Dairesi
Faaliyetin ikrazatçılık veya tefecilik olarak nitelendirilip, elde edilen faizin vergilendirilebilmesi için, öncelikle faiz elde edebilmek amacıyla ödünç para verilmiş olması ve borcun ya bir takvim yılında birkaç kişiye veya bir kişiye birden çok yıllard
Karar No
2001/2033
Esas No
2000/807
Karar Tarihi
06-06-2001

Danıştay Yedinci Daire

Faaliyetin ikrazatçılık veya tefecilik olarak nitelendirilip, elde edilen faizin vergilendirilebilmesi için, öncelikle faiz elde edebilmek amacıyla ödünç para verilmiş olması ve borcun ya bir takvim yılında birkaç kişiye veya bir kişiye birden çok yıllarda verilmesi gerekmektedir. Müşterilere ait çekleri kırdırmak suretiyle faiz elde edilmesi işleminin ikrazatçılık veya tefecilik olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. İstemin Özeti: Olayda, akaryakıt ticareti ile uğraşan davacının 1998 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu ve eki tutanakta isimleri yer alan kişilerin ifadelerine başvurulduğu; ifade sahiplerinden A'nın 1998 yılı MartNisan aylarında aylık %14 faizle, ortalama 75 gün vadeli toplam 35.000.000.000 liralık çek kırıldığı; bunun için 12.350.000.000 lira faiz ödediği; B'nin çek ve senetlerden 5.000.000.000 liralık bir adet çek ve senedin davacı tarafından kendisine geri verilerek buna karşılık icra kanalıyla 8.105.150.000 liralık müşteri çeki ve senedi alındığı yönündeki ifadeleri ve bunları destekler nitelikteki diğer ifadeler ile bu kişiler hakkında davacı tarafından yapılan icra takipleri esas alınarak davacının 1998 yılında ikrazatçılık faaliyetini mutat meslek haline getirerek borç para verdiği; yapılan faaliyetin ticari ve elde edilen faizin de ticari kazanç olduğu kabul edilerek tespit edilen 15.355.149.999 lira matrah üzerinden ağır kusur cezalı tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı; bu haliyle, ödünç para verme işleminin bir defadan fazla ve çeşitli kişilere yapılması ve bu kişilerin ifadelerinde de faiz ödemesinde bulunduklarını bildirmeleri; ifadeleri destekler nitelikte kırdırılan çek ve senetlerin bir kısmı ile ilgili olarak icra takibi yapılması, ayrıca bu kişiler arasında husumet, akrabalık ve sıkı iş ilişkisinin bulunmaması nedeniyle, davacının borç para verme işini mutat meslek haline getirdiği ve faaliyetinin ticari olduğunun kabulü gerektiğinden davacı adına tarh edilen vergide isabetsizlik bulunmadığı; ancak, (A)'nın ifadesinden Mart, Nisan, Mayıs aylarında kırdırılan 14.950.000.000 liralık müşteri çekleri karşılığında 9.000.000.000 liralık akaryakıt alımının olduğu anlaşıldığından 5.950.000.000 liranın faiz geliri olarak değil, vade farkı olarak değerlendirilmesi gerektiği bu durumda, 1998 yılında elde edilen faiz gelirinin 9.405.150.000 lira olduğu; usulsüzlük cezası kesilmesinde ise Vergi Usul Kanunu'nun 336. maddesi uyarınca isabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın tarh ve ceza kesme işleminin 9.405.150.000 liraya isabet eden kısmını reddeden fazlasını ve usulsüzlük cezası kesilmesine ilişkin işlemi ise iptal eden (...) Vergi Mahkemesi kararının; tefe suçlamasının tamamen borçluların borçlarını ödememek için yaptıkları iftiradan ibaret olduğu; faiz ödendiği yolundaki iddiasının, muhbirin borcunun vade farkından kaynaklandığı; vade farkının ödenmemesi nedeniyle muhbirle aralarında anlaşmazlık çıktığı; Vergi Dairesi Müdürlüğü'nce; 5.950.000.000 liranın vade farkı değil, davacının faiz karşılığı kırdığı çeklerden elde ettiği faiz geliri olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Dosyanın incelenmesinden, dava konusu banka ve sigorta muameleleri vergisi tarhiyatının, akaryakıt ticareti ile uğraşan davacının, başkalarına ait çekleri vadesinden önce 'kırarak' vade farkı adı altında faiz geliri elde ettiğinin inceleme ile saptanması üzerine söz konusu işlemin ikrazatçılık faaliyeti olarak nitelendirilmesi suretiyle hesaplanan matrah üzerinden yapıldığı; açılan dava sonucunda, Vergi Mahkemesi'nce, davanın kısmen reddine, kısmen de kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, Vergi Mahkemesi kararının, iptale ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir. Davacının temyiz istemine gelince; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 28. maddesinin 3. fıkrasında; 2279 sayılı Kanun'a göre ikraz işleriyle uğraşanlarla, 2. fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların, bu kanunun uygulanmasında banker sayılacakları hükme bağlanmıştır. Günün ekonomik şartları göz önünde tutulduğunda, aralarında yakın akrabalık veya iş münasebeti bulunmayan kimseler arasında karşılıksız borç para alınıp verilemeyeceği ve bir takvim yılında birkaç kişiye veya bir kişiye birden çok yıllarda borç para verilmesinin ikrazatçılık sayılacağı ve elde edilen faizin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulması gerekeceği hususu, Dairemizin süregelen içtihatlarındandır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 2365 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinin B bendinde, 'Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.' hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere, Gider Vergileri Kanunu'nun 28. maddesinin 3. fıkrasında, 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanların, bu kanunun uygulanmasında banker sayılacakları hükme bağlanmıştır. 2279 sayılı Kanun, 06.10.1983 gün ve 18183 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun hükmünde Kararnamenin 16. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Adı geçen kanun hükmünde Kararnamenin 1. maddesinde, bu kanun hükmünde kararnamenin amacının, faizden para kazanmak için ödünç para verme işleriyle uğraşan gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi olduğu, 2. maddesinin 1. bendinde, ikrazatçıların bu kanun hükmünde kararname hükümlerine tabi oldukları; 3. maddesinin 1. bendinde, ikrazatçı deyiminin, faizden para kazanmak amacıyla ödünç para verme işleriyle uğraşan ve kendilerine izin belgesi verilen gerçek ve tüzel kişileri; 3. bendinde, tefeci deyiminin, bu kanun hükmünde Kararnamenin 11. maddesinde sayılan fiilleri işleyenleri ifade ettiği belirtilmiştir. Kararnamenin 11. maddesinde ise; 1) Bu kanun hükmünde kararname uyarınca ikrazatçılık yapmak üzere izin belgesi alınmadan ödünç para verme işleri ile uğraşılması; 2) Bu kanun hükmünde kararname uyarınca alınan izin belgesi iptal edildiği veya iptal edilmiş sayıldığı halde ödünç para verme işlerine devam edilmesi; 3) Bu kanun hükmünde kararnamenin diğer hükümlerinin ihlal edilmesinin, tefecilik sayılacağı hükmü bağlanmıştır. Görüldüğü üzere, gerek ikrazatçılığın, gerekse tefeciliğin tanımında, faizden para kazanmak amacıyla ödünç para verme işleriyle uğraşılması hususu üzerinde durulmuştur. Kısacası, faaliyetin ikrazatçılık veya tefecilik olarak nitelendirilip, elde edilen faizin vergilendirilebilmesi için, öncelikle faiz elde edebilmek amacıyla ödünç para verilmiş olması ve borcun ya bir takvim yılında birkaç kişiye veya bir kişiye birden çok yıllarda verilmesi gerekmektedir. Olayda, A'nın ifadesine göre, müşterilere ait çekleri kırdırmak suretiyle faiz elde edildiğinin anlaşıldığından bahisle, tespit edilen bu tutarlar vergilendirilmiş ise de, yukarıda bahsi geçen kararname hükümleri göz önüne alındığında, çek kırdırmanın ikrazatçılık veya tefecilik olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle davacının çek kırdırmak suretiyle elde ettiği ileri sürülen faiz geliri, tefecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilerek yapılan tarhiyatta yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesi kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına; davacının temyiz isteminin ise kabulüne; kararın redde ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta hüküm tesisine gerek bulunmadığına, oybirliği ile karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı