Danıştay Üçüncü Daire
Bir vergilendirmenin matrahı yönünden hukuka uygunluğunun denetimi sırasında, matrahın belirlenmesine veri oluşturan ölçütün yüksek bulunmasının, tarhiyatın kaldırılmasını değil, tarh matrahının yargı yerince öngörülen ölçüte göre değiştirilmesi gerekir. İstemin Özeti: 01.01.1997 tarihinden itibaren sıhhi tesisatçılık faaliyetini sürdürdüğü ve götürü vergilerini tarh ettirmediği yoklama fişiyle saptanan ve ikinci derece üzerinden vergilendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılan davacı adına 1997 takvim yılı için Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 30. maddesi uyarınca salınan kusur cezalı gelir vergisi ve fon payına karşı açılan davada; Gelir Vergisi Kanunu'nun 3946 sayılı Kanun'un 9. maddesiyle değişen 46. maddesi uyarınca vergi dairelerinin götürü usulde derece tespitinde mesleki kuruluşlardan görüş isteme zorunluluğu bulunmadığı ancak bu durumun vergi dairelerine keyfi uygulama imkanı tanındığı anlamına gelmeyeceği, daha önce davacıyla aynı yerde faaliyet gösteren götürü usuldü gelir vergisi mükellefinin 3. derece üzerinden vergilendirilmesine karşın idarece davacının 2. derece üzerinden vergilendirilmesini gerektirecek herhangi bir husus tespit edilmeden, emsal gösterilen mükellef hakkında gerekli bilgi sunulmadan, davacının götürülük derecesinin 2. derece olarak tayininde ve bu dereceye isabet eden vergilerin istenmesinde yasaya uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davacının götürülük derecesinin 3. derece olarak düzeltilmesine, 2. dereceye isabet eden matrah üzerinden salınan cezalı vergilerin kaldırılmasına, götürü usulde vergilendirmenin 3. derece üzerinden yapılmasına karar veren (…) Vergi Mahkemesinin kararının; vergilendirme dönemleri ekonomik koşulları nedeniyle farklılık gösterdiğinden, derece tayininde önceki dönemlerin emsal alınamayabileceği ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Karar: Sıhhi tesisatçılık nedeniyle 1997 takvim yılı götürü vergilerini tarh ettirmeyen davacı adına Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 30. maddesi uyarınca yapılan tarhiyatı, 3. derece üzerinden vergilendirilme yapılması yerine 2. dereceye isabet eden matrah üzerinden cezalı vergi salınmasını hukuka aykırı görerek kaldıran vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin (5) işaretli fıkrasında, vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarının ilgili idarece mükellefe bildirilmesi öngörülmüştür. Benzer düzenlemeler vergi ve cezaların ödenme zamanını düzenleyen Vergi Usul Kanunu'nun 112 ve 368. maddelerinde de yer almıştır. Tüm bu kurallar, tarhiyata karşı açılan davaların, vergilendirmenin matrahını da kapsayacak şekilde çözümlenmesini gerektirmektedir. Tarhiyata karşı açılan davaların niteliği ve bu düzenlemeler karşısında bir vergilendirmenin matrahı yönünden hukuka uygunluğunun denetimi sırasında, matrahın belirlenmesine veri oluşturan ölçütün yüksek bulunması, tarhiyatın kaldırılmasını değil, tarh matrahının yargı yerince öngörülen ölçüte göre değiştirilmesini gerektirir. Kararda götürü usulde vergilendirilmesi gerektiği vergi mahkemesince de kabul edilen davacı adına uygulanan tarhiyatın, 3. dereceye isabet eden matrah üzerinden yapılması gerekirken, 2. dereceye isabet eden matrah üzerinden yapılmasının hukuka aykırı görülmesi, tarhiyatın kaldırılmasına neden yapılmıştır. Temyiz olunan karar bu yönüyle yargılama hukukuna uygun düşmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile (…) Vergi Mahkemesinin kararının yukarıdaki esaslar doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.