Dairesi
Şirketlerin Banka Faiz Gelirlerinin 4325 Sayılı Kanundaki İstisnadan Yararlanacağı
Karar No
2005/1793
Esas No
2005/379
Karar Tarihi
17-10-2005

Danıştay 4. Daire 

İlgili Kanunlar: KVK Md. 13, GVK Md. 37, 75

ŞİRKETLERİN BANKA FAİZ GELİRLERİNİN 4325 SAYILI KANUN?DAKİ İSTİSNADAN YARARLANACAĞI

Kurumların banka mevduat faiz gelirleri, ticari kazanç sayılıp esas faaliyet konusunun ayrılmaz bir parçası olduğundan 4325 sayılı Yasa ile getirilen istisnadan yararlanacağı.

İstemin Özeti: Tarım ürünleri alım satımı ve otel işletmeciliği yapan davacının 2002 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu, elde ettiği banka faiz gelirlerinin ana faaliyet konusu dışında olduğu için 4325 sayılı Kanun?da öngörülen istisnadan yararlanmayacağı ileri sürülerek faydalandırılan yatırım indirimi üzerinden ikmalen gelir (stopaj) vergisi salınıp, fon payı hesaplanmış, vergi ziyaı cezası kesilmiştir. (?) Vergi Mahkemesi kararıyla; 4325 sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu?nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun?un 3. maddesine göre, belirli şartlar dahilinde işe yeni başlayan mükelleflerin münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri kazançların işe başlama tarihinden itibaren 5 vergilendirme dönemi gelir ve kurumlar vergisinden müstesna olduğu, istisnanın amacının istihdam yaratarak geri kalmış bölgelerin kalkınmasını sağlamak olduğu, bu nedenle her türlü ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyetin kapsama alındığı ve anılan faaliyetlerden elde edilecek gelire uygulanması gerektiği, diğer faaliyetlerden elde edilecek gelirlerin ise vergiye tabi olduğu, davacı şirketin esas faaliyetin tarım ürünleri alım satımı ve otel işletmeciliği olduğu için şirket sermayesinin bankalarda değerlendirilmesi sonucu elde edilen faiz gelirinin ise şirket faaliyetleri sonucu elde edilen bir gelir olarak düşünülemeyeceği ve 4325 sayılı Kanun?da öngörülen istisnadan yararlanılamayacağı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı, Kanun?da gelir türleri itibariyle bir ayrımın mevcut olmadığını ve o işyerinden elde edilen her türlü gelirin istisnadan yararlanabileceğini ileri sürerek kakarın bozulması istemektedir.

Karar: 4325 sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu?nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun?un 1. maddesinde ?Bu Kanun?un amacı; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde vergi teşvikleri uygulamak ve yatırımlara bedelsiz kamu arsa ve arazisi temin etmek suretiyle yatırımları ve istihdam imkanlarını artırmaktır.? denilmektedir. 2. maddede kanunun kapsamı belirlenmiş olup, Kanun?un 3. maddesinin (a) fıkrasında ise, bu maddenin yürürlük tarihi ile 31.12.2000 tarihi arasında; Olağanüstü Hal Bölgesi Kapsamında sayılan illerde yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu illerdeki işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak 10 ve daha fazla işçi çalıştırmaları şartıyla, münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri kazançlar işe başlama tarihinden itibaren yatırım dönemi dahil 5 vergilendirme dönemi gelir ve kurumlar vergisinden müstesna olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanun maddesi ile getirilen istisnadan yararlanabilmek için Kanun kapsamında sayılan illerde Kanun?un yürürlük tarihi olan 01.01.1998 ile 31.12.2000 tarihleri arasında işe yeni başlamış olmak ve bu işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak en az 10 ve daha fazla işçi çalıştırmaları şartı mevcuttur. Bu şartların gerçekleşmesi koşuluyla münhasıran bu işyerlerinden elde edilen kazançlar istisnadan yararlanabilecek olup, Kanun?da başka bir şart öngörülmemiştir.

Olayda, tarım ürünleri alım satımı ve turistik otel işletmeciliği işi yapan davacının anılan şartları ihlal etmediği taraflar arasında tartışmasızdır. İnceleme elemanınca, söz konusu istisnadan sadece esas faaliyet konusu nedeniyle elde edilen kazançların yararlanabileceği, bankalardan elde edilen faiz gelirlerinin menkul sermaye iradı niteliğinde olması nedeniyle esas faaliyet kazancı olarak düşünülemeyeceği ve vergiye tabi olduğu görüşüyle düzenlenen vergi inceleme raporu esas alınarak dava konusu tarhiyat yapılmıştır.

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu?nun 13. maddesinde, kurumlar vergisinin birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu?nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Gelir Vergisi Kanunu?nun 37. maddesinde ?ticari kazanç?, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar olarak tanımlanmıştır. Kanun?un 38. maddesinde bilanço esasına göre, 39. maddesinde ise işletme hesabı esasına göre ticari kazancın nasıl tespit edileceği açıklanmış olup, belirtilen maddelerde gelir türleri açısından bir ayrıma gidilmemiştir. Yine aynı Kanun?un 75. maddesinin ikinci fıkrasının 7 numaralı bendine göre mevduat faizleri, menkul sermaye iradı olarak nitelendirilmiş olup, maddenin son fıkrasında ?Yukarıda yazılı iratlar, bunları sağlayan sermaye sahibinin ticari faaliyetine bağlı bulunduğu takdirde, ticari kazancın tespitinde nazara alınır.? denilmektedir.

Anılan düzenlemelere göre, kurumlar vergisi mükelleflerinin her türlü kazancı ticari kazanç sayılmaktadır. Bu gelirlerin bir kısmının menkul sermaye olarak elde edilmesi, bu iradın elde eden kişiye göre ticari kazanç sayılması ve esas faaliyetin ayrılmaz bir unsuru olması vasfını değiştirmemektedir. Sermayenin veya nakitlerin bankalarda değerlendirilmesi ekonomik ve ticari hayatın bir gereği olup, bu gelirlerin ticari faaliyetin kapsamı dışında düşünülmesi mümkün değildir. Esasen, 4325 sayılı Kanun?da da kurumlar vergisi istisnasından yararlanma şartları belirtilmiş olup, Kanun?da, elde edilen gelirlerin niteliği açısından bir ayrıma gedilmemiştir.

Bu durumda, davacının, ticari kazancının esas bir unsuru olan banka faiz gelirlerinin ana faaliyet konusu işlerden elde ettiği kazanç kapsamı dışında değerlendirilmesi suretiyle 4325 sayılı Kanun?da öngörülen istisnadan yararlandırılmaması hukuka uygun olmadığından, davanın reddine ilişkin mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, (?) Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı