Danıştay Yedinci Daire
Hazineye ait taşınmazın satın alınması sebebiyle nihai olarak katlanılan KDV'nin iadesi istemiyle bu verginin mükellefi Milli Emlak Dairesi Başkanlığı'na karşı açılan davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girmediği. İstemin Özeti: Hazineye ait taşınmazı satın almaları sebebiyle ödemiş bulundukları katma değer vergisi ve damga vergisinin yasal faiziyle birlikte düzeltme yoluyla iadesi istemine ilişkin başvurularının reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada; 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergi Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 7. ve geçici 3. maddeleri hükmüne göre; Hazine'ye ait malların satış ve devir işleminin vergi, resim ve harçtan müstesna olduğu; bu Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce satışı yapılıp devir işlemleri tamamlanmayan taşınmazların da, istisna hükümden yararlanacağının açıkça anlaşıldığı; olayda ise, 21.05.2001 tarihli ihale ile davacılara satılan taşınmaz nedeniyle doğan vergilerin 05.07.2001 tarihinde ödendiği; 4706 sayılı Yasa'nın 18.07.2001 tarihinde yürürlüğe girmesinden dolayı henüz tescil işlemleri tamamlanmayan taşınmazın anılan Yasa hükmünden yararlanması gerektiği; ancak, davacılar tarafından iadeye konu vergi tutarı olarak katma değer vergisi ile damga vergisi toplamı gösterilmekle birlikte dava dilekçesinde, açıkça katma değer vergisinin iadesinin istendiği; öte yandan, hukuki ihtilaf içeren fazladan ödemelerin iadesi durumunda yasal faiz ödeneceğine ilişkin olarak vergi mevzuatında hüküm bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin katma değer vergisine ilişkin kısmının iptali; davanın damga vergisi ile faiz istemine ilişkin kısmının ise reddi yolundaki (…) Vergi Mahkemesinin kararının; taraflarca dilekçede yazılı nedenlerle bozulması istenmektedir. Karar: Temyiz başvuruları; Hazine'ye ait taşınmazın satın alınması sebebiyle ödenmiş bulunan vergilerin yasal faiziyle birlikte düzeltme yoluyla iadesi istemlerine ilişkin başvuruların reddine dair işlemin kısmen iptali; kısmen de davanın reddi yolundaki Mahkeme kararının bozulması istemlerine ilişkindir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 122. maddesi hükümleri uyarınca düzeltme talebinde bulunma hakkı mükelleflere tanınmış, aynı Kanun'un 8. maddesinde ise, mükellefin tanımı yapılmıştır. Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde de, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanların mükellef olduğu belirtilmiş olup, buna göre; dolaylı bir vergi türü olan katma değer vergisinin mükellefi, vergiye nihai olarak katlanmak durumunda kalan kişi ya da kişiler değil; onlara mal teslim eden veya hizmet ifasında bulunan kişilerdir. Böyle olunca; bu verginin hesaplanmasında ya da tahsilinde yapılacak bir hatanın düzeltilmesinin istenilmesi hakkı da, verginin mükellefi olan bu kişilere aittir. Vergiye nihai olarak katlanan kişinin, kendisinden haksız olarak alındığını ileri sürdüğü vergiyi, verginin mükellefine karşı adli yargıda açacağı dava sonucuna göre geri alması olanaklıdır. Olayda da, dava, katma değer vergisinin mükellefi olan kurum tarafından bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne karşı değil, vergiye nihai olarak katlanan davacılar tarafından mükellefe karşı açılmış olup; dava, bu haliyle, adli yargının görevine girmektedir. Bu durumda; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca davanın görev yönünde reddi gerekirken, dava konusu işlemin kısmen iptali kısmen de davanın reddi yolundaki Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle; tarafların temyiz istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına oybirliği ile karar verildi.