|
Dairesi
Garanti kapsamında yapılan satışlar nedeniyle üstlenilecek giderlerin, cari yıldan sonraya sarkması muhtemel kısımları için mali bilançoda karşılık ayrılarak kârdan indirilmesine olanak yoktur.
|
|
Karar No
2000/23
|
|
Esas No
1999/1518
|
|
Karar Tarihi
17-01-2000
|
|
|
Danıştay Dördüncü Daire
Garanti kapsamında yapılan satışlar nedeniyle üstlenilecek giderlerin, cari yıldan sonraya sarkması muhtemel kısımları için mali bilançoda karşılık ayrılarak kârdan indirilmesine olanak yoktur. İstemin Özeti: Davacı kurum, 1997 yılında garanti kapsamında yapılan satışlar dolayısıyla elde ettiği hasılattan, bu kapsamda yapacağı giderler için garanti süresini izleyen yıllara taşan kısmı için ’garanti gider karşılığı’ ayrılması gerektiği görüşüyle 1997 yılı kurumlar vergisi beyannamesini ihtirazi kayıtla vererek ödenen vergi ve fon payının iadesi istemiyle dava açmıştır. (...) Vergi Mahkemesi kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 283. maddesinin 1. fıkrasında; ’gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderler ile cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş olan hasılat mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerlenir’ hükmü düzenlendiği aynı Kanunun 287. maddesinde ’gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan hasılat ile cari hesap dönemine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenir’ hükmünün, 288. maddesinde ise, ’hasıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilmeyen ve teşebbüs için bir borç mahiyeti arz eden bazı zararları karşılamak maksadıyla hesaben ayrılan meblağlara karşılık denir. Karşılıklar mukayyet değerleriyle pasifleştirilmek suretiyle değerlenir. Amortisman kayıtları hakkındaki özel hükümler mahfuzdur’ hükmünün yeraldığı, olayda beyaz eşya sektöründe, mutfak araçları (fırın, ocak, aspiratör vs.) imalat ve satışlarıyla uğraşan davacı şirketin bu eşyaların satış sırasında tüketiciye 1 yıl süreyle genel bakım garantisi verdiği ve satış sonrasında garanti kapsamında yapılabilecek giderler için garanti gider karşılığı ayırdığı, ancak 1997 yılı kazançları için beyanname verme süresi dolmadan Maliye Bakanlığı’nca satışı yapıldığı dönemden sonraki dönemlerde garanti kapsamında verilecek hizmetler nedeniyle ortaya çıkacak borçlar için karşılık ayrılarak vergi matrahının tespiti sırasında gider olarak dikkate alınamayacağı yönünde 1998/Mart ayında bir mukteza verilmesi sonucu davacı şirketçe, bu kapsamda yapacağı giderler için garanti süresini izleyen yıllara taşan kısmı için garanti gider karşılığı ayrılması gerektiği görüşüyle 1997 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin ihtirazi kayıtla verilmesi ve ödenen vergi ve fon payının iadesi istemi üzerine uyuşmazlık doğduğu, olayda satış sonrası garanti kapsamında yapılan giderlerin bu amaçla satışın gerçekleştiği döneme ait satış hasılatından ayrılan garanti gider karşılıklarından mahsup edilmediği yönünde bir iddia ya da tespit de mevcut olmayan davacı şirketin, Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü’nce daha önce başka mükelleflere verilmiş olan muktezalar çerçevesinde garanti gider karşılığı ayırması ve bu tutarı safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirmesinde yukarıda anılan yasa hükümleri uyarınca bir engel bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, ihtilaflı döneme ilişkin tahakkukun garanti gider karşılıklarına isabet eden kısmında yasal isabet görülmediği gerekçesiyle tahakkukun garanti gider karşılıklarına isabet eden kısmının kaldırılmasına karar vermiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, tahakkukun Kanun ve usule uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar : Uyuşmazlık, garantili olarak yapılan satışlarla ilgili olarak, garanti nedeniyle yapılan giderlerin ileriki yıllara sarkan kısımları için karşılık ayrılıp ayrılamayacağına ilişkindir. Karşılıklar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 28. maddesinde ’ Hasıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilemeyen ve teşebbüs için bir borç mahiyetini arz eden belli bazı zararları karşılamak maksadıyla hesaben ayrılan meblağlara karşılık denir.’ şeklinde tanımlanmış olup, maddede karşılıkların mukayyet değerleriyle pasifleştirilmek suretiyle değerleneceği belirtilmiştir. Maddede karşılıkların genel olarak tanımı yapılmış olup, sadece bu maddeye dayanarak karşılık ayrılmasına olanak bulunmamaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 465 ve 466. maddelerinde belirtilen yedek akçeler karşılıklara benzemekle birlikte, tam anlamıyla karşılık değildirler. Yedek akçeler Türk Ticaret Kanununa göre safi kârdan ayrılmakta olup, karşılıklar ise mali bilançoda gösterilen ve kârdan indirilebilen türde bilançonun pasifinde yeralan hesaplardır. Dolayısıyla, doğması muhtemel herhangi bir zarar nedeniyle karşılık ayrılabilmesi için, mutlaka bir Kanun hükmüne ihtiyaç vardır. Kaldı ki, kanun maddesinde hasıl olan veya husulü beklenen ’zarar’ lardan bahsedilmiş olup, garanti kapsamında yapılacak tamir, bakım ve değiştirme giderleri zarar kapsamına girmemektedir. Ayrıca garantili olarak satılan mallar içine ileride ne tür ve ne miktarda bir gider yapılacağı belli olmadığı gibi, henüz tahakkuk etmiş bir giderden de bahsetmek mümkün değildir. Bu durumda, garanti kapsamında yapılan satışlar nedeniyle üstlenilecek giderlerin, cari yıldan sonraya sarkması muhtemel kısımları için mali bilançoda karşılık ayrılarak kârdan indirilmesine olanak bulunmadığından bu kapsamda yapacağı giderler nedeniyle garanti süresini izleyen yıllara taşan kısmı için ’garanti gider karşılığı’ ayrılması gerektiği görüşüyle ihtilaflı dönem kurumlar vergisi beyannamesini ihtirazi kayıtla vererek tahakkuk ettirilen vergi ve fon payının iptali istemine ilişkin davanın reddi gerekirken aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, vergi mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.
|
|