Dairesi
67 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin 7. bölümünün son paragrafında yer alan 'vadeli mevduat hesapları ile ilgili olarak değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarlarının da repo ve ters repo işlemlerinde olduğu gibi ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili yukarıda belirtilen kanun h
Karar No
2001/311
Esas No
2001/172
Karar Tarihi
12-10-2001

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu

67 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin 7. bölümünün son paragrafında yer alan 'vadeli mevduat hesapları ile ilgili olarak değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarlarının da repo ve ters repo işlemlerinde olduğu gibi ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesinde elde edenler tarafından gelir olarak dikkate alınacağı'na ilişkin düzenlemenin Danıştay 4. Dairesince iptal edilmesi yerindedir. İstemin Özeti: 06.02.2000 tarih ve 23956 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 67 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin 'Repo, Ters Repo İşlemlerinde ve Vadeli Mevduat Hesaplarında Değerleme' başlıklı 7. bölümünün son paragrafında yer alan 'vadeli mevduat hesapları ile ilgili olarak değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarları da repo ve ters repo işlemlerinde olduğu gibi ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili hükümler çerçevesinde elde edenler tarafından gelir olarak dikkate alınacaktır.' şeklindeki düzenlemenin iptali istemiyle dava açılmıştır. Danıştay 4. Dairesi Kararıyla; ticari kazancın elde edilmesinde tahakkuk esası benimsenerek, gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanmasının arandığı, ticari kazancın tespitinde önemli bir başka hususun ise dönemsellik ilkesi olduğu, Gelir Vergisi Kanunu'nun 38 ve 39. maddeleri ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinde kazancın hesap dönemleri itibariyle tespit edileceğinin belirtildiği, hesap döneminin takvim yılı olduğu, vadeli mevduat hesaplarından elde edilen faiz gelirlerine bu iki ilke açısından bakıldığında, dönem sonunda vadesi dolmamış mevduat hesaplarında bu şartların yerine geldiğini ve yıl sonuna kadar işlemiş faizin gelir yazılması gerektiğini söylemenin mümkün olmadığı, faiz gelirini oluşturacak vadeli mevduat işleminin henüz tamamlanmadığı, vadeli mevduat sahibi vade dolmadan parasını çekmek istediğinde ana para ile birlikte, şayet banka vadesiz mevduata faiz uyguluyorsa bu kadar bir faiz geliri elde edeceği, faiz gelirinin mahiyet ve tutar olarak kesinleşmesinin, yani tahakkukun yıl sonunda gerçekleşmediği, ancak vadenin dolmasıyla söz konusu olabildiği, bu açıdan bakıldığında 67 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin iptali istenen bölümündeki düzenlemeye dayanak gösterilen Gelir Vergisi Kanunu'nun 38 ve 39. maddeleri ile kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinin, bu maddelere konu ilkeler nedeniyle vadesi dolmamış faiz gelirinin değerleme günü esas alınarak gelir kaydına olanak vermediği, diğer yandan söz konusu düzenlemeye ilişkin olarak gerek Vergi Usul Kanunu'nda gerekse Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nda Maliye Bakanlığı'na düzenleme yapma yetkisi veren herhangi bir madde de bulunmadığı, vergilerin kanunla konulup, değiştirileceği veya kaldırılacağı yolundaki Anayasa hükmünün bu düzenlemeyle bertaraf edilmiş olduğu, konuya menkul kıymetlerin değerlemesine ilişkin Vergi Usul Kanunu'nun 279. maddesi yönünden bakılacak olursa, menkul kıymetin tanımının Sermaye Piyasası Kanunu'nun 3/b maddesinde yapıldığı, buna göre ortaklık ve alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları kurulca belirlenen kıymetli evrakın menkul kıymet olduğu, Sermaye Piyasası Kurulunun V ve 2 seri no.lu Tebliğlerinde Sermaye Piyasası Kanunu'nun Uygulamasında menkul kıymet kabul edilen evrak türlerinin sayıldığı, vadeli mevduatın menkul kıymet niteliği taşımadığının açık olduğu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 75. maddesinin 7 numaralı bendinde mevduat faizlerinin (Bankalara, bankerlere, tasarruf sandıklarına, tevdiat kabul eden diğer müesseselere yatırılan vadeli, vadesiz paralara ödenen faizler ile bunlar dışında kalan kişi ve kuruluşlardan devamlı olarak para toplama işi ile uğraşanların her ne şekil ve ad altında olursa olsun toplanan paralarla sağladıkları gelirler ve menfaatler de mevduat faizi sayılır) menkul sermaye iradı olarak vergilendirileceklerinin hükme bağlandığı, bu durumda menkul kıymet niteliği taşımayan vadeli mevduatın menkul kıymetlerle ilgili düzenlemeden esinlenerek değerlemeye tabi tutulmasının söz konusu edilemeyeceği, vadeli mevduattan elde edilen faiz gelirinin vadesi dolmadan değerleme gününde gelir kaydedilebilmesinin mevcut yasal düzenlemeler karşısında mümkün bulunmadığı, davalı idarece, vadeli mevduat faizinin bu hesapların açıldığı bankalarca dönem sonlarında tahakkuk ettirilerek gider yazılmasının bu faiz gelirini elde edenler açısından da gelir yazılmasına dayanak oluşturacağı iddiasında bulunulmakta ise de, bankaların Vergi Usul Kanunu'nun 285. maddesindeki hüküm uyarınca söz konusu borçları değerleyerek hesaplanan faizleri gider yazdıklarının açık olduğu, oysa faiz gelirini elde edecek olanların yıl sonunda bunu gelir yazacaklarına dair herhangi bir düzenleme bulunmadığı, 67 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin iptali istenilen bölümündeki düzenlemenin uygulanması durumunda karşılaşılacak en büyük güçlüğün mevduat faizlerinde istihkak sahibinin gelir vergisine mahsuben yapılan stopajın mahsubunun nasıl gerçekleşeceği olduğu, faiz gelirinin elde edilebilmesi için vadeli mevduat hesabının vadesinin dolması gerektiğinden ve faiz ödemesi sırasında stopaj yapıldığından, ilgililerin Tebliğ hükümleri uyarınca dönem sonu itibariyle vadeli mevduat hesaplarıyla ilgili değerleme yapmaları halinde, vade sonunda kesilecek vergilerin mahsubunu yapamayacakları, zira 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 121 ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 44. maddesinde 'kesilen' vergilerin mahsubuna olanak tanındığı, bu durumda ilgililerin stopaj mahsubu yapmaksızın vergi ödeyecekleri, Tebliğle getirilen düzenlemenin Kanun'un diğer hükümleriyle de uyumsuzluğunun açık olduğu ve yasal dayanağının bulunmadığı, gelirin elde edilmesi ve değerlemeye ilişkin mevcut düzenlemelere aykırı nitelik taşıdığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava konusu 67 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin 7. bölümünün son paragrafında yer alan 'vadeli mevduat hesapları ile ilgili olarak değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarlarının da repo ve ters repo işlemlerinde olduğu gibi ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesinde elde edenler tarafından gelir olarak dikkate alınacağı'na ilişkin düzenlemenin iptaline karar vermiştir. Maliye Bakanlığı tarafından Tebliğin mevcut düzenlemelere aykırı olmadığı ileri sürülerek karar temyiz edilmiştir. Karar: Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi Kararın özet bölümünde yazılı Danıştay 4. Dairesinin 06.12.2000 tarih ve E. 2000/2098, K. 2000/5056 sayılı Kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir. Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, oybirliği ile karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı