Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
Vergiyi doğuran olayla ilişkisi açık bulunan, akit taraflardan birisini teşkil eden ve yükümlü ile aralarında husumet bulunduğu da tespit edilemeyen alıcıların ifadeleri maddi delil niteliğindedir. Alıcıların ödeme şekilleri ve alış bedelleri ile ilgili olarak verdikleri ve tutanakla tespit edilen ifadeleri, defter kayıtlarından daha fazla ödemede bulunduklarını göstermektedir. İstemin Özeti : İnşaat taahhüt işi yapan yükümlü kurumun, 1994 yılında sattığı daire ve dükkanların satış bedelini eksik gösterdiğinden bahisle, adına Nisan 1995 dönemi için ağır kusur cezalı gelir (stopaj) vergisi ve fon salınmıştır. Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen (...) Vergi Mahkemesi; tarhiyatın dayanağı olan kurumlar vergisine karşı açılan dosyada; davacının kayıtlarına intikal ettirdiği hasılatın, alıcıların beyan ve ifadelerine göre düşük bulunduğu, 213 sayılı Yasanın 134., 148. ve 361. maddeleri uyarınca kasda dayandığı ileri sürülmeyen alıcı beyanlarının yanlışlığından söz edilemeyeceğinden alıcıların verdiği ifadelere itibar edilmesi gerektiği, alıcı ifadelerini çürüten yasaca geçerli bir belge de ibraz edilemediği gibi aralarında herhangi bir uyuşmazlık da bulunmadığı, inşaat maliyet bedelinin tartışmasız olduğu dikkate alındığında davacının ileri sürdüğü iddiaların tarhiyatı kusurlandırıcı nitelikte görülmediği, olayda, re'sen tarh nedeni bulunmakla birlikte re'sen ve ikmalen bulunan matrahlar üzerinden hesaplanan gelir vergisi ve kurumlar vergisi esas alınarak fon tarh ve tahsil edilemeyeceği gerekçesiyle davanın vergi aslı ve buna bağlı ceza yönünden reddedildiği, cezalı fonun kaldırıldığı, uyuşmazlık konusu gelir (stopaj) vergisi yönünden de davanın reddi gerektiği gerekçesiyle, davayı vergi aslı ve buna bağlı ceza yönünden reddetmiş, cezalı fonun kaldırılmasına karar vermiştir. Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi; alıcı beyanlarının vergiyi doğuran olayla olan ilgileri nedeniyle vergilendirmede maddi delil olacağı genel kabul gören bir ilke olmakla birlikte, aksinin yine beyanlarla ve belgelerle iddia edilmesi durumunda, mutlak delil olarak kabul edilemeyeceğinin de tartışmasız olduğunu, olayda, alıcı ifadelerinin aksine düzenlenen defter kayıtları ve davacı şirketin beyanı bulunduğu halde şirketin satışını yaptığı dairelerin gerçek satış bedellerinin, araştırılmadığı, inşaat ve onarma işleri için maliyet bedeli ve gerçek satış bedelinin Bayındırlık Bakanlığınca yayımlanan birim fiyatları listesi ve müteahhit kâr payı ile satışı yapılan dairelerin nitelikleri dikkate alınarak belirlenmesi yoluna gidilmeden bir belge veya kayda dayanmayan alıcı beyanlarının doğrudan satış bedeli kabulü suretiyle matrah farkı hesaplanmasında isabet bulunmadığı, verginin gerçek gelir üzerinden alınması temel ilke olduğuna göre gerçek satış bedelinin ayrıntılı ve mukayeseli araştırma sonucu belirlenmesinin zorunlu olduğu, mahkemece sözü edilen hususlar hakkında araştırma yapılarak bir karar verilmesi gerekirken davanın reddinde isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Bozma kararına uymayan (...) Vergi Mahkemesi; ilk kararında yeralan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca direnmiştir. Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve tarhiyatın varsayıma dayalı olduğu, sadece alıcı ifadelerine dayandığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir. Karar : İnşaat taahhüt işi yapan yükümlü kurumun 1994 yılında sattığı daire ve dükkanların satış bedelini eksik gösterdiğinden bahisle Nisan 1995 dönemi için salınan kusur cezalı gelir (stopaj) vergisine karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir. Davacı kurumun vergisi uyuşmazlık konusu dönemde satışını yaptığı dükkan ve daire satış bedellerini noksan kayıt ve beyan ettiği alıcı ifadelerine dayanılarak saptanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı kurala bağlanmıştır. Madde hükmünün değerlendirilmesinden, vergilendirme işlemi yapılırken, kanuna uygun olarak biçimlendirilen muamelelerin bu biçimselliğin ötesine geçilerek, muamelenin tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Kanun gerçek mahiyetin ortaya çıkarılmasında yemin hariç her türlü delile izin vermiştir. Olayda vergiyi doğuran olayla ilişkisi açık bulunan, akit taraflardan birisini teşkil eden ve yükümlü ile aralarında husumet bulunduğu da tespit edilemeyen alıcıların ifadeleri maddi delil niteliğindedir. Alıcıların ödeme şekilleri ve alış bedelleri ile ilgili olarak verdikleri ve tutanakla tespit edilen ifadeleri, defter kayıtlarından daha fazla ödemede bulunduklarını göstermektedir. Bu durumda, alıcı ifadelerine dayanılarak re'sen salınan kurumlar vergisi üzerinden hesaplanarak uygulanan ağır kusur cezalı gelir (stopaj) vergisine karşı açılan davanın reddine ilişkin ısrar hükmünde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine oyçokluğuyla karar verildi.