|
Dairesi
Taşımacılık faaliyetini kooperatif bünyesinde yürüten davacının bu faaliyeti kendi adına yürütmesi nedeniyle vergi mükellefi olduğu, ancak, daha önce kooperatif tarafından katma değer vergisi beyannameleri verilmiş olduğundan, davacının ödemesi gereken vergi ile ödenen arasında fark olup olmadığının
|
|
Karar No
2003/335
|
|
Esas No
2002/519
|
|
Karar Tarihi
13-06-2003
|
|
|
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
Taşımacılık faaliyetini kooperatif bünyesinde yürüten davacının bu faaliyeti kendi adına yürütmesi nedeniyle vergi mükellefi olduğu, ancak, daha önce kooperatif tarafından katma değer vergisi beyannameleri verilmiş olduğundan, davacının ödemesi gereken vergi ile ödenen arasında fark olup olmadığının araştırılması gerekir. İstemin Özeti: Nakliyecilik faaliyetini vergi dairesinin bilgisi dışında bıraktığı, defter tutmadığı ve beyanname vermediğinden bahisle davacı adına 01.01.1995 tarihinden itibaren mükellefiyet tesis edilmiş ve 1998 yılı için re’sen kusur ve ağır kusur cezalı katma değer vergisi salınmıştır. (…) Vergi Mahkemesi; mükellefiyet tesisi yolundaki işlemin iptali ve cezalı tarhitanın kaldırılması istemiyle açılan davayı reddetmiştir. Temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi; mahkeme kararının, davacı adına 01.01.1995 tarihinden itibaren mükellefiyet tesis edilmesi yolundaki işlemin iptaline yönelik istemin reddinde hukuka aykırılık olmadığı, davacının nakliyecilik faaliyetini terk ederek SS (…) Yolcu Taşımacılığı Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifine ortak olmasından sonra, sahibi olduğu otobüs ile kooperatif tarafından taşımacılık faaliyeti yapıldığı, taşımacılık sırasında anlaşmalı matbaalara kooperatif adına bastırılan yolcu bileti, yolcu liste belgeleri ve faturaların kullanıldığı, hasılat, gider, hesaplanan ve indirilecek katma değer vergisinin kooperatif adına tasdik ettirilen defterlerde, otobüs plakaları itibarıyla izlendiği, katma değer vergisi beyannamelerinin kooperatif tarafından verildiği, uyuşmazlık konusu dönemde katma değer vergisi beyannamesini vermediğinin davacı nezdinde düzenlenen bir tutanakla saptandığı, bu durumda, taşımacılıkta kullanılan otobüse ilişkin olarak kooperatifçe beyan edilen katma değer vergisi ile davacının beyan etmesi gereken katma değer vergisi arasında fark olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, bu itibarla mahkemece, vergi dairesi müdürlüğü ve kooperatiften araştırma yapılmak suretiyle davacının sahibi olduğu otobüs ile yapılan nakliyecilik faaliyetiyle ilgili olarak eksik katma değer vergisi ödenip ödenmediği hususu belirlenerek karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen kararda yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararı, cezalı tarhiyata ilişkin hüküm fıkrası yönünden bozmuştur. Bozma kararına uymayan (…) Vergi Mahkemesi; S.S. (…) Yolcu Taşımacılığı Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi hakkında yapılan incelemede; 09.03.1990 tarihinde kurulan kooperatifin başlangıçtaki amacının ortakların taşıma hizmetlerini pazarlamak ve bu hizmetlerle ilgili ihtiyaçlarını karşılamak olduğu, bu amacın aynı yıl içinde karayoluyla yolcu taşımacılığı yapmak şeklinde değiştirildiği, kooperatif ortağı olan davacının ana sözleşmede öngörülen şartlara uymadığı, nakliyecilik faaliyetinin kooperatif adı altında ortaklar tarafından yerine getirildiği, dolayısıyla işi bırakmış sayılmadıklarından bahisle kooperatif ortaları adına gelir ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis