Danıştay Dördüncü Daire
Vadesi değerleme gününden sonra olan repo ve ters repo işlemleri için değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarının ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili Gelir Vergisi Kanunu'nun 38 ve 39. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesi hükümleri çerçevesinde gelir olarak dikkate alınması gerekir. İstemin Özeti: 1999/4. döneme ilişkin geçici vergi beyannamesini, 67 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin vadeli mevduat hesapları ile repo işleminin değerlemesine ilişkin hükümlerinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ihtirazi kayıtla veren davacı şirket, tahakkuk eden verginin kaldırılması istemiyle dava açmıştır. (...) Vergi Mahkemesi kararıyla; 67 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin 7. bölümünde, vadesi değerleme gününden sonra olan repo ve ters repo işlemleri ile vadeli mevduat hesapları için değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarının ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili Gelir Vergisi Kanunu'nun 38 ve 39. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesi hükümleri çerçevesinde gelir olarak dikkate alınacağının açıklandığı, ancak vadeli mevduat hesapları ile repo işlemlerinin menkul kıymet kapsamında kabul edilerek 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun menkul kıymetlerin değerlemesine ilişkin 279. maddesi uyarınca değerlemeye tabi tutulmasına olanak bulunmadığı, ayrıca vadeli mevduat ve repo işleminin senede bağlı alacak gibi aynı Yasa'nın 281. maddesinin 2. bendi uyarınca da değerlemeye tabi tutularak değerleme günü kıymetine irca edilmesinin de mümkün olmadığı, bu nedenle anılan genel tebliğe göre yapılan tahakkuk işleminde hukuka uyarlık görülmediği, öte yandan Danıştay Dördüncü Dairesince de, söz konusu düzenlemelerin değerlemeye ilişkin mevcut düzenlemelere aykırılık oluşturduğu ve yasal dayanağının bulunmadığı belirtilerek iptal edildiği gerekçesiyle tahakkuk eden verginin kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı idare, 67 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin uygulanması suretiyle yapılan tahakkuk işleminin yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Vadeli mevduat hesaplarının değerlemesine ilişkin olarak ileri sürülen iddialar yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. Mahkemece, repo ve ters repo işlemlerine konu menkul kıymetlerin karşı tarafa fiili teslimlerinin yapılmayıp bir nevi teminat olarak kullanıldığından bahisle değerleme günü itibarıyla mülkiyeti davacıya ait olmayan repo işlemine konu menkul kıymetlerin değerlemeye tabi tutularak vergilendirilmesinde yasaya uyarlık bulunmadığı ve söz konusu tebliğin Danıştay Dördüncü Dairesince iptal edildiği gerekçesiyle tahakkuk eden verginin kaldırılmasına karar verilmiş ise de, Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu kararıyla, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararı, davanın reddi gerekeceğinden bahisle bozulmuş olup, hukuk aleminde geçerliliğini sürdüren anılan düzenlemeye göre yapılan tahakkuk işleminde yasaya aykırılık bulunmadığından, tahakkuk eden vergiyi kaldıran mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kısmen kabulüyle, Vergi Mahkemesi kararının repo işleminden dolayı yapılan tahakkuka ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına oyçokluğuyla, vadeli mevduat hesaplarına ilişkin temyiz isteminin ise reddine oybirliğiyle karar verildi (*). (*) AZLIK OYU: Mahkeme kararının repo işlemine ilişkin hüküm fıkrasının da onaması gerektiği görüşüyle karşıyım.