Dairesi
Anonim şirketin, çeşitli bankalardan kendi adına aldığı kredileri, ortağı olduğu başka şirkete aynı koşul ve vade ile borç para olarak vermesi olayında, bu işlemin BSMV'ye konu olması nedeniyle KDV'ye tabi tutulması mümkün değildir.
Karar No
2001/3739/3
Esas No
2000/6200
Karar Tarihi
04-12-2001

Danıştay Yedinci Daire

Anonim şirketin, çeşitli bankalardan kendi adına aldığı kredileri, ortağı olduğu başka şirkete aynı koşul ve vade ile borç para olarak vermesi olayında, bu işlemin BSMV'ye konu olması nedeniyle KDV'ye tabi tutulması mümkün değildir. İstemin Özeti: Davacı şirket tarafından yurtiçi ve yurtdışındaki bankalardan temin edilen kredilerin bir kısmının, şirketin sermayesinin % 61'ine sahip başka bir şirkete kullandırıldığından ve bu suretle finansman hizmeti sunulduğundan bahisle, katma değer vergisi tahakkuk ettirilmesi ve ağır kusur cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemi; olayda, Yasa'nın öngördüğü anlamda bir hizmet ve bu hizmet karşılığında davacı adına bir menfaat olmadığı; krediyi kullanan şirkete dekont edilen tutarların, bankalarca tahakkuk ettirilen faiz, kur farkı ve komisyonlardan ibaret olduğu gerekçesiyle iptal eden (...) Vergi Mahkemesi kararının; yapılan işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir. Karar: Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin, yurtiçinde ve dışındaki bankalardan temin ettiği kredileri, vergilendirme döneminde, ortağı olduğu bir başka şirkete kullandırmak suretiyle, bu şirkete finansman temini hizmetinde bulunduğundan bahisle, re'sen katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı ve ağır kusur cezası kesildiği; sözkonusu işlemlerin, açılan dava sonunda, Vergi Mahkemesi'nce, ortada açıklanan şekilde yapılan hizmet karşılığında davacı şirketçe elde edilen bir menfaatin bulunmadığı gerekçesiyle iptal edildiği; davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce de, banka ve bankalarca yapılanlar dışındaki her türlü finansman hizmetinin katma değer vergisine tabi olduğu iddiasıyla bu kararın temyizen bozulmasının istenildiği anlaşılmıştır. 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 28. maddesinin üçüncü fıkrasında ise; 2279 sayılı Kanun'a göre ikraz işleriyle uğraşanlarla, ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların, bu Kanun'un uygulanmasında banker sayılacakları hükme bağlanmış; 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanunu, ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldıran 30.09.1983 tarih ve 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesinde de, devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişilerin ikrazatçı sayılacakları açıklanmıştır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 4. fıkrasının (e) bendinde ise, banka ve sigorta muameleleri vergisinin kapsamına giren işlemler ile sigorta acente ve prodüktörlerinin sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin katma değer vergisinden müstesna olduğu hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda verilen düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden anlaşılacağı üzere; ivaz karşılığı ödünç para verme işini, devamlı ve mutad meslek halinde yapanların, 6802 sayılı Kanun'un uygulanması bakımından banker sayılması gerekmektedir. Dairemizin süregelen içtihadına göre ise, aynı takvim yılı içinde birden fazla kişiye yada birden fazla olmak üzere bir kişiye veya birbirini izleyen yıllarda bir yada birden çok kişiye ödünç para verilmesi halleri, ikraz işiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraşıldığını göstermektedir. Bu bakımdan; ivaz karşılığı borç para verme işiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraşanların bu işten elde ettikleri kazancın, katma değer vergisine değil; banka ve sigorta muameleleri vergisine konu edilmesi, açıklanan hukuki durumun gereğidir. Olayda; davacı şirketin, çeşitli bankalardan kendi adına aldığı kredileri ortağı olduğu bir başka şirkete kullandırdığı; başka anlatımla, bu şirkete aynı koşul ve vade ile borç olarak verdiği; kredilere ait faiz, komisyon ve kur farklarını, borç verdiği şirketten kendi adına tahsil ederek, borçlu olduğu bankalara ödediği; bu işlemlerin de, vergilendirme döneminde, birden çok kez yinelendiği tartışmasızdır. Açıklanan şekilde sürdürülen işlemler, yukarıda tanımlanan anlamda, borç verme işiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraşılması olduğundan; davacı şirketin, bu işlemler dolayısıyla 6802 sayılı Kanun'un uygulanması bakımından banker sayılması ve krediyi kullanan şirketten faiz, komisyon ve kur farkları adı altında tahsil edilen meblağın bu Kanun'a göre vergilendirilmesi zorunludur. Bu itibarla, banka ve sigorta muameleleri vergisine konu olan anılan işlemlerin katma değer vergisine tabi tutulması, 3065 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 4. fıkrasının yukarıda açıklanan (e) bendi uyarınca olanaklı bulunmadığından; temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, sonucu itibarıyla yerinde görülen temyize konu kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir. Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı