Danıştay Dördüncü Daire
Sevk irsaliyesindeki şekli eksiklikler nedeniyle belgenin hiç düzenlenmediğinden söz edilemez. Ancak usulsüzlük cezası kesilebilir. İstemin Özeti : Davacı şirketin düzenlediği sevk irsaliyelerinde tarih, fiili sevk tarihi ve miktarının yazılmadığının 09.11.1998 günlü ve 516212 sayılı tutanakla tespit edildiği ileri sürülerek davacı adına özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353/2. maddesinde sevk irsaliyesi düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının tespit halinde özel usulsüzlük cezası kesileceğinin öngörüldüğü, olayda sevk irsaliyesinde düzenleme tarihi, fiili sevk tarihi ve emtia miktarının yazılı olmadığı araç sürücüsü nezdinde düzenlenen tutanakla tespit edildiği bu haliyle sevk irsaliyesinin mükerrer kullanıma açık olduğu anlaşıldığından kesilen özel usulsüzlük cezasında yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı sevk irsaliyesinde tarih bölümleri iptal edildiğinden mükerrer kullanma ihtimalinin bulunmadığı, sevk ettikleri detantörün garanti kapsamında bulunması nedeniyle ücretsiz değiştirdiklerini sevk irsaliyesinde bazı noksanlıklar bulunmasının bu belgenin düzenlenmediğini göstermeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Uyuşmazlık, davacı şirketin düzenlediği sevk irsaliyesinde, tarih, fiili sevk tarihi ve mal miktarının yazılmadığının tespit edildiği ileri sürülerek adına kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nu 353. maddesinin 4108 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle değişik 2. fıkrasında, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş veya yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi gibi belgelerin düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının tespiti halinde her bir belge için özel usulsüzlük cezası kesileceği öngörülmüştür. Bu madde uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için, öncelikle maddede sayılan belgelerin düzenlenmediğinin, kullanılmadığının ve bulundurulmadığının belirlenmesi ve bu belgeleri düzenlemeyenin, kullanmayanın ve bulundurmayanın saptandığına ilişkin hukuken geçerli bir tespitin mevcut olması gerekmektedir. Olayda, düzenlenen tutanakla sevk ettiği emtia ile ilgili olarak sevk irsaliyesi düzenlediği, ancak bu irsaliyede düzenleme tarihi, fiili sevk tarihi ve mal miktarının adet olarak yazılmadığı tespit edildiğinden anılan kanun hükmünde belirtilen sevk irsaliyesi düzenlememe halinin sözkonusu olmadığı anlaşılmakta olup, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 352. maddesinin II. derece usulsüzlükler başlıklı 7. bendinde, vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması halinin usulsüzlük cezasının konusunu teşkil ettiği belirtildiğinden, olaya ikinci derece usulsüzlük cezası uygulanabilir. Bu durumda, özel usulsüzlük cezası kesilmesini öngören ve bu cezanın kesilmesine ilişkin koşulları düzenleyen maddede belirtilen unsurlar, uyuşmazlık konusu olayda bir arada gerçekleşmemiş bulunmaktadır. İdari cezalar için de geçerli olan 'cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları tamam olmadan failin cezalandırılamayacağı' yolundaki genel ceza hukuku ilkesi karşısında kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Bu nedenle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.