T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o İCRADA GAYRİMENKUL SATIŞI (Amme Alacaklarının Tahsili - Borcun Yedi Gün İçinde Ödenmesi - Büro Tipi Taşınmaz - Satış İşleminin İptali - Taşınmaz Satışı - Taşınmazın Paraya Çevrilmesi - Tecil Şartlarını İhlal Etmek - Teminat Hükmünde Eşya - Tecil ve Taksitlendirme İstemi)
o TEMİNAT GÖSTERİLEN GAYRİMENKULLERİN HANGİSİNİN ÖNCE SATILACAĞINI BELİRLEME (Birden Fazla Gayrimenkulun Teminat Gösterilmiş Olması - İdarenin Taktir Yetkisini Kullanması)
o İDARENİN TAKTİR YETKİSİ (İcrada Teminat Gösterilen Gayrimenkullerin Satış Sırasını Belirleme Yetkisi)
Özet : Birden fazla gayrimenkulun teminat gösterilmesinden sonra paraya çevrilmesi sırasında hangi gayrimenkulun satışa çıkarıldığı konusunda idarenin takdir yetkisi vardır.
İstemin Özeti: Davacı şirket, tecil talebinde bulunurken teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerin tecil şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle paraya çevrilmesi sırasında otel olan gayrimenkulun borcunu karşılamaya yeteceğini ileri sürerek diğer gayrimenkullerin satış işleminin iptali istemiyle dava açmıştır.
Ankara 3. Vergi Mahkemesi 28.12.1999 günlü ve E: 1999/468, K: 2000/932 sayılı kararıyla; tecil talebinde bulunmasına rağmen tecil şartlarını yerine getirmeyen davacı şirketin teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerinin paraya çevrilmesinin yasaya uygun olduğu, teminat olarak gösterilen gayrimenkullerden hangisinin önce paraya çevrileceği konusunda idareye bir sınırlama getirilmediği, ancak, kanunda amme alacağına yetecek miktarda mal ve hakların haczedilmesi ve bu konuda borçlunun menfaatini gözetecek şekilde davranılması gerektiği şeklinde düzenlemeler bulunduğu, amaç alacağın tahsilini sağlamak olduğundan, kanuni bir sakınca bulunmadığı sürece, borçlunun tercihan satışını istediği gayrimenkuller üzerinde durulması gerektiği gerekçesiyle satış işleminin iptaline karar vermiştir.
Vergi dairesi başkanlığının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 12.06.2001 günlü ve E: 2001/2466, K: 2001/2645 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Yasanın 56. maddesinde, karşılığında teminat gösterilen amme alacağının vadesinde ödenmemesi halinde yapılacak işlemlerin belirlendiği, teminat olarak gösterilen gayrimenkulun paraya çevrilmesine ilişkin özel bir usul öngörülmediği, her ne kadar aynı Yasanın 62. maddesinde borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarın haczolunacağı kabul edilmiş ve tahsil dairesinin alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle yükümlü olduğu belirtilmiş ise de, Yasada teminat gösterilen gayrimenkullerin paraya çevrilmesi konusunda takdir hakkını ortadan kaldıran bir düzenleme bulunmadığı, hukuk devleti ilkesinin, hukuka bağlılığını içermekle birlikte, idarenin işlem ve eylem tesisinde takdir yetkisinin bulunduğu, teminat olarak gösterilen birden fazla taşınmazın paraya çevrilmesi sırasında idarenin takdir yetkisini öncelikle büro olan gayrimenkullerin paraya çevrilmesi şeklinde kullanmasında kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur. Bozma kararına uymayan Ankara 3. Vergi Mahkemesi 25.09.2001 günlü ve E: 2001/846, K: 2001/734 sayılı kararı ile ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca ısrar etmiştir.