edildiği ve tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı, araç üzerindeki kullanıma ait bütün tasarrufları üzerinde saklı tutan davacının faaliyeti bağımsız yürüttüğü ve gelir vergisi mükellefi olmamak için kooperatif adı altında Yasa’ya uygun olmayan bir takım vergisel avantajlar sağlamak amacıyla hareket ettiği, beyanname vermediğinin, katma değer vergisi ödemediğinin açık olduğu, bu durumda, kooperatif tarafından beyan edilip ödenen ve bu şekilde Hazine’ye gelir kaydedilen vergilerin bir kısmının kooperatif üyesi sıfatıyla davacı tarafından ödenmiş olmasının, davacının mükellefiyetini etkilemeyeceği ve ödenmesi gereken vergi miktarını düşürmeyeceği, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 20. maddesinde teslim ve hizmet işlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olarak tanımlandığı, bu işlerinden elde ettiği hasılatını davacı nezdinde tutulan 13.06.2000 tarihli tutanakla tespit edildiği, bu tutanağın 3. maddesinde kooperatifin 1995, 1996, 1997 ve 1998 yılı yasal defter ve belgelerinin incelenmesinden söz konusu kooperatif ortaklarının hasılat ve giderlerinin otobüs plakaları itibarıyla düzenlendiğinin tespit edildiği belirtilerek buna ilişkin dokümanların yer aldığı tablonun tutanağa eklendiği, tutanakla tespitli hasılat miktarının dava konusu döneme ilişkin katma değer vergisinin matrahı olarak değerlendirilmesinin ve kendi adına mükellefiyet tesis ettirmemesi, kanuni defterleri tutmaması, indirilecek katma değer vergilerine ait vesikaların kendi adına düzenlenip kanuni defterlere kaydedilmemesi gibi yasal kurallara uymadığı açık olduğundan katma değer vergisi indirimlerinin dikkate alınmamasının yerinde olduğu, gerekçesiyle kararında direnmiştir. Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve otobüsün kooperatif tarafından çalıştırıldığı, gelir ve gider belgelerinin kooperatif tarafından düzenlendiği katma değer vergisi beyannamelerinin yine kooperatif tarafından verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir. Karar: Davacı adına vergi inceleme raporuna dayanılarak 1998 dönemi için salınan kusur ve ağır kusur cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin 1. fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, 8. maddesinin (a) bendinde de, katma değer vergisi mükellefinin, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işlemi yapanlar olduğu kurala bağlanmıştır. Olayda, taşımacılık faaliyetinde bulunan ancak bu faaliyetini 31.12.1994 tarihi itibarıyla bırakarak mükellefiyet kaydını sildiren davacının, (…) Yolcu Taşımacılığı Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifine ortak olduktan sonra sahibi olduğu otobüsle kooperatifin belirlediği sıra ve saatler içinde taşımacılık faaliyeti yaptığı, bu faaliyet sırasında anlaşmalı matbaalara kooperatif adına bastırılan yolcu bileti, yolcu listeleri ve faturaların kullanıldığı, hasılat ve gider hesapları ve indirilebilir katma değer vergisinin, kooperatif adına tasdik ettirilen defterlerde otobüs plakalarına göre ayrı ayrı izlendiği ve katma değer vergisi beyannamelerinin kooperatif adına ve kooperatif tarafından verildiği davacı nezdinde düzenlenen tutanakla tespit edilmiş ve taşımacılığın kooperatif tarafından değil ortakları tarafından yerine getirildiğinden bahisle davacı adına, 01.01.1995 tarihinden itibaren mükellefiyet tesis edilerek cezalı katma değer vergisi salındığı anlaşılmıştır. Taşımacılık faaliyetini kooperatif bünyesinde yapan davacının, bu faaliyeti kendi adına