Dairesi
Vadesi gelmediği için tahakkuk etmeyen faiz giderinin karşılık ayrılarak gider yazılmayacağı, ayrıca şüpheli alacak içindeki KDV'nin de gider kabul edilemeyeceği.
Karar No
2000/5371
Esas No
2000/4037
Karar Tarihi
20-12-2000

Danıştay Dördüncü Daire

Vadesi gelmediği için tahakkuk etmeyen faiz giderinin karşılık ayrılarak gider yazılmayacağı, ayrıca şüpheli alacak içindeki KDV'nin de gider kabul edilemeyeceği. İstemin Özeti : Davacı şirketin 1994 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen raporda, alınan kredilere ilişkin henüz faiz tahakkuk ettirilmediği halde yıl sonunda bu faizleri karşılık ayırmak suretiyle kurum kazancından indirdiğinin, ayrıca şüpheli hale gelen alacaklara ilişkin katma değer vergisi dahil fatura tutarlarının dikkate alınarak ayrılan karşılığın gider kaydedildiğinin belirtilmesi üzerine davacı adına ikmalen kurumlar vergisi ve gelir (stopaj) vergisi salınmış, fon payı hesaplanıp, kusur ve ağır kusur cezaları kesilmiştir. (...) Vergi Mahkemesi; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin 1. bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak kabul edileceğinin belirtildiği, davacı şirket tarafından alınan kredilerin uyuşmazlık konusu yılda vadesi dolmadığından, tahakkuk etmemiş bulunan faiz giderlerinin, karşılık ayrılmak suretiyle kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmasının muhasebe kurallarına, safi kârın tespitine, dönemsellik ve tahakkuk esaslarına aykırı olması nedeniyle kabul edilemeyeceği, Danıştay'ın da bu yönde kararları bulunduğu, diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklarının şüpheli alacak sayılacağı ve bunlar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceği, bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğunun karşılık hesabında gösterileceği ve şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarlarının tahsil edildikleri dönemde kârzarar hesabına intikal ettirileceği, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 58. maddesinde, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi ile mükellefçe indirilebilecek Katma Değer Vergisinin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği hükmüne yer verildiği, bu düzenlemelere göre gerçek ve tüzel kişilerin tahsip edip, vergi dairesine yatırmakla sorumlu oldukları, gider olarak kabulü mümkün olmayan ve Devletin alacağı olan katma değer vergisinin bu haliyle şüpheli alacak kavramı içine sokulması ve üzerinden ayrılan karşılığın safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı, diğer taraftan ikmalen ve re'sen tarhiyatlarda geçici vergi salınması yasal olmadığından, vergi ziyaına yol açıldığından sözedilerek geçici vergi için ceza da kesilemeyeceği gerekçesiyle, salınan kurumlar vergisi, gelir (stopaj) vergisi, fon payı ve cezalara yönelik davanın reddine, geçici vergi ve cezasının kaldırılmasına karar vermiştir. Davacı vekili, 138 Seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde, şirketlerin çıkardıkları tahvillerle ilgili olarak, ödeme dönemini izleyen yıla sarktığı durumlarda, yıl sonunda tahakkuk ettirilen faiz giderinin vergi hesabında dikkate alınacağının belirtildiğini, ödeneceği kesin olan mahiyeti ve tutarı belli olan faizin tahakkuk etmiş olduğunun kabulü gerektiğini, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 287. maddesinde, cari hesap dönemine ait olup, henüz ödenmemiş olan giderlerin mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerleneceğinin hükme bağlandığını, diğer taraftan henüz tahsil edilmediği halde beyan edilip, ödenen katma değer vergisinin sonradan tahsil edilememesi nedeniyle şirketin özsermayesinde aynı miktarda azalma meydana geldiğini, şüpheli alacak karşılığı müessesesinin amacının bu azalmayı önlemek olduğunu, alacağın tahsil edilemeyip, şüpheli hale gelen kısmının ne kadarının asıl alacakla, ne kadarının katma değer vergisiyle ilişkilendirileceğinin belirsiz olduğunu, karşılık ayırmak için yasada belirtilen koşulların oluşması üzerine ayrılan karşılıkların yasaya uygun olduğunu bu nedenle adlarına yapılan haksız tarhiyatın kaldırılması gerektiğini, Vergi Dairesi Müdürlüğü ise salınan geçici verginin yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler. Karar : Taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. Bu nedenle, tarafların temyiz isteminin reddine, oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı