KAMU ALACAĞININ BORÇLUSU OLAN ŞİRKET ADINA DÜZENLENMİŞ İHBARNAMELER VE
ÖDEME EMİRLERİNİN, ŞİRKETLE HİÇBİR HUKUKİ İLİŞKİSİ BULUNMAYAN NEVİN
TURABAN'A TEBLİĞ SURETİYLE YAPILAN TEBLİGATIN ŞİRKET YÖNÜNDEN DE TEB-
LİĞİN MUHATABI KİŞİ YÖNÜNDEN DE HÜKÜM İFADE ETMEYECEĞİ HK.
Davacı şirketin 1988 takvim yılına ait kurumlar vergisi beyannamesiyle
muhtasar beyannamelerini vermediği gerekçesiyle re'sen takdir yolu ile
tarholunan cezalı vergilerin tahsili amacıyla düzenlinip bildirimi ya-
pılan ödeme emrini; dosyanın incelenmesinden, limited şirketin iki or-
taklı olarak 1988 yılına kadar tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği,
ancak bir ortağın ölümü üzerine ortak sayısının bire indiği ve bu ek-
sikliğin tamamlanmadığı, bu durumda Türk Ticaret Kanunu'nun 503.madde-
si uyarınca şirketin faaliyette bulunmasının mümkün olmadığı, buna gö-
re ise faaliyeti olmayan ve aksi de kanıtlanamayan şirket adına re'sen
tarhiyat yapılmasında ve tahsili için ödeme emri düzenlenmesinde yasal
isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden Vergi Mahkemesi kararının
bozulması istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, kurumlar vergisi beyannamesini vermeyen davacı şirket adı-
na re'sen tarholunan cezalı vergilerin vadesinde ödenmemesi üzerine
düzenlenen ve şirket adresinde ikamet eden bir ortağın eşine tebliğ
edilen ödeme emrine karşı sözü edilen kişi tarafından açılan davaya
ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul kanunu'nun 8.maddesinde; vergi kanunlarına göre
kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişinin mükellef,
verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap ol
an kişini ise vergi sorumlusu olduğu belirtildikten sonra aynı Kanunun
34.maddesi uyarınca ihbarnamenin ve 366.maddesi gereği olarak da ceza
ihbarnamesinin ilgililer yani mükellefler veya vergi sorumlulurı adına
düzenlenerek 94.maddenin "Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsil-
cilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır. Tü-
zelkişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni tem-
silcilerine,....yapılır." hükmüne uygun olarak tebligatın yapılması ge
rekir. Ancak şekilde yapılacak bir tebliğ üzerine 213 sayılı Kanunun
377.maddesinde öngörülen şekilde mükelleflerin veya kendilerine vergi
cezası kesilenlerin, söz konusu tarh edilen vergilere ve kesilen ceza-
lara karşı vergi mahkemelerine veya diğer yargı mercilerine dava aça-
bilmeleri mümkündür.
Olayda davaya konu edilen ödeme emriyle istenilen kamu alacağının mu-
hatabının Atahan Tarım ve Sanayi Ürünleri Pazarlama Limited Şirketi
olduğu, gerçek ihbarnamelerin ve gerekse bu ihbarnamelerle istenilen
vergi ve cezaların vadesinde ödenmemesi ve diğer yasal yollara da
başvurulmaması üzerine kesinleştiğinden söz edilerek tahsili için dü-
zenlenen ödeme emrinin, adı geçen tüzelkişi adına düzenlenmesinden
açıkca anlaşılmakta olup, hem ihbarnamelerin hem de ödeme emirlerinin,
şirketin kanuni adresi olarak gösterilen yerde ikamet etmekte olap,
limited şirketin yasal temsilcisi yada ortağı sıfatını taşımayan, an-
cak vefat etmiş olan şirket ortağı Musa Turaban'ın eşi Nevin Turaban'a
tebliğ edildiği hususu tartışmasızdır.
Bu nedenle kamu alacağının borçlusu olan şirket adına düzenlenmiş ih-
barnameler ve ödeme emirlerinin, şirketle hiç bir hukuki ilişkisi bu-
lunmayan Nevin turaban'a tebliği suretiyle yapılan tebligat, şirket
yönünden de tebliğin muhatabı kişi yönünden de hüküm ifade etmeyip, hu
kuki bir sonuç doğurduğundan söz etmek mümkün değildir. Bu itibarla
ödeme emrine konu olan kamu alacağının mükellefi veya vergi sorumlusu
olmayan ve şirketin kanuni temsilcisi sıfatını da taşımayan, ancak
kurulduğu andan itibaren hiç bir ticari faaliyette bulunmayan ve dava-
cının eşi olan şirket ortağının ölümü üzerine de Asliye Ticaret Mah-
kemesi kararıyla fesih ve tasfiyesine ve mal varlığı bulunmadığından
dolayı tasfiye memuru atanmasına gerek görülmeyerek tasfiyenin tamam-
lanmış sayılmasına karar verilen şirketin adres gösterdiği mahalli
halen kendi ikametgahı olarak kullanan Nevin Turaban'ın şirket adına
veya kendisi adına bu haliyle hiç bir sonuç doğurmayacak kamu alacağı
için dava açması hukuken mümkün olmadığından, davanın ehliyet yönünden
reddi gerekirken ödeme emrinin esasının incelenip karar verilmesinde
yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Vergi Mahkemesinin 1990/962 sayılı kararının bo-
zulmasına karar verildi.
CP/SE
|