KOOPERATİFLERİN ORTAKLARINA DAĞITTIĞI RİSTURNLAR KAZANÇ VE KAR DAĞITI-
MI NİTELİĞİNDE OLDUĞUNDAN ORTAKLARCA GELİR VERGİSİ BEYANNAMELERİNDE
BEYAN EDİLMESİNE GEREK OLMADIĞI HK.
Eczacılık işiyle uğraşan davacının 1994 takvim yılı işlemlerinin üyesi
bulunduğu S.S.Eskişehir Eczacıları Üretim, Temin ve Dağıtım Kooperati-
finden elde ettiği risturn yönünden incelenmesi sonucu tesbit edilen
matrah farkı üzerinden adına ikmalen salınan gelir, geçici gelir ver-
gileri, fon payı ile bunlara bağlı olarak kesilen kusur cezalarına
karşı açılan davayı; kooperatiflerin kuruluş amaçları doğrultusunda
ortaklarla yapılan muamelelerden doğan olumlu gelir gider farkların
(risturnlar) Kurumlar Vergisi Kanununun 8.maddesinin 2.fıkrasının (d)
bendi uyarınca kurumlar vergisinden istisna tutulduğu, Gelir Vergisi
Kanununun 94.maddesinde öngörülen tevkifata tabi olmadığı, aynı Kanu-
nun 75.maddesinin 1.fıkrasının 2.bendinin parantez içi hükmünde de ko-
operatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların
ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nisbetinde tevzii, ka-
zanç dağıtımı sayılmayacağı hükmüne yer verildiği, bu durumda kazanç
ve kar dağıtımı niteliğinde sayılmayan risturnların kooperatif ortak-
larınca gelir vergisi beyannamesiyle de beyanından söz edilemeyeceği,
öte yandan 4 Haziran 1995 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında
1994 yılında meydana gelen olumlu gelir-gider farkının (risturn) or-
taklara 1996 ve 1997 yıllarında dağıtılması kararlaştırıldığına ve
risturnlar kooperatifin bilançosunun pasifinde yer aldığına göre or-
taklar cari hesabına intikal ettirilmeyen bir başka ifade ile ortakla-
rın tasarruf imkanı henüz gerçekleşmemesi nedeniyle elde edilen ris-
turnun 1994 takvim yılı beyanına dahil edilmediğinden bahisle yapılan
cezalı tarhiyatta da yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ede-
rek dava konusu cezalı tarhiyatı kaldıran Sakarya Vergi Mahkemesinin
30.1.1997 günlü ve 1997/17 sayılı kararının; inceleme raporuna dayanı-
larak salınan vergiler, fon payı ile kesilen cezalarda kanuna aykırı-
lık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açık-
lanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de
uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen
iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadı-
ğından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına karar verildi.
A Y R I Ş I K O Y
X-Merkezi Eskişehir'de olan S.S.Eskişehir Eczacıları Üretim,
Temin ve Dağıtım Kooperatifinin üyesi olan davacının 1994 yılına iliş-
kin olarak tahakkuk eden risturnlar için yasal defterlerinde herhangi
bir kayıt bulunmadığı ve bu risturnların gelir vergisi beyanı ile de
ilişkilendirilmediği saptanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75.maddesinde menkul sermaye
iradının tanımı yapılmış ve kaynağına bakılmaksızın hangi iratların
menkul sermaye iradı sayılacağı belirtilmiştir.
Buna göre, kooperatiflerin ortaklarıyla yaptığı işlemlerden do-
ğan gelir, gider farkından ortaklarına yıl içinde yaptıkları işlemleri
oranında risturn olarak dağıtılan tutarlar, bu risturnu elde eden or-
tak açısından menkul sermaye iradı sayılmamıştır. Ancak, kooperatifin
ortaklarına risturnu kooperatifle yaptıkları işlemler oranında değil
de başka kriterlere göre örneğin sermaye payları oranında veya kurucu
ortak özelliğine göre dağıtması halinde elde edenler açısından bu bir
menkul sermaye iradı olup, kooperatifin yaptığı bu dağıtım kazanç da-
ğıtımıdır.
Öte yandan, kooperatif ortak dışı işlemlerden elde ettiği ge-
lir-gider farkını yani karı ortaklarına hangi kıstasa göre dağıtırsa
dağıtsın, elde eden ortak açısından bu tutarın bir kazanç dağıtımı ve
menkul sermaye iradı olduğu ortadadır.
