TASFİYEYE GİREN ŞİRKETİN, VERGİ BORCUNUN TAHSİLİ İÇİN TASFİYE MEMURLU-
ĞUNA BAŞVURMAYAN DAVALI İDARENİN, KAMU ALACAĞINI GEREĞİ GİBİ TAKİP ET-
TİĞİNDEN SÖZ EDİLEMEYECEĞİ HK.
Uyuşmazlık; kanuni temsilcisi bulunduğu şirketin vergi borcu nedeniyle
davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı
kabul ederek ödeme emrini iptal eden Samsun Vergi Mahkemesi kararının
bozulması istemine ilişkin bulunmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulu-
nan 10.maddesinde; tüzel kişi temsilcilerinin vergi ödevlerini kasıt
ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi
sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacak
larının kanuni ödevlerini yerine getirmeyen temsilcilerin varlıkların-
dan alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre, kanuni temsilcilerin vergi alacağından sorumlu tutulma-
ları; kanuni temsilcilerin vergi ödevlerini kasıt ve ihmalleriyle yeri
ne getirmemeleri ve mükellef veya sorumluların varlığından vergi alaca
ğının tamamen veya kısmen tahsiline olanak bulunmaması koşullarının
birlikte gerçekleşmesine bağlıdır.
Olayda, davacının kanuni temsilcisi bulunduğu Pimtaş Pelenkler İnşaat
ve Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin tasfiyesine 13.1.
1989 tarihinde karar verildiği, tasfiye işlemlerinin 4.6.1990 tarihin-
de tamamlandığı, 6.6.1990 tarihli tescil muamelesiyle kaydının silindi
ği, şirketin vergi borçlarından dolayı Vergi Dairesi Müdürlüğünce, tas
fiye memurluğuna müracaatta bulunulmadığı anlaşılmış olup, bu hususun
taraflar arasında çekişmesizdir.
Vergi alacağının şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsili-
ne olanak kalmadığı sonucuna ulaşılabilmesi için, İdarenin kanunun ken
disine tanıdığı tüm yetkileri kullanmasına karşı asıl borçlusundan ka-
mu alacağının tahsil edilememiş olması gerekir.
Tasfiyeye giren şirketin vergi borcunun tahsili için tasfiye memurluğu
na başvurmayan davalı idarenin, kamu alacağını kanunun aradığı anlamda
gereği gibi takip ettiğinden söz edilemiyeceğinden, Mahkemece; vergi
borcunun ayrıca kanuni temsilciler adına tarh ve tahakkuk ettirilmesi
gerektiği, İdarece vergi borcunun ödenmemesinde kanuni temsilcilerin
kasıt ve ihmalinin varlığı somut belgelerle ispatlanmadığı gerekçesiy-
le davanın kabulü yönünden verilen kararda sonuç itibariyle isabetsiz-
lik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararı
nın onanmasına karar verildi.
AYRIŞIK OY:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Kanuni temsilcilerin sorumluluğunu dü-
zenleyen 10.maddesinde, vergi alacağının Kanuni temsilciden takip edi-
lebilmesi için evvelemirde mezkur alacağın şirketin mal varlığından
tahsil edilmesi imkanının ortadan kalkmış olması şartı aranmakla bir-
likte tasfiyeye girmiş olan şirketlerde bu şartın yerine getirilmiş ol
ması için vergi dairelerince behemahal tasfiye memurluğuna müracaat
edilmesi gerektiği yolundaki bir hükme maddede yer verilmemiştir.
Hal böyle olunca, vergi alacağının borçludan tahsili için en az tasfi-
ye memuru kadar geniş yetkiye sahip olan vergi dairesinin mümkün olan
her türlü araştırma ve incelemeleri yapmasına rağmen vergi alacağının
şirketin mal varlığından tahsil etme imkanını bulamamış olması karşı-
sında sırf tasfiye memurluğuna müracaat etmediği gerekçesiyle Kanuni
temsilcinin sorumluluğunun ortadan kalkmış olacağı görüşü, Kanunda yer
almayan ve dava konusu işlemi asla sakatlamayan bir şekil unsurununun
mevcudiyeti varsayımına dayanmaktadır.
Kaldı ki söz konusu 10.maddenin son fıkrasında, şirketin tasfiye hali-
ne girmiş veya tasfiye edilmiş olması kanuni temsilcinin tasfiyeye gi-
riş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluğunu kaldırmayacağını hük
me bağlamak suretiyle vergi dairesinin vergi alacağını, tasfiye memur-
luğunun işlemleri dışında ve müstakil olarak kanuni temsilciden takip
edebileceğini öngörmüştür.
Aksine bir anlayış tasfiyeye girmiş bir şirketten olan vergi alacağı-
nın tasfiye memurluğuna bildirilmesi ve onun sonucunun beklenilmesi
dolayısıyla bu süre zarfında kanuni temsilciden takip edilememesi de-
mek olur ki yukarda sözü edilen son fıkra hükmüne aykırı düşer.
Olayda vergi alacağının borçlu şirketin mal varlığından tahsili için
her türlü inceleme ve araştırmayı yaptığı ve çabayı gösterdiği anla-
şılan vergi dairesinin sırf tasfiye memurluğuna müracaat etmemiş olma-
sı nedeniyle kanuni temsilciyi takip edemiyeceği yolundaki görüşün hu-
kuki dayanağı yoktur.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bo-
zulması gerektiğinden aksi yöndeki çoğunluk kararına karşıyız.
(DAN-DER, SAYI:84-85)
BŞ/SE
|