gerçekleştirmiş olması karşısında, katma değer vergisinin mükellefi olduğu yukarıda açıklanan Yasa kuralı gereğidir. Ancak, kooperatif tarafından beyan edilen katma değer vergisi ile mükellef tarafından beyan edilmesi gereken katma değer vergisi arasında fark olup olmadığının tespiti zorunludur. Mahkemece, ilgili vergi dairesi müdürlüğü ve kooperatif nezdinde araştırma yapılarak, davacının ihtilaflı dönemde sahibi olduğu otobüsle yapılan nakliyecilik faaliyeti ile ilgili olarak eksik katma değer vergisi ödenip ödenmediği tespit edildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen karar hukuka aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile (…) Vergi Mahkemesi’nin ısrar kararının bozulmasına oyçokluğu ile karar verildi . KARŞI OY: X Davacının paydaşı bulunduğu kooperatifin kayıtlarını otobüs plakalarına göre düzenlediği, her paydaşa ait aracın hasılat ve giderlerinin, bu kayıtları yardımıyla saptanabildiği tartışmasızdır. Katma değer vergisi yükümlülerinin teslim ettikleri emtia ve ifa ettikleri hizmetler nedeniyle yüklendikleri vergiyi hesapladıkları vergiden indirebilmesi, sistemin özelliğine ve vergi yükünün nihai tüketicide kalması amacına dayanmaktadır. Her ne kadar, indirimin yapılabilmesi, yüklenilen verginin belgede ayrıca gösterilmesi ve defterlere kaydı koşuluna bağlanmış ve olayda vergilendirme kooperatif kayıtlarında her paydaşa ait aracın plaka sayısına göre bu kayıtlardan belirlenen hasılat üzerinden yapılmış olmasına karşın, bu tutarın hasılat kabulünde hukuka aykırılık görülmemişken, yüklenilen verginin indirimi yönünden aynı kayıtların yetersiz görülmesi, yasa yapıcının amacına da aykırı olarak sözü edilen yükün davacı üzerinde kalmasına yol açacaktır. Esasen kooperatif adına düzenlenen belgelerde verginin ayrıca gösterildiği ve belgelerin kooperatif defterlerine kaydedildiğinde tartışma da bulunmamaktadır. Vergi mahkemesi kararı davacı tarafından yapılan taşıma nedeniyle eksik katma değer vergisi ödenip ödenmediği belirlenmek ve sonucuna göre karar verilmek üzere bozulduğuna göre yüklenilen verginin indirim konusu yapılıp yapılamayacağının da biçimsel koşul aranmaksızın araştırılması ve sonucuna göre karar verilmek üzere kararın, yüklenilen verginin indirilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın bu yönden reddine ilişkin hüküm fıkrasının da bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz. XX Dosyanın incelenmesinden, davacının ortak olduğu kooperatifin belirlediği sıra ve saatler içinde taşımacılık faaliyetinde bulunduğu, taşımacılık sırasında kooperatif adına basılan yolcu bileti, yolcu listeleri ve faturaların kullanıldığı, hasılat ve gider hesapları ve indirilebilir katma değer vergisinin kooperatif adına tasdik ettirilen defterlerde otobüs plakalarına göre ayrı ayrı izlendiği katma değer vergisi beyannamelerinin kooperatif tarafından verildiği, davacının bu hesap hareketleri dışında kooperatiften habersiz başkaca bir taşımacılık işi yaptığına ilişkin idarenin herhangi bir tespiti bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının taşımacılık faaliyeti nedeniyle eksik katma değer vergisi ödendiğine dair bir tespit bulunmadığı gibi kooperatif tarafından ödenen verginin bir kere de davacıdan istenmesi, ortada herhangi bir vergi kaybı bulunmaması nedeniyle mükerrerliğe neden olacağından tarhiyatın terkini gerekirken, davacı reddeden mahkeme kararında isabet bulunmadığı gerekçesiyle ısrar kararının bozulması gerektiği oyu ile kararın gerekçesine katılmıyorum.
|
|