KANUNİ TEMSİLCİLERİN, YÖNETİM KURULUNDAN AYRILMIŞ OLSALAR DAHİ, YETKİ-
Lİ OLDUKLARI VERGİLENDİRME DÖNEMLERİ İÇİN SORUMLULUKLARININ DEVAM EDE-
CEĞİ HK.
Yönetim kurulu üyesi olduğu Anonim Şirketin ödenmeyen vergi borçları-
nın tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmiştir. ... Vergi
Mahkemesi ... gün ve 1997/439 sayılı kararıyla; olayda davacının ödeme
emri ile istenilen vergi borçlarının ait olduğu dönemde şirketin yöne-
tim kurulu üyesi olduğu, ancak ilgili dönemde vergilendirmeye ilişkin
ödevleri ihmal ettiği yolunda bir saptama yapılmadığı, matrah farkının
daha sonraki tarihlerde yapılan vergi incelemesi ile bulunduğu, matrah
farkının bulunuş tarzı ve miktarına o dönemde kanuni temsilci olmayan
davacının müdahale etme olanağının bulunmadığı, ayrıca söz konusu ver-
gi borçlarının vade tarihinde de davacının yasal sorumluluğunun bulun-
madığı ve dolayısıyla vergilerin ödenmemesi nedeniyle kendisine atfe-
dilecek bir kusuru bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda şirkete ait
vergi borcunun davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde ya-
saya uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar ve-
rilmiştir. Vergi dairesince, ödeme emrinin yasal olduğu ileri sürüle-
rek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde, tüzel kişilerle
küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği
olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde
bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan
teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından
yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri kasıt ve
ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi
sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ala-
caklarının kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından a-
lınacağı hükme bağlanmıştır.
Madde hükmünün incelenmesinden, tüzel kişinin vergi borcu nede-
niyle kanuni temsilcinin sorumlu tutulabilmesi için kamu alacağının
tüzel kişinin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememiş
olması gerektiği gibi tüzel kişilerde kanuni temsilcilerin sorumlulu-
ğunun, kanuni temsilci olarak görevde bulundukları dönemlere ilişkin
olarak dikkate alınması gerekir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 317. maddesinde anonim şir-
ketlerin idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı, yönetim
kurulu üyelerinin hangi hallerde sorumlu tutulacağını belirleyen 336.
maddesinde ise, maddede dört bent halinde sayılanlar yanında gerek ka-
nunun, gerekse esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği görevlerin
kasden veya ihmal sonucu yapılmamasından hem şirkete, hem de münferit
pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen sorumlu o-
lacakları belirtilmiş bulunmaktadır.
Dolayısıyla vergi incelemesi daha sonraki bir dönemde yapılmış
olsa dahi sorumluluk, incelemenin yapıldığı değil verginin ait olduğu
döneme ilişkin olacağından, matrah farkının daha sonraki bir dönemde
tespit edilmesi bu sorumluluğu ortadan kaldıracak hukuki bir neden o-
larak düşünülemez.
Öte yandan, vergi incelemesi sonucunda yükümlü şirkete ait mat-
rah farkının bulunmuş olması, diğer bir anlatımla eksik beyanda bulu-
nulduğunun veya mal ve hizmet teslimi sonucu katma değer vergisi tah-
sil edildiği halde vergi dairesine ödenmediğinin tespiti, yükümlü şir-
ketin vergi ile ilgili ödevlerinin eksiksiz olarak yerine getirilmedi-
ğini gösterir ki, bu da kanuni temsilcilerin şirkete ait vergisel yü-
kümlülükleri kasten veya ihmal sonucu yerine getirmedikleri anlamını
taşır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının Tasfiye Halinde ... San. ve
Tic. A.Ş. nin ... tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev
yaptığı anılan tarih itibarıyla bu görevden ayrıldığı, ödeme emri ile
istenilen 1987 Ağustos dönemine ilişkin amme alacağının davacının yö-
netim kurulu üyesi olduğu döneme ilişkin bulunduğu, şirket hakkında
yapılan yasal takiplerin sonuçsuz kalması ve dolayısıyla amme alacağı-
nın şirketin tüzel kişiliğinden tahsil olanağının kalmadığının anla-
şılması üzerine davacı adına söz konusu ödeme emrinin düzenlendiği an-
laşılmaktadır.
Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere davacının sorumluluğu yö-
netim kurulu üyesi olduğu dönemlere ilişkin ve dava konusu amme alaca-
ğının da bu döneme ait olduğu tartışmasız bulunduğundan, vergi borcu-
nun daha sonraki tarihlerde yapılan vergi incelemesi ile bulunduğu ve
davacıya atfedilecek kusurun bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrini ip-
tal eden vergi mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne ... Vergi Mahke-
mesinin ... gün ve 1997/439 sayılı kararının yukarıda belirtilen hu-
suslar gözönüne alınmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere bo-
zulmasına karar verildi.
(MT/ES)
|