Danıştay Üçüncü Daire
Müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı ticaret borsasından beyan edilmeyen ve ödenmeyen vergiler ve bunlara ilişkin ceza, gecikme faizi ve zammı, bir ay içinde ödenmesi istenen yazının kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde olmaması nedeniyle, idari davaya konu edilemeyeceği. İstemin Özeti: (...) Tarım Ürünleri Ticareti ve Sanayi Ltd. Şti. tarafından Ocak Şubat 1995 döneminde müstahsil makbuzu ile alınan, yalnızca satışları tescil ettirilen zirai ürünlere ilişkin tevkifatın beyan edilmemesi ve ödenmemesi üzerine müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı ticaret borsasından gelir (stopaj) vergisi ile bunlara ilişkin ceza, gecikme faizi ve zammının bir ay içinde ödenmesi istenen 18.01.2001 tarih ve 841 sayılı yazı ile kurulan işleme karşı açılan davada; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 11. maddesine 3418 sayılı Kanun'un 30. maddesiyle eklenen son fıkrasında verilen yetkiye dayanılarak yayımlanan 164 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin 4. Bölümünde, borsada tescil ettirilerek satın alınan zirai ürün bedelleri üzerinden tevkif edilerek vergi dairelerine ödenmesi gereken vergiden, borsa yöneticilerinin ve zirai ürün satın alanların sorumlu olacağı, zirai ürünlerin daha önce çiftçilerden alınması sırasında gelir vergisi tevkifatının yapılmamış olması halinde, tevkif yoluyla ödenmesi gereken vergi ile buna bağlı ceza, gecikme faizi ve zammından, tescil işlemini yapan borsaların, borsa yöneticilerinin ve zirai ürünü borsaya getirenlerin müteselsil sorumlu olacağının belirtildiği, bu düzenlemeler uyarınca olayda, alım ve satımı davacı borsada tescil edilen zirai ürün bedelleri üzerinden tevkif edilen ancak ödenmeyen ve zirai ürün alıcısından tahsil edilemeyen gelir (stopaj) vergisinden davacı borsanın müteselsil sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davacı, sözü edilen tebliğin 4. Bölümünün Danıştay Dördüncü Dairesince iptal edildiğini ileri sürmekte ise de, Danıştay Dördüncü Dairesinin söz konusu kararı Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun kararıyla bozulduğundan, bu iddiaya itibar edilemeyeceği, söz konusu kararda, beyan dışı kalan vergi nedeniyle doğan vergi kaybından dolayı kesilen cezadan da sorumlu tutulmalarının, cezaların şahsiliği ilkesine aykırı düştüğü gerekçesi karşısında davacı borsanın ağır kusur cezasından sorumlu tutulamayacağı, gerekçesiyle dava konusu işlemin ağır kusur cezalarına ilişkin kısmını iptal eden, davayı işlemin diğer kısımları yönünden reddeden (...) Vergi Mahkemesinin kararının; davalı idare tarafından, davacı borsanın ağır kusur cezasından da müteselsilen sorumlu olduğu, davacı tarafından ise ödevlerini eksiksiz yerine getiren ticaret borsalarının verginin ödenmesinden sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Karar: Yalnızca satışlarını tescil ettiği zirai ürünlerin alımı sırasında yapılması gereken tevkifatın beyan edilmemesi ve ödenmemesi üzerine ödenmeyen vergiler ile bunlara ilişkin ceza, gecikme zammı ve faizi için müteselsil sorumlu tutulan davacı ticaret borsasına sözü edilen alacakların bir ay içinde ödenmesi, aksi halde 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca cebren tahsili yoluna gidileceğinin duyurulduğu yazı ile kurulan işleme karşı açılan davada; işlemin ağır kusur cezalarına ilişkin kısmını iptal eden, diğer kısımları yönünden davayı reddeden mahkeme kararı taraflarca temyiz edilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinin 3/d bendinde, dilekçelerin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15. maddesinin 1/b bendinde, 14. maddesinin 3/d bendinde yazılı halde davanın reddine karar verileceği hüküm altına alınmış, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 378. maddesinde ise vergi mahkemelerinde dava açılabilmesi için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi gerektiği kurala bağlanmıştır. Vergilendirmeye ilişkin işlemler Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ihbarname kuralına göre takip edilir. Olayda, beyan edilmeyen ve ödenmeyen vergiler ile bunlara ilişkin ceza, gecikme faizi ve zammından müteselsil sorumlu tutulan davacı ticaret borsasına söz konusu alacakların, vergi ve ceza ihbarnamesiyle duyurulması gerekirken, davalı vergi dairesi müdürlüğünün bir yazısıyla istendiği anlaşıldığından, tarh edilmiş bir vergiden söz edilemeyecektir. Söz konusu yazı, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde olmayıp, uyarı mahiyetinde ödemeye çağrı yazısı niteliğinde olduğundan, idari davaya konu edilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu durumda 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca davanın reddi gerekirken, vergi mahkemesince davanın esasının incelenerek karar verilmesi hukuka uygun düşmemiştir. Açıklanan nedenlerle, (...) Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.