Danıştay Yedinci Daire
Faaliyetsiz olunduğu iddia edilen olayda mükellefiyet kaydının kapatılmaması nedeniyle mükellefiyet devam ettiğinden, beyanname verilmemesi re'sen takdir sebebini oluşturmakta ise de, takdir komisyonu tarafından matrah takdir edilirken mükellefin faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise gelir elde edip etmediği gibi hususların araştırılması ve beyan dışı kazancın buna göre tespit edilmesi gerekir. İstemin Özeti: Davacı şirketin katma değer vergisi beyannamelerini vermediğinden bahisle takdir komisyonunca takdir edilen matrah esas alınarak, 1997 yılının Ocak ve Şubat dönemleri için davacı adına re'sen katma değer vergisi tarh edilmesi ve ağır kusur cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemi; 25.01.1995 tarihinden bu yana faaliyetsiz olunduğu iddia edilen olayda mükellefiyet kaydının kapatılmaması nedeniyle mükellefiyet devam ettiğinden, beyanname verilmemesi re'sen takdir sebebini oluşturmakta ise de, takdir komisyonunca matrah takdir edilirken mükellefin faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise gelir elde edip etmediği gibi hususların araştırılması ve buna göre kazancın gerçeğe en yakın şekilde saptanması gerekirken, davacı şirketin vergiye tabi kazanç elde ettiğine ilişkin herhangi bir tespit olmaksızın, soyut ifadelerle matrah takdir edilmesi ve buna göre tarhiyat yapılmasının isabetli olmadığı gerekçesiyle iptal edilen (...) Vergi Mahkemesi Kararı'nın; beyanname vermemekten dolayı davacı adına yapılan cezalı tarhiyatın yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine; kararın onanmasına oyçokluğuyla karar verildi (*) (*)AZLIK OYU: Temyiz başvurusu; beyanname vermemekten dolayı davacı adına katma değer vergisi tarh edilmesi ve ağır kusur cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulmasına ilişkindir. Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde, re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlanmış olup, 31. maddede de takdir kararlarında bulunacak malumatlar içinde 'takdirin müstenidatı ve takdir hakkında izahat hususu da sayılmıştır. Takdir Komisyonu Kararı'nda, mükellefin yaptığı işin ve iş yerinin durumu, mevkii, emsalleri, piyasa şartları, ilgili dönemdeki mal ve hizmet teslimleri, Ankara tüketici fiyat indeksi, asgari hayat standardı miktarları, işle ilgili sair bilgiler araştırılmak suretiyle matrah takdir edildiği yazılı bulunmaktadır. Kararda yapılan bu açıklamalara göre, takdir kararının kimi araştırma sonuçlarına ve verilere dayalı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgi ve verilerin takdire dayanak olunup olunamayacağının bilinmesi ise, ancak takdir dosyasının getirilip incelenmesiyle olanaklıdır. Oysa, davada bu yapılmış değildir. Bu bakımdan; ilgili dönemlere ait takdir dosyaları getirtilerek açıklanan şekilde inceleme yapılmaksızın verilen vergi mahkemesi kararı, noksan incelemeye dayalıdır. Bu nedenle uyuşmazlığın takdir dosyaları değerlendirilerek çözümlenmesi gerektiğinden kararın bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.