Menkul sermaye iradı sayılmayan risturnların, vergi tevkifatına
tabi olmaması bunları bünyesinde tutan veya dağıtan kooperatifler yö-
nünden öngörülen bir düzenleme olup, risturnları elde edenler yönünden
nasıl vergilendirileceği, hangi gelir unsuruna girdiğine ve elde eden-
lerin vergi kanunları karşısındaki konumlarına göre çözümlenecektir.
Dağıtılan risturn kooperatif ortağının ticari, zirai veya mes-
leki faaliyetinden kaynaklanıyorsa, yani olayda olduğu gibi kooperatif
ortağı olan eczane işletmesinin kooperatifle olan alış veriş ve ticari
ilişkileri sonucunda risturn elde ediyorsa, elde edilen bu risturn ec-
zane işletmesinin ticari kazancının tespitinde maliyeti azaltıcı bir
unsur haline gelmektedir. Ortağın elde ettiği risturn, kooperatiften
yüksek maliyetle aldığı mallara ilişkin olarak ortağa geri verilen tu-
tardır. Yıl sonunda işlem hacmi oranında bunun ortağa geri verilmesi
ortak açısından bir anlamda alış iskontosu mahiyetindedir ve ilgili
yıl kazancına eklenmesi gerekir. Zira, Gelir Vergisi Kanununun 37.mad-
desinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların
ticari kazanç olduğu hükme bağlanarak elde edilen gelirin faaliyetle
sıkı sıkıya bağlantılı olduğu belirtilmiştir.
Risturn, kooperatif ortağının ticari, zirai veya mesleki faali-
yetine bağlı değilse, örneğin emekli bir memurun ortağı olduğu tüketim
kooperatifi tarafından bu ortağın kooperatifle yaptığı işlem oranında
risturn dağıtılmışsa Gelir Vergisi Kanununun 75.maddesinin 2.fıkrası-
nın 2 numaralı bendindeki hükme göre bu kazanç kağıtımı ve menkul ser-
maye iradı sayılmamakta dolayısıyla, elde edilen risturn, elde eden bu
kişi açısından vergisel bir sonuç doğurmamaktadır.
Olayda, kooperatif ortakları olan eczacıların hepsi ticari iş-
letme sahibi olup, gelir vergisi mükellefidirler. Eczacıların yapmış
oldukları faaliyetler ticari faliyet olduğundan elde ettikleri kazanç
da ticari kazançtır. Ticari kazançta gelirin elde edilmesinde tahakkuk
esası geçerli olduğundan, ticari faaliyet çerçevesinde oluşan risturn-
ların elde edilmesinde de tahakkuk esası geçerli olacaktır.
Kooperatifin ilgili yılda oluşan risturn tutarını ertesi yıl
Haziran ayında yapılan genel kurul toplandısında ortaklarına bildirme-
si veya dağıtım kararı alması, risturnu elde edenler açısından beyan
dönemini etkileyecek ve tahakkuk esasından ayrılmayı gerektirecek bir
sonuç yaratmamaktadır.
Söyle ki, Kooperatif Ana Sözleşmesinin 57.maddesinde yer alan
hükümlere göre, Yönetim Kurulu her yıl 31 Aralık tarihi itibariyle en-
vanter yapmak durumundadır. Vergi Usul Kanununun 186.maddesi hükmüne
göre envanter çıkarmak, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve
borçları kesin bir şekilde müfredatlı olarak tespit etmek demek oldu-
ğundan Yönetim Kurulu 31 Aralık tarihi itibariyle kooperatifte oluşan
müspet gelir-gider farkını tespit etmekte ve ortaklarına dağıtacağı
risturnları bilmektedir. Nitekim kooperatifin 1995/ Nisan ayında ver-
diği kurumlar vergisi beyannamesinde dağıtılacak risturn tutarının he-
saplanıp beyan edildiği inceleme raporunda belirtilmektedir.
12.12.1995 günlü vergi tekniği raporunda kooperatifçe risturn
adı altında dağıtılan gelir-gider farkının %97,6'sının ortak içi iş-
lemlerden, %2,4'ünün ise ortak dışı işlemlerden oluştuğu açıklandığın-
dan, yükümlünün elde ettiği 29.833.917.-lira risturnun %97,6'sının
1994 yılına ilişkin ticari kazancın tespitinde dikkate alınmasında,
%2,4'ünün ise menkul sermaye iradı olarak değerlendirilip elde edile-
ceği dönemlerde beyan konusu yapılması gerektiğine değinilmesinde ve
buna göre ticari kazanç yönünden 1994 yılı için tarhiyat yapılmasında
yasalara aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen mahkeme kara-
rında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kara-
rının bozulması gerekeceği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
(DAN-DER; SAYI:98) (MT/ES)
|