Vergi dairesi başkanlığı, davacının teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerden paraya çevrilmesi en kolay olanından başlayarak kamu alacağının bir an önce tahsiline çalışıldığını, bu durumun davacının da menfaatine olduğunu ileri sürerek ısrar kararını temyiz etmiştir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen BİŞKİN'in Düşüncesi: Davacının teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerden paraya çevrilmesi en kolay olanından başlayarak borcu tahsile çalışmasında mevzuata aykırılık bulunmadığından, ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Mükellef şirketin ödenmeyen vergi borcu sebebiyle haczedilen 4 adet gayrimenkulun paraya çevrilmesi sırasında otel olan gayrimenkulunun borcun tamamını karşılanmasına yeteceğinden borcu karşılamayacak diğer üç gayrimenkulun satışı işlemini iptal eden Ankara 3. Vergi Mahkemesi kararını bozan Danıştay 4. Dairesi kararına uymayarak ilk kararında ısrar eden Ankara 3. Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması taleb edilmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 48. maddesinde kamu idarelerine olan borçlarını, çok zor durumda olmaları sebebiyle zamanında ödeyemeyecek durumda olanlara, ödeme kolaylığı getirmek amacıyla tecil müessesesine yer verilmiş olup, bu maddeye göre, amme idaresince tecil yetkisi kullanılırken teminat alınması gerektiği, tecil şartlarına uyulmaması halinde amme alacağının muaccel hale geleceği ve gösterilen teminatın Kanunun 56. maddesine göre paraya çevrileceği; söz konusu Kanunun 54. ve devamı madde hükümlerinde ise amme alacağının cebren tahsil ve takip esaslarına yer verilerek, cebren tahsilat yollarının teminatın paraya çevrilmesi veya kefilin takibi, borçlu mallarının haczi veya borçlunun iflasının istenmesi olduğu belirtilmiş gayrimenkul mallarının haczi ve satışına ilişkin işlemler de Kanunun 88 ila 99. madde hükümleri ile düzenlenmiştir.
Hacizle ilgili genel hükümler 62. maddede düzenlenerek tahsil dairesinin alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle yükümlü olduğu ifade edilmiş, daha haciz safhasında bu şekilde bir koruma hükmü getirilerek, gerek idarenin gerekse borçlunun menfaatlerinin gözetildiği açık ve sabit olan bir satışın yapılması amaçlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, ödeme güçlüğü içinde bulunma sebebiyle tecil talebinde bulunarak, davalı idare tarafından önceden haczedilmiş bulunan 4 adet gayrimenkulunu teminat olarak gösteren davacı şirketin tecil şartlarını ihlal ettiği gerekçesiyle teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerinden ... Mah. ... Caddesi ...... adresindeki rayiç bedeli 40.000.000.000- TL olarak belirlenen ve büro olarak kullanılan gayrimenkulunun satışı cihetine gidildiği, ancak 310.090.035.000- TL tutarındaki vergi borcunu karşılamaktan çok uzak olan bu gayrimenkulun satışı yerine, yine teminat olarak gösterilen ve rayiç bedeli 1.328.453.000.000- TL olarak takdir edilen otel vasfındaki taşınmazının satılması gerektiği, toplam değerleri 133.000.000.000- TL olan otel dışındaki diğer üç gayrimenkulunun tamamının satılması halinde dahi borcun karşılanması mümkün olmadığından sonuçta yine otel vasfındaki taşınmazın satış işlemine geçileceği ve böylece usul ekonomisine aykırı olarak dört gayrimenkulun de ellerinden çıkacağı anlaşılmaktadır. Davalı idare savunmasından otel vasfındaki komple gayrimenkul üzerinde bir çok takyidat bulunması, değerinin çok yüksek olması, ... Vergi Dairesine'de teminat olarak gösterilmesi ve anılan vergi dairesince söz konusu otelin 07.07.2000 yılına kadarki kira bedellerini tahsil etmiş olması, bu nedenlerle satışının ve alıcının bulunmasının zorluğu ve satılması halinde davacıyı daha çok mağdur edeceği düşüncesiyle bu gayrimenkulun satışına gidilmediği, bunun yerine amme alacağının kısmen de olsa biran önce tahsil isteği sebebiyle sadece kendilerinin haczi bulunan, satışı kolay ve mükellefin ticari hayatını büyük zarara uğratmayacağı düşünülen ayrıca rızaen teminat olarak gösterilen büro tipi gayrimenkulun satışına gidildiği anlaşılmıştır. Bu durumda tecil talebinde bulunmasına rağmen tecil şartlarını ihlal ettiği sabit bulunan davacı şirketin teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerinin satış aşmasına kadar gelinmesinde usule bir aykırılık bulunmamaktadır. Teminat olarak gösterilen gayrimenkullerden hangisinin önce veya sonra satışa çıkarılacağı konusunda da idareye kesin bir sınırlama getirilmemiştir. Ancak kanunda amme alacağına yetecek miktarda mal ve haklara haciz konulması gerektiği, alacaklı idare tarafından, hacze sebep olan amme alacağını karşılamaya ne kadar sayıda ve hangi gayrimenkul ya da gayrimenkullerin yeterli olabileceği konusunda, borçlunun menfaatini gözetecek şekilde bir araştırma ve tesbit yapılması gerektiği gibi düzenlemelere yer verilmiş olup haciz safhasında kişilerin hakları korumaya alınmıştır. Burada amaç borçluyu cezalandırmak değil alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu sebeple bu yetkinin suistimal edilmeyerek borçlunun tercihan satışını istediği gayrimenkuller üzerinde durulması, kanuni bir sakınca bulunmadığı sürece bu isteğin yerine getirilmesi gerekir. Aksi halde kanunun aradığı, "tarafların menfaatlerinin gözetilmesi" ilkesine aykırı hareket edilmiş olur. Davacının satılmasını talep ettiği otel vasfındaki gayrimenkulun satışının zor olması ve benzeri iddiaların işleme dayanak alınması mümkün değildir. Çünkü gösterilen teminatı kabul edip etmeme konusunda takdir yetkisini haiz olan idare söz konusu gayrimenkulun teminat olarak gösterilmesini kabul etmekle birlikte bu teminatın paraya çevrilmesi sırasında yaşanabilecek zorlukları da baştan kabul etmiş sayılmaktadır. Bu durumda borcu karşılayacak otelin satışına gidilmeyip borcu ödemesi mümkün olmayan diğer gayrimenkullerin satışlarına gidilmesi 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanununun 62. maddesi amir hükümlerine aykırı bulunduğundan bu satış işlemlerini iptal eden Ankara 3. Vergi Mahkemesi kararı yerinde bulunduğu cihetle hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile Ankara 3. Vergi Mahkemesi ısrar kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı şirketin tecil talebinde bulunurken teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerin, tecil şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle paraya çevrilmesi sırasında, otel olan gayrimenkulun borcu karşılamaya yeteceğinden bahisle diğer gayrimenkulun satış işleminin iptali istemiyle açılan davada satış işlemini iptal eden vergi mahkemesi ısrar kararı vergi idaresince temyiz edilmiştir.
6183 sayılı Yasanın 56. maddesinde; karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde borcun 7 gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, 7 gün içinde borç ödenmediği takdirde teminatın bu kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği kurala bağlanmış, kamu alacağının ödenmemesi durumunda teminat gösterilen gayrimenkullerin paraya çevrilmesine ilişkin bir usule yer verilmemiştir.
62. maddede de, borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarın haczolunacağı, tahsil dairesinin alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükellef olduğu Olayda, davacı şirket vergi borçları için tecil ve taksitlendirme talebinde bulunmuş ve daha önce haczedilmiş bulunan gayrimenkullerini teminat olarak göstermiştir. Bu gayrimenkullerden üçü büro olup, iki büro üzerinde banka ipoteği bulunmaktadır. Otel olan diğer gayrimenkul ise kiraya verilmiş ve davacı şirketin ... Vergi Dairesine olan borçları nedeniyle 07.07.2000 tarihine kadar olan kira bedeli vergi dairesince tahsil edilmiştir.
Tecil ve taksitlendirme talebi kabul edilen davacı üç ay taksitlerini süresinde ödemiş, dördüncü taksidi ödemeyerek tecil şartlarını ihlal etmesi nedeniyle, teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerinin paraya çevrilmesi yoluna gidilmiştir.sonuçlandırılmak üzere Danıştay Dokuzuncu Dairesi Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddine, diğer konular incelenmek üzere dosyanın Danıştay Dokuzuncu Dairesine gönderilmesine, 03.05.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca ısrar kararının bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan ısrar hükmü yönünden temyiz isteminin reddi gerektiği yolundaki karara katılmıyoruz.