ZIRAİ ÜRÜN ALIŞINA DAİR FATURALARIN GERÇEĞİ YANSITMADIĞI SONUCUNA VARILDIĞINDAN ALIMLARIN ÇİFTÇİLERDEN YAPILDIĞI VE ZIRAİ STOPAJA TABİ TUTULMASI GEREKTİĞİ HK.
Temyiz Eden Taraflar : 1- ... Malmüdürlüğü
2- ... Limited Şirketi
İstemin Özeti : Yükümlü şirketin üreticiden satın aldığı zirai ürünler için müstahsil makbuzu düzenlemeyip, alımlarını içeriği itibarıyla yanıltıcı faturalarla belgelendirdiğinden bahisle 1995 Ocak-Kasım dönemleri için adına resen kaçakçılık cezalı gelir (stopaj) vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi ... günlü ve ... sayılı kararıyla; cezalı tarhiyatın ...'in düzenlediği faturalara ilişkin olan kısmını kaldırmış, ...ve ... tarafından düzenlenen faturalara isabet eden kısma yönelik davayı ise reddetmiştir,
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi 11.4.2000 günlü ve E:1999/1985, K:2000/1345 sayılı kararıyla; Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesi gereğince, ticaret erbabının çiftçiden olan alışları için gelir vergisi kesintisi yapma mecburiyeti bulunduğu, tüccardan aldıkları zirai mahsuller için vergi kesintisi yapacakları yolunda bir düzenlemeye yer verilmediği, yükümlünün zirai mahsul alışlarının faturalı olduğu, bu faturaların 213 sayılı Yasanın fatura nizamına ilişkin hükümleri yönünden eleştirilmediği, davacının fatura düzenleyen kişinin mükellefiyet kaydı olup olmadığını, vergisel ödevlerini yerine getirip getirmediğini araştırma hakkı ve yetkisi bulunmadığı, zirai mahsul alışını tüccardan yapan davacının vergi kesintisi yapmak sorumluluğu bulunmadığı, zirai mahsulün tüccardan satın alındığı kabul edilmese bile, vergi kesintisi yapma sorumluluğunun zirai mahsulün çiftçiden satın alınması şartına bağlı olması karşısında, zirai mahsulün çiftçilerden satın alındığının tespiti gerektiği, bu yönde yapılmış herhangi bir tespit bulunmadığı gibi davacı yönünden sahte olduğu kabul edilen bu faturaların fatura düzenleyicilerinin defterlerine hasılat kaydedilip kaydedilmediği, bunlar hakkında ne gibi bir işlem yapıldığı, bu işlem yapılmış ise işlemin ve sonucunun ne olduğu hususlarının dahi tespitli olmadığı, varsayımdan öte değer taşımayan bazı ifade ve tespitler dayanak alınmak, faturalar sahte addedilmek ve zirai mahsullerin doğrudan çiftçilerden alındığı kabul olunmak suretiyle yapılan tarhiyatın yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle kararın ... ve ...'nin düzenlediği faturalara ilişkin kısmını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi ... günlü ve ... sayılı kararıyla; ...'nin mükellefiyet kaydı bulunmadığı, ...'ın ise bildirdiği adreste bulunamadığı, tanınmadığı, 1994,1995,1996 yılları katma değer vergisi beyannamelerini vermediği, davacı şirket adına düzenlediği faturaların yasal olmayan yollardan bastırıldığı tespitli olduğundan bu faturaların sahte olduğu sonucuna ulaşıldığı, vergi incelemesi sonucu tüccardan alındığı iddia edilen zirai ürünlere ait faturaların sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğunun tespitli olması karşısında fatura içeriği ürünlerin üreticiden alındığının kabulü gerektiği gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Israr kararı taraflarca temyiz edilmiş, yükümlü tarafından varsayıma dayalı tarhiyatın terkini gerektiği, malmüdürlüğü tarafından ise vergi inceleme raporuna dayalı tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek ısrar kararının bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen BİŞKİN'in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden yükümlü temyiz isteminin reddi, malmüdürlüğü temyiz isteminin ise incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı O.Nuri KARABAĞ'ın Düşüncesi : Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen ısrar kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında,anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle taraflar temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi tarafından verilen ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Müstahsilden yaptığı zırai ürün alımları sırasında düzenlemesi gereken müstahsil makbuzu yerine, bu alımların tüccardan yapıldığını göstermek amacıyla gerçeğe aykırı faturalar kullandığından bahisle yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı gelir (stopaj) vergisine karşı açılan davayı ... ve ...'nin düzenlediği faturalara ilişkin kısmı yönünden reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı taraflarca temyiz edilmiştir.
