213 SAYILI YASANIN 30/4 ÜNCÜ MADDESİNDE AÇIKLANDIĞI GİBİ BİR YÜKÜMLÜ-
NÜN DEFTER KAYITLARI VE BUNLARLA İLGİLİ BELGELERİNİN VERGİ MATRAHININ
DOĞRU VE KESİN OLARAK TESPİTİNİ ÖNLEYECEK DERECEDE NOKSAN, USULSÜZ VE
KARIŞIK OLDUĞUNUN ANCAK AYNI YASANIN 134 ÜNCÜ MADDESİNDE BELİRTİLEN
ANLAMDA YAPILMIŞ BİR İNCELEME İLE SAPTANABİLECEĞİ, YÜKÜMLÜNÜN KAYIT VE
BEYAN DIŞI HASILATI BULUNDUĞU YOLUNDAKİ İFADESİNİN TEK BAŞINA VERGİ
SALINMASINA YETERLİ OLMADIĞI HK..
Akaryakıt ticaretiyle uğraşan yükümlünün 1991 yılına ilişkin işlemleri
incelemeye alınmış ve ifadesine başvurulduğunda, satışların çoğunluğu-
nun fırın işletmecilerine yapıldığı, servis şoförlerinin bazen fatura
vermeyi unutmaları nedeniyle ... lira olan hasılatlarının, ... lira o-
larak beyan edildiği açıklanmış ve adına ... fark üzerinden Vergi Usul
Kanununun 30 uncu maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca resen kaçakçılık
cezalı gelir vergisi ve fonlar salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi,
... günlü ve 1995/178 sayılı kararıyla; noksan hasılat beyan edildiği-
nin davacının imzasını taşıyan tutanakla saptandığı, basiretli bir
tüccarın kendisine mali külfet yükleyen bir tutanağı okumadan imzala-
masının düşünülemeyeceği, tarhiyata esas olan matrahın, davacının ken-
di ifadesine dayandığı, bu yüzden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına
gerek görülmediği, ikmalen ve resen yapılan tarhiyatlarda mükellefle-
rin ifadelerinin de delil olarak kabul edilebileceği, davacının öteden
beri vergi mükellefi olduğu, defter ve belgelerini eksiksiz olarak in-
celemeye ibraz ettiği gözönünde bulundurulduğunda, kaçakçılık cezası
kesilmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle vergi aslı yönünden dava-
yı reddetmiş, kaçakçılık cezasını kusura çevirmiştir.
Karara karşı tarafların temyiz başvurularını inceleyen Danıştay
Dördüncü Dairesi, ... günlü, 1995/5826 sayılı kararıyla; 213 sayılı
Vergi Usul Kanununda öngörülen usul ve esaslara göre tarhiyat yapıla-
bilmesi için vergiyi doğuran olayın gerçeğe en yakın şekilde ortaya
konulması ve bununla ilgili somut kanıtların saptanmasının zorunlu ol-
duğu, yükümlü ifadesinin tek başına ispatlama vasıtası olarak kulla-
nıldığı, bunun dışında hiç bir inceleme ve araştırma yapılmadan matrah
farkı bulunduğu, Türk vergi sisteminde, soyut ifade dışında olayla il-
gili başka kanıtlar bulunmadan varsayıma dayalı tarhiyat yapılamayaca-
ğı gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuş, vergi dairesi müdürlüğünün
temyiz istemini reddetmiştir.
Bozma kararına uymayan vergi mahkemesi ilk kararında direnmiş-
tir.
Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş, inceleme elemanınca
defter ve belgeleri incelenmeden matrah farkı tespit edildiği, akarya-
kıtın kamu kurumundan satın alındığı, kar oranının belli olduğu, ...
lira tutarındaki akaryakıtın kimlere satıldığı yolunda yapılmış bir
tespit bulunmadığı, defter ve belgelerin incelenmesi sonucunda kayıt
dışı hasılat bulunmadığının anlaşılacağı ileri sürülerek bozulması is-
tenmiştir.
İnceleme raporuna ek tutanakta yükümlü, 1991 yılına ilişkin a-
karyakıt satış hasılatı ... lira olduğu halde, servis aracıyla satış
yapan şoförlerinin fatura kesmeyi unutmaları nedeniyle bu hasılatın,
... liralık kısmının yasal defterlere intikal ettirildiğini beyan et-
miş, defter ve belgeler üzerinde başkaca bir inceleme yapılmaksızın
yükümlünün bu anlatımı, dönem defter ve belgelerinin; vergi matrahının
doğru ve kesin olarak tesbitine imkan vermeyecek derecede noksan, u-
sulsüz ve karışık olduğunun kabulü suretiyle tarhiyata dayanak yapıl-
mıştır. Dosyada bulunan vergi ve ceza ihbarnamelerinde de tarhiyatın,
213 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinde yer alan (4) işaretli bent uya-
rınca uygulandığı belirtilmiştir. Sözü edilen kuralda açıklandığı gibi
bir yükümlünün defter kayıtları ve bunlarla ilgili belgelerinin vergi
matrahının doğru ve kesin olarak tesbitini önleyecek derecede noksan,
usulsüz ve karışık olduğunun ancak, aynı Yasanın 134 üncü maddesinde
belirtilen anlamda yapılmış bir inceleme ile saptanması mümkündür.
Bu düzenleme karşısında, nihai amacı verginin tam olarak öden-
mesini sağlamak olan vergi incelemesi, vergiye tabi matrah miktarının
da defter ve belgeler ile diğer işlemlerin irdelenmesi sonucunda tam
olarak araştırılması ve kanıtlarıyla ortaya konulmasını zorunlu kıl-
maktadır. Bu nedenle salt bir resen tarh sebebinin varlığı yada buna
ilişkin belirtinin, vergilendirme ile ilgili işlemlerle ilişkisi ku-
rulmaksızın tarhiyata dayanak yapılması hukuka uygun düşmeyecektir.
İnceleme raporuna ek tutanağa geçirilen ve bir miktar satış be-
delinin dönem hasılatına satışın faturasız yapılmış olması nedeniyle
dahil edilmediği yolundaki yükümlü anlatımı, defter ve belgeler, dönem
başı emtia mevcudu, yıl içi alış ve satışlar, yıl sonu stokları ile
dönem defter ve belgeleri üzerinde hasılatın noksan beyan edildiği yö-
nünde başkaca hiçbir araştırma ve saptama yapılmaksızın tarhiyata da-
yanak alınmıştır.
Bilindiği gibi vergi inceleme tutanakları, 213 sayılı Yasanın
141 inci maddesi uyarınca sadece vergilendirme ile ilgili olaylar ve
hesap durumlarını saptamak üzere gerekli görüldüğünde düzenlenebilecek
belgelerdir. Hasılatın bir kısmının faturasız satış yapılmış olması
nedeniyle dönem beyanına dahil edilmediği yolundaki anlatımı içeren ve
çekince konulmadan imzalanan bu tutanağın niteliği gereği tek başına
ihtilaflı dönemde ifadede belirtilen miktarda kazancın gizlendiğinin
kabulü ile 213 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (4)
işaretli bendine dayanılarak vergi salınmasına yeterli görülemez.
Tutanaktaki bu anlatıma dayanan tarhiyata karşı açılan davaya
ait dilekçede yükümlü; defter ve belgelerinin inceleme elemanına ibraz
edildiğini ancak incelenmediğini, mahkeme tarafından yaptırılacak bi-
lirkişi incelemesiyle akaryakıt satış hasılatının noksansız beyan e-
dildiğinin anlaşılacağını ileri sürmüş olmasına karşın resen araştırma
ilkesini benimsemiş olan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
31 inci maddesinin atıfta bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun
275 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak mahkemece yükümlünün
defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ihti-
laflı dönem başı akaryakıt mevcudu ile yıl içi alışları ve satışları,
dönem sonu stoklarına göre akaryakıt hasılatının noksan beyan edilip
edilmediği saptandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken
böyle bir inceleme yapılmaksızın tarhiyatın kusur cezalı olarak deği-
şiklikle onanması yolundaki ısrar kararında hukuka uygunluk görülme-
miştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile ... Vergi Mahkemesinin
... günlü ve 1996/620 sayılı ısrar kararının bozulmasına, karar veril-
di.
