Danıştay Yedinci Daire
Davacı şirket tarafından bankadan alınan kredinin ihracat döviz kredisi olduğu; davacı şirketin gerek ihraç ettiği, gerekse yurt içinde sattığı malları, imalat işi ile uğraşan ve ortaklarının ortağı olduğu şirkete imal ettirerek satın aldığı; kullanılan döviz kredisinin de, satın alınan malların bedellerine mahsuben veya yapılacak imalat karşılığı avans olarak verildiği anlaşıldığından; sözkonusu ödemelerin finans hizmeti olduğunun kabulü ve bu suretle elde edildiği farz edilen faiz ve kur farkının katma değer vergisi matrahına dahil edilmesi suretiyle yapılan tarhiyatta ve bu tarhiyata karşı açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir. İstemin Özeti: Bankadan aldığı krediyi, ortaklarının ortağı olduğu bir başka şirkete bedelsiz olarak devrettiği, bu şekilde sunulan finans hizmeti nedeniyle katma değer vergisi hesaplamadığından bahisle, davacı şirket adına 1998 yılının Aralık dönemi için yapılan katma değer vergisi tarhiyatı ile kesilen kusur cezasının iptali istemiyle açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu hükümlerine göre, örtülü kazanç dağıtımının, aynı zamanda bir finans hizmeti olduğu, bu nedenle, katlanılan fiyat farkı ile kur farkının katma değer vergisi matrahını teşkil edeceği; olayda, davacı şirketin bankadan aldığı dövize endeksli krediyi, ortaklarının ortağı bulunduğu bir başka şirkete aktarmakla birlikte, adına tahakkuk eden faiz ve kur farkını diğer şirketten tahsil etmemek suretiyle örtülü kazanç dağıttığı sonucuna varıldığı; bu faaliyetin, Katma Değer Vergisi Kanunu uyarınca finans hizmeti niteliğinde olması nedeniyle, davacı şirket tarafından ödenen ancak kredinin aktarıldığı şirketten tahsil edilmeyen faiz ve kur farkı esas alınarak katma değer vergisi tarhiyatı yapılmasında ve ceza kesilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden (...) Vergi Mahkemesi kararının; alınan kredinin, 1998 yılının Ağustos ayından Kasım ayına kadar dilimler dahilinde çekildiği; bu kredinin, ortaklarının ortağı olduğu satıcı firmaya olan borçların ödenmesinde ve yeni alımlar için sipariş olarak verilmesinde kullanıldığı, ortada örtülü kazanç dağıtımının değil, ticari bir ilişki bulunduğu ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir. Karar: Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin 1998 yılında bankadan aldığı ve 3 ay içinde çeşitli miktarda dilimler halinde çektiği krediyi, ortaklarının ortağı olduğu bir başka şirkete aktardığı, kredi faizlerini kendi hesaplarına gider olarak kaydettiği; yapılan vergi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, davacı şirketin kendi namına aldığı krediyi, ortaklarının ortağı bulunduğu şirkete aktarmasının bir finansman hizmeti olduğu, bunun ise, 3065 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca katma değer vergisine tabi bir faaliyet olarak kabul edilmesi, finansman hizmeti karşılığında tahakkuk eden faiz ve hesaplanan kur farkının ilgili dönem katma değer vergisi matrahına dahil edilerek çıkacak vergi farkının re'sen tarh edilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine, uyuşmazlık konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, 'Türkiye'de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir.' denildikten sonra, 1. fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler sayılmıştır. Aynı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasında hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olarak tanımlanmış; 5. maddesinde de, vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılmasının hizmet sayılacağı belirtilmiştir. Olayda ise, davacı şirket tarafından bankadan alınan kredinin ihracat döviz kredisi olduğu; davacı şirketin gerek ihraç ettiği, gerekse yurt içinde sattığı malları, imalat işi ile uğraşan ve ortaklarının ortağı olduğu şirkete imal ettirerek satın aldığı; kullanılan döviz kredisinin de, satın alınan malların bedellerine mahsuben veya yapılacak imalat karşılığı avans olarak verildiği anlaşıldığından; sözkonusu ödemelerin finans hizmeti olduğunun kabulü ve bu suretle elde edildiği farz edilen faiz ve kur farkının katma değer vergisi matrahına dahil edilmesi suretiyle yapılan tarhiyatta ve bu tarhiyata karşı açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, oybirliğiyle, gerekçede (*) oyçokluğuyla karar verildi (**). (*) AYRIŞIK OY: Uyuşmazlık, davacı şirketin bankadan temin ettiği ihraç kredisini, ortaklarının ortağı olduğu diğer bir şirkete devretmek suretiyle finans hizmeti sunduğu halde faiz tahakkuk ettirmediğinin tespiti üzerine, kredi karşılığında ilgili bankaya ödediği faiz ve kur farkları kadar faiz elde ettiğinin kabulü ile, bu tutarın katma değer vergisi beyannamesine ilavesi suretiyle tarhiyat yapılmasından kaynaklanmıştır. Olayda, davacı şirketin, gerek yurtiçinde sattığı, gerekse ihraç ettiği malların çok büyük bir kısmını, krediyi devrettiği şirketten alması nedeniyle aralarındaki ilişkinin finansman temini hizmeti değil, ticari olduğu açıktır. Öte yandan; davacı, avans karşılığı yapılan mal teslimlerinin piyasa koşullarına uygun olduğunu ifade ettiğine göre, olayda emsal araştırmasına gerek bulunmamaktadır. Dolayısıyla, avans adı altında yapılan ödemeler vasıtasıyla kaynak aktarılması durumunda, aktarılan bu kaynağın bankaya ödenen faiz kadar, örtülü kazanç dağıtımının teminin varlığının kabulü gerekir. Bu nedenle, davacı şirket tarafından yapılan ödemeler ile kendisine yapılan teslimlerin tarihlerinin örtüşüp örtüşmediğinin, ortaklarının ortağı olduğu firmaya bu yolla bir kaynak aktarımının yapılıp yapılmadığının araştırılmasından sonra dava hakkında karar verilmesi gerektiğinden; bu yapılmadan verilen temyize konu kararın bozulmasının gerektiği oyu ile kararın gerekçesine karşıyız. (**) DÜŞÜNCE: Olayda, davacı şirketin bankadan temin ettiği ihracat kredisini, ortaklarının ortağı olduğu bir başka şirkete aktarmak suretiyle finans hizmeti sunduğu halde, bu hizmet karşılığı elde etmesi gereken faiz ve kur farkları nedeniyle fatura düzenlemediği ve katma değer vergisi hesaplanmaması nedenine dayalı olarak davacı şirket adına yapılan kusur cezalı katma değer vergisi tarhiyatının iptali istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir. Dosyada yer alan bilgi ve belgelere göre, davacı şirket ile kullandığı ihracat kredisini aktardığı ileri sürülen şirket arasında ticari bir ilişki olduğu; yükümlü şirketçe gerek yurt içinde satılan, gerekse ihraç edilen malların çok büyük bir bölümünün imalatçı olan diğer şirketten satın aldığı, bankadan temin ettiği ihracat kredisini de gerek bu alışlarına, gerekse siparişlerine karşılık avans olarak diğer şirkete verdiği, mal bedellerinin, piyasa rayicinin altında olduğu yolunda bir araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre, davacı şirketin bankadan temin ettiği krediyi bedelsiz olarak aktardığı, bu şekilde örtülü kazanç dağıttığı, bu hizmet karşılığında elde etmesi gereken faiz ve kur farkı üzerinden katma değer vergisi hesaplaması gerektiği noktasından hareketle yapılan kusur cezalı tarhiyatta ve bu tarhiyatın iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.