Vergi mahkemesi kararının matrahın azaltılmasına ilişkin hüküm fıkrasına karşı yaptığı temyiz başvurusu reddedilen malmüdürlüğü karar düzeltme yoluna başvurmadığı ve bu hüküm malmüdürlüğü yönünden kesinleştiğinden aynı Kararın diğer yan aleyhine olan hüküm fıkrasının bozulmasından sonra verilen ısrar kararının varlığına dayanılarak idare yönünden kesinleşen söz konusu hüküm fıkrasının yeniden temyiz incelemesine tabi tutulmasına olanak bulunmamaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek niteliğinin esas olduğu kurala bağlanmış, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, kimlerin hangi ödemelerden tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiş, maddenin 11 inci fıkrasında, çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller ve hizmetler için yapılan ödemelerden tevkifat yapılması öngörülmüştür.
Bu düzenlemelere göre zirai ürün bedelinden tevkifat yapılması, ürünlerin çiftçiden satın alınmasına bağlıdır.
213 sayılı Yasanın yukarıda açıklanan 3 üncü maddesi uyarınca, vergilendirme ile ilgili belgelerin biçimsel kurallara uygun düzenlenmiş olması, olayın gerçek niteliğinin araştırılması ve sonucuna göre işlem yapılmasına engel teşkil etmediğinden bu tür belgelerin gerçeğe aykırı veya içeriği yönünden yanıltıcı olduğu usulen geçerli başka kanıtlarla ispatlanabilir.
Yükümlü şirketin fatura aldığı kişilerle ilgili tespitler, bu kişilerin gerçekte tacir olmadıklarını, şeklen vergi yükümlülüklerini tesis ettirip ihtiyaç duyanlara belli bir bedel karşılığında fatura sağladıklarını ortaya koymaktadır. Faturaların biçimsel kurallara uygun olması, faturalarda gösterilen emtianın gerçekten faturaları düzenleyenlerden alındığını kanıtlamaya yeterli değildir.
Faturaların düzenleyicileri hakkında yapılan tespitlerin değerlendirilmesinden, müstahsilden satın alınan canlı hayvanların, bu kişilerden sağlanan faturalarla belgelendirildiği ve bu faturalarda yer alan ancak, tevkifata tabi tutulmayan ürün bedelleri üzerinden gelir (stopaj) vergisi ödenmeyerek vergi kaybına yol açıldığı sonucuna varıldığından, vergi mahkemesi kararının davanın reddi yönündeki hüküm fıkrasında yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenlerle yükümlü temyiz isteminin reddine oyçokluğu ile, malmüdürlüğü temyiz isteminin incelenmeksizin reddine oybirliği ile, 18.5.2001 gününde karar verildi.
X- K A R Ş I O Y
Yükümlü temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin 11.4.2000 günlü ve K:2000/1345 sayılı kararı doğrultusunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan kararın bu kısmına katılmıyoruz.
XX - K A R Ş I O Y
Gelir Vergisi Kanununun 107'nci maddesinin birinci fıkrasının (3) işaretli bendinde, verginin tevkif suretiyle alınması halinde mükellef hesabına tevkifat yapmaya mecbur olanların tarhiyata muhatap olacağı kurala bağlanmış, Vergi Usul Kanununun 11'inci maddesinde, yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanların, verginin tam olarak kesilip ödenmesi ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumlu oldukları; bu sorumluluğun, ödenen vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmayacağı öngörülmüştür. Bu iki düzenleme, varsayım yoluyla sorumluluk yaratılamayacağını göstermektedir. Gelir Vergisi Kanununun, verginin kaynağında kesilmesine ilişkin düzenlemeyi içeren 94'üncü maddesinde bu amaçla gelir vergisine mahsuben istihkakından vergi tevkif edilecek mükellefler ayrı ayrı düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasının (13) işaretli bendine göre çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisi kesintisi yapılması gerektiğinden, tarım ürünü alışlarının çiftçiden yapıldığı belirlenmedikçe, ürün bedellerinden vergi kesme sorumluluğu bulunmamaktadır.
Gerçek bir emtia hareketine dayanmaksızın düzenlenen faturalarla alınmış görülen tarım ürünlerinin olsa olsa çiftçiden satın alınmış olabileceği varsayımıyla vergi sorumluluğu yaratılarak salınan; hangi çiftçi hesabına tevkif edileceği ve kime rücu edileceği belirlenmeyen gelir (stopaj) vergisi, öngörülüş amacına aykırı olarak sorumlunun patrimuanında kalacaktır. Bu nedenle, gerçeği yansıtmayan faturaları kayıtlarına aldığı saptananlar hakkında ancak, bu durumun kendi vergi yükümlülüklerine etkisine göre işlem yapılmak gerekeceğinden, vergi mahkemesi ısrar kararının belirtilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.
YÖ/ŞGK
|