K A R Ş I O Y
X- Vergi incelemesi ile ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu
araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amaçlandığına göre, inceleme ele-
manlarınca matrahın gerçeğe en yakın biçimde tespiti için, gerekli a-
raştırma ve incelemelerin yapılması ve bu işlemlerle ulaşılan sonuçla-
rın inceleme raporlarında belirtilmesi gerekmektedir. İkmalen veya re-
sen tarhiyat bu raporlardaki tespitlere göre yapılacak, verginin muha-
tabı bu tespitlere karşı yargı yerlerinde iddia ve savunmada buluna-
cak, yargı yerleri de raporda yer alan tespit ve incelemelere göre va-
rılan sonuçların hukuka uygun olup olmadığını araştırıp sonuca vara-
caklardır. İnceleme elemanlarının yapmadıkları araştırma ve inceleme-
lerin yargı yerlerince yapılması, inceleme elemanlarının görevlerinin
yargı yerlerince üstlenilmesi anlamına geleceğinden yerinde görülemez.
Nitekim, İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin (2)
işaretli fıkrasında, idari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin
hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, idari mahkemelerin,
yerindelik denetimi yapamayacakları, yürütme görevinin gösterilen şe-
kil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari
eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak
biçimde yargı kararı veremeyecekleri hükmüne yer verilmiştir. İdari
davaların görülmesi sırasında idari mahkemelerin her türlü bilgi ve
evrakı isteyerek değerlendirebileceklerini kurala bağlayan aynı Kanu-
nun 20 nci maddesinin (1) işaretli fıkrası hükmü, dava konusu yapılan
idari işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesini sağlayacak bilgi ve
belgeler ile sınırlıdır. Dava konusu işlem yerine nitelik yönünden
farklı bir işlemin ugulanması gerektiğinin belirlenmesi hallerinde
mahkemelerin, olması gerekeni hüküm altına almaları, 2577 sayılı Ya-
sanın 2 nci maddesinin (2) işaretli fıkrasında yazılı kurala aykırı-
dır. Başka bir ifadeyle idari işlemin yargısal denetimini sağlamak
üzere, idari mahkemelere tanınan "re'sen araştırma" yetkisinin, mah-
kemeye idarece kavranmamış bir vergiyi araştırma ve incelemeyle sapta-
ma olanağını verdiği düşünülemez. Vergi idaresi tarafından yapılması
gereken işlemlerin vergi mahkemesi tarafından yapılması suretiyle bu-
nun sonucuna göre vergi matrahının belirlenmesi, idari Yargılama Usul
Kanununun, idari yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin olarak çizdi-
ği yasal çerçeveye aykırıdır.
Bu nedenlerle, mahkeme kararının, yeterli incelemeye dayanmayan
tarhiyatın terkinine karar verilmesi gerektiğinden söz edilerek bozul-
ması gerektiği görüşüyle karara karşıyız.
XX- Davacı tarafından, bizzat ve hiç bir çekince konulmadan im-
zalanan tutanaktan; 1991 yılı akaryakıt satışlarının 7.236.049.623.-
TL. olduğu, bu hasılatın 7.149.079.623.- liralık kısmının defter ka-
yıtlarına intikal ettirildiği, aradaki fark olan 86.970.000.- liranın
yasal defterlere intikal ettirilmediği, bu hususun ekmek fırıncılarına
yapılan satışların bazılarına fatura kesmemekten kaynaklandığı açık
bir şekilde anlaşıldığından, tarhiyatı onayan vergi mahkemesi ısrar
kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun reddi ve kararın onanması
grekeceği oyu ile davacının kabul ettiği hususlarda bilirkişi incele-
mesi yapılması görüşüyle verilen bozma kararına karşıyım.
(MT/ES).
|