo ve ters repo işlemlerinde, işleme konu menkul kıymetin fiziki transferinin söz konusu olmayıp, defter kayıtları ile yetinildiği, ancak borçlu konumundaki banka veya aracı kurumun bu menkul kıymeti teminat göstererek borç altına girdiği, ödünç paranın faiz oranının menkul kıymetin getirisinden bağımsız olarak günün piyasa koşullarına göre belirlendiği, menkul kıymetin, itfa tarihini aşmamak koşuluyla, birden fazla işleme konu olabildiği ve vade tarihinde repo yapan kuruma geri döndüğü, repo işlemlerinde menkul kıymet mülkiyetinin intikalinin, repo yapan müşterinin menkul kıymetin zilyetliğine sahip olmasının veya bu menkul kıymeti elden çıkarmasının söz konusu olmadığı, repo işlemlerinin açıklanan özellikleri, gerçek bir satış işlemi olmadığını gösterdiğinden ve 213 sayılı Yasanın 3 üncü maddesindeki düzenleme dikkate alındığında değerlemenin, menkul kıymeti her zaman geri almak zorunda olan kurum tarafından yapılması gerektiği sonucuna varıldığından, aksi gerekçeyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Türkiye Bankalar Birliği, kararda repo işleminin gerçek mahiyetinin satış olmadığı sonucuna varıldığını, oysa banka ve sigorta muameleleri vergisi açısından aynı işlemin satış olarak kabul edildiğini ileri sürerek kararın düzeltilmesini istemiştir.

Savunmanın Özeti : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen BİŞKİN'in Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı İbrahim ERDOĞDU'nun Düşüncesi : Karar düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde, Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği belirtildiğinden ve dilekçe sahibinin ileri sürdüğü sebeplerin bunlardan hiçbirine uymadığı anlaşıldığından, yerinde olmayan istemin reddine, 3.5.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X - K A R Ş I O Y

Düzeltilmesi istenen kararın "Karşı Oy" yazısında yer alan hukuksal nedenlerle istemin kabulü ile, kararın kaldırılması ve Maliye Bakanlığı temyiz isteminin reddi gerektiği görüşünde olduğumdan karara katılmıyorum.

BŞ/ŞGK

 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı