|
Dairesi
Şirketin nakdini ortağına kullandırması sonucu elde ettiği faiz, diğer şartların da oluşması koşulu ile Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi kanununa girdiğinden, Katma Değer Vergisine tabi tutulamaz.
|
|
Karar No
2002/2780
|
|
Esas No
2002/258
|
|
Karar Tarihi
16-09-2002
|
|
|
Danıştay Yedinci Daire
Şirketin nakdini ortağına kullandırması sonucu elde ettiği faiz, diğer şartların da oluşması koşulu ile Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi kanununa girdiğinden, Katma Değer Vergisine tabi tutulamaz. İstemin Özeti: Davacı şirketin nakit parasını ortağına kullandırmak suretiyle faiz geliri elde ettiğinden bahisle, Aralık 1998 dönemi için salınan katma değer vergisi ile kesilen ağır kusur cezasının iptali istemiyle açılan davada; olayda, örtülü kazanç dağıtımında bulunulduğu hususunun açık olduğu, davacının ortağına borç para verme işleminin, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun öngördüğü anlamda bir finansman hizmeti niteliği taşıdığı, bu hizmetten ortağın menfaat sağlaması nedeniyle, verilen borç para karşılığında hesaplanması gereken faizin de katma değer vergisine tabi tutulması, ancak, matrahın davacı şirketin defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu ortaya çıkarılması ve olayın oluş biçimi dikkate alındığında, tarhiyata kusur cezası uygulanması icap ettiği gerekçesiyle, ceza kesme işleminin kusur cezasından fazlasına isabet eden kısmının iptali; davanın vergi aslı ve anılan cezaya ilişkin kısmın ise reddi yolundaki (...) Vergi Mahkemesi Kararının redde ilişkin hüküm fıkrasının; olayın borç verme işlemi şeklinde alınması halinde, elde edildiği varsayılan faizin banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülerek davacı şirket tarafından; iptale ilişkin hüküm fıkrasının ise, Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen miktarı aşan tarhiyata ağır kusur cezası uygulanmasının kanun gereği olduğu ileri sürülerek vergi dairesi tarafından bozulması istenilmektedir. Karar: Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin bir ortağının cari hesabının sürekli olarak alacak bakiyesi verdiğinin yapılan vergi incelemesi sonucu tespit edilmesi üzerine, kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulü suretiyle, sözkonusu ortağa ait cari hesabın bakiyesi esas alınarak saptanan faiz tutarı matrah kabul edilerek katma değer vergisi hesaplandığı, ağır kusur cezası kesildiği; sözkonusu işlemlerin iptali istemiyle açılan davayı, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle kısmen reddeden, kısmen de işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasının taraflarca istenildiği anlaşılmıştır. 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin üçüncü fıkrasında; 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla, ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların, bu Kanun’un uygulanmasında banker sayılacakları hükme bağlanmış; 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanunu, ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldıran 30.09.1983 tarih ve 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesinde de, devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişilerin ikrazatçı sayılacakları açıklanmıştır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 4. fıkrasının (e) bendinde ise, banka ve sigorta muameleleri vergisinin kapsamına giren işlemler ile sigorta acente ve prodüktörlerinin sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin katma değer vergisinden müstesna olduğu hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda verilen düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden anlaşılacağı üzere; ivaz karşılığı ödünç para verme işini, devamlı ve mutad meslek halinde yapanların, 6802 sayılı Kanun’un uygulanması bakımından banker sayılması gerekmektedir. Dairemizin süregelen içtihadına göre ise, aynı takvim yılı içinde birden fazla kişiye yada birden fazla olmak üzere bir kişiye veya birbirini izleyen yıllarda bir yada birden çok kişiye ödünç para verilmesi halleri, ikraz işiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraşıldığını göstermektedir. Bu bakımdan; ivaz karşılığı borç para verme işiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraşanların bu işten elde ettikleri kazancın, katma değer vergisine değil; banka ve sigorta muameleleri vergisine konu edilmesi, açıklanan hukuki durumun gereğidir. Bu itibarla, banka ve sigorta muameleleri vergisine konu olabilecek, şirket ortaklarına faiz karşılığı para verme işleminin katma değer vergisine tabi tutulması, 3065 sayılı Kanun’un 17. maddesinin 4. fıkrasının yukarıda açıklanan (e) bendi uyarınca olanaklı bulunmadığından; şirket ortaklarına borç para verme işlemini Katma Değer Vergisi Kanunu’nun kapsamına giren bir finansman hizmeti olduğu; bu nedenle, mahkeme kararının; tahakkuk ettirilmesi gereken faizin katma değer vergisine tabi tutulması suretiyle tesis edilen işlemde kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın vergi aslı ve kusur cezasına ilişkin kısmı yönünden reddi yolundaki hüküm fıkrasında hukuki isabet görülmemiştir. Vergi dairesinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar ise, mahkeme kararının, kesilen cezanın kusur cezasını aşan kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle, davacı şirketin temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının redde ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi . DÜŞÜNCE: Olayda, davacı şirketin ortağına verdiği borç para karşılığı aldığı faiz, 6802 sayılı Gider Vergisi Kanunu’nun 28. maddesinde düzenlenen banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına girdiğinden; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 4. fıkrasının (e) bendi uyarınca, katma değer vergisine tabi olmayan işlem üzerinden yapılan katma değer vergisi tarhiyatının iptali istemiyle açılan davayı kısmen reddeden, kısmen de işlemi iptal eden mahkeme kararının davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
|
|