Danıştay Yedinci Daire
VUK kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacakların ödenmesinden Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca sorumlu olan kanuni temsilciler, diğer amme alacaklarının ödenmesinden de, 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca sorumlu bulunmaktadırlar. İstemin Özeti : (...) Dış Ticaret Limited Şirketi'nden tahsil olanağı kalmayan amme alacağının, şirketin ortağı olan davacıdan kanuni temsilci sıfatıyla tahsili amacıyla düzenlenen 13.8.1999 gün ve 12157 sayılı ödeme emrini, 6183 sayılı Amme Alacaklarınının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun'a Mükerrer 35. maddeyi ekleyen 4108 sayılı Kanu'nun 11. maddesinin gerekçesinden de anlaşılacağı üzere söz konusu mükerrer maddenin vergi ve buna bağlı alacaklar bakımından uygulanmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden (...) Vergi Mahkemesi kararının; davacının 7.9.1987 tarihinden itibaren hissesini (...) 'a devretmesine ilişkin 27.12.1992 tarihli devir sözleşmesini dairelerine ibraz etmediği; bu nedenle, limited şirketin vergi borcunun tahsili amacıyla 6183 sayılı Yasa'nın mükerrer 35. maddesine göre davacı adına ödeme emri düzenlenmesinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Temyiz başvurusu; (...) Dış Ticaret Limited Şirketi'nin muhtelif dönemlere ait ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü olmalı Hakkındaki Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca şirket yönetim kurulu üyesi sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıfların ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükmü yer almıştır. Öte yandan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun'un mükerrer 35. maddesinde de tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hükme bağlanmış olup, bu maddeyi 6183 sayılı Kanun'a ekleyen 4108 sayılı Kanun'un 11. maddesinin gerekçesinde ise, '213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesiyle, tüzel kişilerin varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların tüzel kişiliğin kanuni temsilcilerinden takip ve tahsili cihetine gidilmekte olduğu, ancak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımı destekleme primi gibi bazı amme alacaklarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsili imkanı bulunmadığından, Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen bu tür alacakların takibinde genel hükümlere başvurulması uzun zaman alacağı gibi, bu hükümlerin uygulanması idareye pratik bir fayda da sağlamayacaktır. Bu itibarla amme borçlusunun mal varlığından alınamayan bu tür alacakların kanuni temsilcilerin, teşekkülü idare edenlerin veya yabancı şahıs ve kurum mümessillerinin mal varlığından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsilini temin etmek ve Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacaklarda sorumlu olan bu şahısların diğer amme alacaklarının ödenmesinden de sorumlu olmalarını sağlamak amacıyla 6183 sayılı Kanun'a mükerrer 35. madde eklenmiştir.' ifadeleri yer almaktadır. Yukarıda yer alan kanun hükümleri ve gerekçeden de anlaşılacağı üzere; Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacakların ödenmesinden Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca sorumlu olan kanuni temsilciler, diğer amme alacaklarının ödenmesinden de, 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca sorumlu bulunmaktadırlar. 6183 sayılı Kanun'un tüm amme alacaklarının tahsil usulünü düzenlemekte olmasından hareketle, bu Kanun'un mükerer 35. maddesinin vergi ve buna bağlı alacaklar için de uygulanabileceği düşünülebilir ise de; Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinin 2. fıkrasının vergi ve buna bağlı alacaklarla ilgili özel hükmü karşısında, bu alacaklar dolayısıyla Mükerer 35. maddenin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Nitekim; maddenin gerekçesinde, Mükerer 35. maddenin diğer amme alacakları için getirildiğinin belirtilmiş olması da, bunun göstermektedir. Bu durumda; vergi ve buna bağlı alacaklar dolayısıyla kanuni temsilcilerin takibi için uygulanacak maddenin, özel hüküm olan Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi olduğu; 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesinin ise, ancak diğer amme alacakları bakımından uygulanabileceği kuşkusuzdur. Açıklanan nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, dava konusu ödeme emrini iptal eden mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığından, istemin reddine; mahkeme kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi.