|
Dairesi
İstemin özeti: 2000 yılı işlemleri incelenen davacı adına, mahkeme kararı üzerine icra yoluyla tahsil edilen paraların mal bedeli değil faiz olduğu, ortaklarına örtülü kazanç dağıtımında bulunduğu ve sadece son beş yıla ait zararın indirim konusu yapılabileceği belirtilerek re?sen kurumlar vergisi s
|
|
Karar No
2004/918
|
|
Esas No
2003/1986
|
|
Karar Tarihi
01-01-2000
|
|
|
T.C. DANIŞTAY
DÖRDÜNCÜ DAİRE
İstemin Özeti : 2000 yılı işlemleri incelenen davacı adına, mahkeme kararı üzerine icra yoluyla tahsil edilen paraların mal bedeli değil faiz olduğu, ortaklarına örtülü kazanç dağıtımında bulunduğu ve sadece son beş yıla ait zararın indirim konusu yapılabileceği belirtilerek re?sen kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesaplanıp, vergi ziyaı cezası kesilmiştir. ?Vergi Mahkemesi, 11.6.2003 günlü ve E:20002/2045, K:2003/1441 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, davacı şirket ile ?Anonim Şirketi arasında 1984 yılında imzalanan sözleşme ile davacının 400 bin ton demir cevheri ile 272 bin ton maden kömürü teslim etmesi ve fason ücreti ödemesi karşılığında ? İşletmelerinin toplam 235.000 ton kütük demirin davacıya tesliminin öngörüldüğü, daha sonra sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözümü için açılan dava sonucu ? Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.7.2000 günlü ve E:2000/200, K:2000/399 sayılı kararıyla fason ücreti karşılığında ?. tarafından 78.968 demir kütüğün, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak davacıya aynen teslimine karar verildiği, ancak bu edim yasal süre içinde yerine getirilmediği için icra yoluyla kütük demir bedellerinin tahsiline geçildiği ve 2000 yılında toplam 1.568.570.715.674.-TL tahsil edildiği, inceleme elemanınca kütük demir bedelleri ile ?.teslim edilip edilmediği belli olmayan cevhere değinilmeksizin ve mal bedelinden arta kalan faiz noksanı ile beraber mahkemelerince gidiş yolu itibarıyla doğru görüldüğü, mahkeme kararıyla ödendiği açık olan küçüksenmeyecek bir miktarın vergi Kanunları açısından da anlam ifade edeceği, Yargıtay kararı doğrultusunda bilirkişi inceleme yaptırılarak verilmiş olması karşısında, kararın temyiz edilmesinin olayın akışını değiştirmeyeceği, işletmenin gayrifaal olması dikkate alındığında ortaklardan alındığı ileari sürülen ve hiçbir belgeye dayanmayan borçlara ilişkin finansman giderlerinin kabul edilemeyeceği, bu nedenle hesaplanan matrahın yerinde olduğu ancak, söz konusu paraların devletin resmi kurumundan ve resmi kurumlar aracılığıyla sağlanmış olması karşısında vergi ziyaı cezasının bir kat olarak dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle vergi ve fon payına yönelik davanın reddine, vergi ziyaı cezasının bir kat olarak uygulanmasına karar vermiştir. Davalı İdare, kesilen cezanın yasal olduğunu, davacı ise, alınan paraların teminat niteliğinde olduğunu, demir kütüğün kendilerine teslimi halinde bu araların iade edileceğini, ayrıca mahkeme kararının temyiz edildiğini ve henüz kesinleşmediğini, demir kütüğün bedeline ilişkin hesaplamaların hatalı olduğunu, söz konusu davada faiz vb. bir talep bulunmadığını, faiz ve tazminatın bir başka davada uyuşmazlık konusu edildiğini ve bu davanın da henüz sonuçlanmadığını, şirketin gayrifaal olmadığını ortaklardan alınan borçların gerçek olduğunu, incelemenin işyerinde yapılması gerektiğini, yapılan işlemlerin eksik. Hatalı ve hatta yanlı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler.
Savunmanın Özeti : Vergi Dairesi Müdürlüğünce davacı temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi ??nun Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134.maddesinde ise, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit ve sağlamak olduğu belirtilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ? menkul teslimi? başlıklı 24.maddesinde; ?Bir menkulün teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra müdürü bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder?.Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan menkul veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir. Yerinde bulunmazda ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoluyla tahsil olunur. Menkul malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra müdürü tarafından takip tarihindeki rayice göre takdir olunur. Hükmolunan menkulün değeri, borsa ve ticaret odalarından, olmayan yerlerde icra müdürü tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin edilir?. hükmüne yer verilmiştir.
Olayda, ?Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıyla ?78.968 ton demir kütüğün sözleşme koşulları uyarınca ? A.Ş. tarafından davacı şirkete aynen teslim edilmesine ?hükmedildiği, aynen teslimin gerçekleşmemesi üzerine icra yoluyla ? İşletmelerinden 1.568.573.397.974 lirası 2000 yılında olmak üzere toplam 18.268.896.750.000 TL tahsil edildiği, inceleme elemanınca, demir kütüğün 1997 yılı fiyatı esas alınarak yapılan hesaplamayla mal bedelinin tespit edildiği ve kalan kısmın faiz olduğu sonucuna ulaşıldığı, Borçlar Kanununun 84-86. maddelerine göre alacaklının aksi yönde bir talebi olmadığı sürece kısmi ödemenin faiz sayılacağı belirtilip, 2000 yılında tahsil edilen paralar faiz geliri olarak kabul edilerek ve davacının ortaklarından aldığı borçlara ilişkin geri ödemeleri, gerçekte bu borçların alınmadığı ve ödenmediği gerekçesiyle gider olarak dikkate alınmayıp, davacı adına tarhiyat yapılmışsa da gerek yukarıda anılan Kanun hükümleri gerekse ?.İcra Müdürlüğünün 29.1.2001 günlü yazısı dikkate alındığında tahsil edilen paraların tahsil tarihindeki demir kütüğün bedeli olduğu anlaşılmakta ayrıca bir gecikme faizi içerdiği ve miktarı hakkında açık bir tespit bulunmadığı görülmektedir. Bu durum, bir gelir elde edildiği gerçeğini değiştirmemekle birlikte söz konusu gelirin elde edilmesi için yapılması zorunlu giderlerin, önceden yapılmış olan masraf ve ödemelerin, fason ücretinin yani maliyetin ve sonuçta safi gelirin tespitiyle matrah hesaplanması gerekmektedir. Davacının ortaklarından aldığı borçlara ilişkin ödemelerin, bunlara ilişkin herhangi bir belge bulunmaması, bu paraların nerelerde kullanıldığının veya nasıl değerlendirildiğinin açıklanamaması nedeniyle gider kabul edilmemesi yerinde ise de açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın yapılan tarhiyata yönelik davayı reddeden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı ?.?nun Düşüncesi : Vergi Mahkemesince verilen kararın temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, taraflar temyiz istemlerinin reddi ile mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin esası incelendi:
Taraflarca temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle taraflar, temyiz isteminin reddine 27.4.2004 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
AZLIK OYU
Olayda, ? Asliye Ticaret Mahkemesi kararına göre aynen teslimi gereken malların davacıya verilememesi üzerine icra yoluyla ?. İşletmelerinden 2000 yılında tahsil edilen paralar faiz geliri olarak kabul edilip, davası adına tarhiyat yapılmış ise de gerek İcra İflas Kanununun 24. maddesi gerekse Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 29.01.2001 günlü yazısı dikkate alındığında tahsil edilen paraların tahsil tarihindeki demir kütüğün bedeli olduğu anlaşılmakta olup ayrıca bir gecikme faizi içerip içermediği ve miktarı hakkında açık bir tespit bulunmadığı görülmektedir. Bu durum, bir gelir elde edildiği gerçeğinin değiştirmemekle birlikte söz konusu gelirin elde edilmesi için yapılması zorunlu giderlerin, önceden yapılmış olan masraf ve ödemelerin, fason ücretinin yani maliyetin ve sonuçta safi gelirin davacının geçmiş yıl defter ve belgeleri de incelenerek tespit edilmesi ve matrahın hesaplanması gerekmektedir. Davacının ortaklarından aldığı borçlara ilişkin ödemelerin, bunlara ilişkin herhangi bir belge bulunmaması, bu paraların nerelerde kullanıldığının veya nasıl değerlendirildiğinin açıklanamaması nedeniyle gider kabul edilmemesi yerinde ise de açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın yapılan tarhiyata yönelik davayı reddeden mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile karara karşıyız.
|
|