Danıştay Yedinci Daire
Davalı idarenin Genelgesinin dava konusu edilen bölümünün Hukuk Düzeninde herhangi bir değişiklik meydana getirmesi ve kural koyması sözkonusu olamayacağından, düzenleyici olarak kabulü mümkün değildir. İstemin Özeti : Davalı idarenin 2.7.2002 gün ve 2002/YB69 no'lu Genelgesinin; açık kalan belgeli ve belgesiz ihracat kredilerinin, ihracat taahhüdünün 2. maddede açıklanan şekilde yeni gümrük beyannameleri ile kapatılamaması halinde, uygulanan istisnaların ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde tahsilini teminen, banka ve sigorta muameleleri vergisinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre gecikme faizi ve cezası ile birlikte, bağlı olduğu vergi dairesine bankaca yatırılması gerektiği yolundaki 3. maddesinin (b) bendinin iptali istenilmektedir. Karar : Danıştay'ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakabileceği davalar, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 24. maddesinin 1. fıkrasında gösterilmiştir. Sözkonusu fıkranın (d) bendinde, bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları, bunlar arasında sayılmıştır. Görüldüğü üzere; anılan bent uyarınca bir idari davanın ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay'da görülebilmesinin ilk koşulu, idari davaya konu edilen idari işlemin düzenleyici nitelikte olmasıdır. İdare Hukukunda, düzenleyici işlem, idarenin, aynı durumda olan idare edilenler için bağlayıcı, soyut hukuk kuralı koyan, yani normatif nitelikte olan tek yanlı tasarruflarına verilen addır. Bu nitelikte olmayan, daha önce yürürlüğe konulan üst hukuk normunu yineleyen veya bu üst hukuk normunun nasıl anlaşılması gerektiği konusunda alt idari birimlere ya da idare edilenlere açıklamalar getiren idari tasarruflar, Hukuk Düzeni'nde herhangi bir değişiklik oluşturamayacaklarından, idare edilenler yönünden bağlayıcı, dolayısıyla da düzenleyici değildirler. İdarenin bu nitelikteki bir işleminin, idari yargı denetimine tabi tutulması, bu denetimin varlık nedenine uygun düşmez. Dosyanın incelenmesinden; davanın, Merkez Bankasının 2.7.2002 gün ve 2002/YB69 no'lu Genelgesinin, açık kalan belgeli ve belgesiz ihracat kredilerinin, ihracat taahhüdünün 2. maddede açıklanan şekilde yeni gümrük beyannameleri ile kapatılamaması halinde, uygulanan istisnaların ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde tahsilini teminen, banka ve sigorta muameleleri vergisinin 213 sayılı Kanuna göre gecikme faizi ve gecikme cezası ile birlikte, bağlı olduğu vergi dairesine bankaca yatırılması gerektiği yolundaki 3. maddesinin (b) bendinin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmıştır. 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 4. maddesine göre, bu Kanunun kapsamına giren vergilerin mükellefini tespit; vergiyi tarh, tahakkuk ve tahsil etmekle Maliye Bakanlığı teşkilatına dahil vergi daireleri yetkili kılınmış olup; mevzuatımızda, bu konuda T.C. Merkez Bankasına verilmiş herhangi bir yetki bulunmamaktadır. Bu bakımdan; davalı idarenin yukarıda tarih ve sayısı yazılı Genelgesinin dava konusu edilen bölümünün Hukuk Düzeninde herhangi bir değişiklik meydana getirmesi ve kural koyması sözkonusu olamayacağından, düzenleyici olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle, ortada, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay'da açılacak idari davaya konu edilebilecek nitelikte düzenleyici bir işlem mevcut olmadığından, davanın 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca incelenmeksizin reddine oybirliği ile karar verildi.