Danıştay Yedinci Daire
VUK'un 11. maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu tutulanlar hakkında 6183 sayılı AATUHK kapsamında yapılacak takipler, asıl borçlunun bağlı bulunduğu alacaklı amme idaresince yapılabilir. İstemin Özeti: Davacı adına fatura düzenleyen alt firmanın kesinleşen vergi borçlarının, anılan firmadan tahsil edilemediğinden bahisle, müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı Şirketten tahsili amacıyla uygulanan ihtiyati haciz işlemini iptal eden (...) Vergi Mahkemesinin kararının bozulması için yapılan temyiz istemini reddeden Danıştay Yedinci Dairesinin kararının; ihtiyati haczin uygulanabilmesi için öncelikle ödeme emri düzenlenmesine gerek bulunmadığı ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir. Karar: Temyiz başvurusu; (...) Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin, davacı Şirkete yaptığı mal ve hizmet teslimleri karşılığında kestiği faturalarda yer alan katma değer vergilerini davacı Şirketten tahsil ettiği halde, bu tutarları vergi dairesine intikal ettirmediği yolundaki vergi inceleme raporuna dayanılarak, ödenmeyen katma değer vergilerinin tahsili amacıyla, davacı Şirket hakkında ihtiyati haciz kararı alınmasına ilişkin işlemi, yetki yönünden iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 'Takibata Salahiyetli Tahsil Dairesi' başlıklı 5. maddesinde, takibatın, alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağı; 3. maddesinde de, alacaklı amme idaresi teriminin, Devleti, vilayet hususi idarelerini ve belediyeleri; tahsil dairesi teriminin, alacaklı amme idaresinin bu Kanun'u tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını ifade ettiği belirtilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul kanunu'nun 'Vergi Uygulamasındaki Yetki' başlıklı Birinci Bölümünde yer alan 4. maddesinin ilk fıkrasında, vergi dairesi, mükellefi tespit, vergiyi tarh, tahakkuk ve tahsil eden daire olarak tanımlanmış; ikinci fıkrasının ilk cümlesinde ise, mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı olduklarının vergi kanunları ile belirleneceği; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 43. maddesinin 1. fıkrasında da, katma değer vergisinin, mükelleflerin iş yerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarh olunacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemelerden; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun kapsamına giren vergi, resim ve harçlardan kaynaklanan Devlet'e ait kamu alacakları hakkında tahsil işlemleri ile bu alacakların güvence altına alınması için gerekli diğer işlemlerin yapılmasına, verginin mükellefinin bağlı olduğu vergi dairesinin yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Başka anlatımla; söz konusu düzenlemelerde yetki kuralı, takip edilmesi gereken kişiye değil, takibin konusu olan verginin mükellefine göre belirlenmiştir. Olayda; yukarıda sözü edilen Vergi Usul Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca ve müteselsil borçlu sıfatıyla davacı Şirketin sorumlu tutulduğu kamu alacağının kaynaklandığı katma değer vergisinin mükellefi, (...) Sanayi ve Ticaret Limited Şirketidir. Dolayısıyla, söz konusu alacakla ilgili olarak 6183 sayılı Kanun'da öngörülen takip ve tahsil işlemlerinin yapılmasına, bu şirketin katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesinin yetkili olması nedeniyle davacı Şirket hakkında, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce ihtiyati haciz kararı alınmasında, açıklanan yasa hükümlerine aykırılık mevcut değildir. Bu bakımdan; ihtiyati haciz sebeplerinin bulunup bulunmadığı araştırılmak suretiyle işin esasına girilerek karara bağlanması gereken davada, Mahkemece, ihtiyati haciz kararını alan vergi dairesinin yetkili olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; oybirliği ile karar verildi.