Danıştay Dördüncü Daire
Müteselsil sorumlu olarak yeminli mali müşavirler hakkında takibata geçilebilmesi için, ziyaa uğratılan vergi ve kesilen cezaların asıl mükellef açısından miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmesi gerekmektedir. Diğer bir ifade ile ziyaa uğratılan vergi ve cezaların miktarı ve mahiyeti kesinleşmeden yeminli mali müşavirden istenmesi mümkün değildir. İstemin Özeti: Yeminli Mali Müşavir olan davacı adına 1996 yılı için hakkında kurumlar vergisi tasdik raporu düzenlediği (...) Deri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nce beyan dışı bırakıldığı tespit edilen kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergi ve cezanın gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla, müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmiştir. (...) Vergi Mahkemesi; 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre kamu alacağının ödeme emri ile istenebilmesi için alacağın ödenmesi gereken bir safhaya, diğer bir ifadeyle tahsil edilebilir bir aşamaya gelmiş olması gerektiği; olayda, düzenlediği tasdik raporuyla kurumun ihtilaflı dönemde bir kısım kazancını beyan dışı bırakmasına sebebiyet verdiğinin tespit edildiğinden söz edilerek adı geçen şirket adına yapılan tarhiyat tutarında vergi ve ceza gecikme faiziyle birlikte davacıdan ihbarname ile istenmeden doğrudan ödeme emri ile tahsil edilmek istenmiş ise de, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun Yeminli Mali Müşavirlerin yaptıkları tasdikin doğruluğundan sorumlu olduklarını hükme bağlayan 12. maddesinde, haksız iadeye konu verginin 6183 sayılı Yasa uyarınca doğrudan doğruya ödeme emri ile takibe alınacağından söz edilmediği, öte yandan müşterek ve müteselsil sorumluğun hukuki mahiyeti gereği, müteselsil sorumlu olan davacının borcunun da asıl borçlunun tabi olduğu usule göre takibi gerektiği, buna göre yeminli mali müşavir olan davacı adına ihbarname düzenlenmeden, doğrudan ödeme emri düzenlenmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle ödeme emri iptaline karar vermiştir. Davalı İdare, düzenlenen ödeme emrinin usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 1. maddesinde amaç, 2/B maddesinde mesleğin konusu açıklandıktan sonra 12. maddesinde de tasdik ve tasdikten doğan sorumluluk konusu düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle yeminli mali müşavirlerin tasdik edecekleri belgeler ile tasdik konuları ve tasdike ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı'nca çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği, yeminli mali müşavirlerin yaptıkları tasdikin doğruluğundan sorumlu oldukları, tasdikin doğru olmaması halinde tasdikin kapsamı ile sınırlı olmak üzere, ziyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan mükelleflerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacakları öngörülmüştür. Ayrıca Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 18 sıra no.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği'nin, Tasdik Raporu tanzim eden yeminli mali müşavirlerin sorumluluğunu düzenleyen llB/2 alt bendinde; müştereken ve müteselsilen sorumluluğu vergi inceleme raporu ile tespit edilen yeminli mali müşavirler nezdinde yapılacak takibatın, vergi ve ceza tahakkukunun kesinleşmesinden sonra başlatılacağı, vergi dairelerince yapılacak olan takibatın, tahakkuku kesinleşen vergi ve cezaların tahsiline yönelik olacağı belirtilmiştir. Türk vergi sistemine 01.01.1986 tarihinden geçerli olmak üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na 3239 sayılı Kanun'la eklenen Ek madde ile getirilen yeminli mali müşavirlik mesleğinin konusu, gerçek ve tüzel kişilerin muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, finans, mali mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek, bu konularda müşavirlik yapmak, mükelleflerin mali tablolarını ve beyannamelerini ilgili mevzuat hükümleri, muhasebe prensipleri ve denetim standartları açısından tasdik etmek olarak açıklanmış, tasdiki yapılan belgelerin tasdik işleminin kapsamı ölçüsünde incelenmiş belgeler olarak kabul edileceği ve yeminli mali müşavirlerin yaptıkları tasdikle ilgili işlemlerden sorumlu oldukları belirtilmiştir. Ancak yukarıda metni verilen kanun ve genel tebliğ hükümlerine göre, bu sorumluluk çerçevesinde müşterek ve müteselsil sorumlu olarak yeminli mali müşavirler hakkında takibata geçilebilmesi için, ziyaa uğratılan vergi ve kesilen cezaların asıl mükellef açısından miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmesi gerekmektedir. Diğer bir ifade ile ziyaa uğratılan vergi ve cezaların miktarı ve mahiyeti kesinleşmeden yeminli mali müşavirden istenmesi mümkün değildir. Olayda takibe konu vergi alacağının mükellef yönünden kesinleşmediği ve bu hususla ilgili olarak vergi dairesi ile mükellef arasında ihtilaf yaratıldığı anlaşıldığından; henüz kesinleşmemiş olan vergi ve cezaların tahsili için yeminli mali müşavir adına düzenlenen ödeme emrinde yasal isabet görülmemiştir. Bu nedenle temyiz isteminin reddine, oybirliğiyle karar verildi.