|
TÜZEL KİŞİLERİN VERGİ BORCU İLE İLGİLİ ÖDEVLERİNİN KANUNİ TEMSİLCİLE-
RİN KASIT VE İKMALİ NEDENİYLE YERİNE GETİRİLMEDİĞİ VE TÜZEL KİŞİDEN
TAHSİL OLANAĞININ KALMADIĞI TESBİT EDİLMEDİKÇE HİSSEDAR ADINA ÖDEME
EMRİ DÜZENLENEMİYECEĞİ HK.
Uyuşmazlık; Limited Şirket adına 1979 takvim yılı için salınan kurum-
lar vergisi, mali denge vergisi ve gelir (stopaj) vergisi ile bu ver-
gilere ilişkin olarak kesilen kaçakçılık cezalarından oluşan kamu bor-
cunun tümünün tahsili amacıyla şirketin paydaşı adına düzenlenen ödeme
emrini; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesine göre kanuni tem-
silcilerin sorumlu tutulabilmeleri için gerekli olan, şirket tüzel ki-
şiliğinden vergi alacağının tahsili imkanının kalmaması ve temsilcinin
ödemelerini kasıt ve ihmal sonucu yerine getirmemesi koşullarının olay
da gerçekleşmediği, vergi dairesi yazısında şirket tüzel kişiliğine ö-
deme emri tebliğ edilmediğinin bildirildiği, bu durumda şirket tüzel
kişiliğine ödeme emri tebliğ edilmeden ve şirketin kamu borcunu ödeye-
meyecek durumda bulunduğu veya takibata rağmen sonuç alınamadığı yolun
da bir tesbit yapılmadan hissedar adına ödeme emri düzenlenemiyeceği
gerekçesiyle iptal eden Vergi Mahkemesi Kararının; vergi dairesi müdür
lüğü tarafından temyizi üzerine, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararıy-
la, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesinde tüzel kişilerin mü-
kellef olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler ta-
rafından yerine getirileceği, bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine
getirmemeleri yüzünden mükelleflerin varlığından tamamen veya kısmen
alınamıyan vergi alacaklarının kanuni ödevlerini yerine getirmeyenle-
rin varlıklarından alınacağının ifade edildiği, 6183 sayılı Kanunun
35.maddesinde de limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bu-
lunmayan amme borçlarından dolayı ortakların koydukları veya koymayı
taahhüt ettikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya sorumlu ve bu
kanun hükümlerine göre takibata tabi tutulacaklarının açıklandığı, o-
layda kamu alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsili için gerekli
girişimlerin yapıldığına ve şirket varlığının bu alacağı karşılamadığı
na ilişkin bir tesbit yapılmadığından, adına ödeme emri tebliğ edilen
ortağın kanuni temsilci olup olmadığı, kanuni temsilci ise Vergi Usul
Kanununun 10.maddesindeki şaertların oluşup oluşmadığı, kanuni temsil-
ci değil ise 6183 sayılı Kanunun 35.maddesi uyarınca, şirkete koyduğu
sermaye miktarında sorumluluk ölçüsü saptanarak sonucuna göre yeniden
bir karar verilmek üzere bozulmasından sonra, Vergi Mahkemesince; ge-
rek Vergi Usul Kanununun 10.maddesi ve gerekse 6183 sayılı Kanunun
35.maddesi uyarınca kanuni temsilcilerin veya ortağın sorumlu tutula-
bilmesi için, öncelikle vergi borcunun şirket tüzel kişiliğinden aran-
masının ve şirket varlığının borcu karşılamadığının, tahsil imkanı kal
madığının saptanmış olması gerekeceği, olayda ise mahkemelerinin Ara
Kararı ile vergi dairesi müdürlüğünden şirket tüzel kişiliği hakkında
herhangi bir takip işlemine başvurulup verulmadığının, takibin sonuç-
suz kalma nedenlerinin, şirket varlığının borca yetip yetmediği husu-
sunda bir tesbit yapılıp yapılmadığının sorulmuş olmasına ve tesbit ya
pılmış ise belgelerinin istenmiş bulunmasına karşın, buna ilişkin bir
belgenin ibraz edilmediğinin Danıştay kararıyla da kabul edildiği, bu
durumda kanuni temsilci olmadığı saptansa bile tüzel kişi hakkında ya-
pılan takibat menfi yönde sonuçlanmadan 6183 sayılı Kanunun 35.maddesi
uyarınca da ödeme emri düzenlenemiyeceği gerekçesiyle Kararlarında ıs-
rar edilmesi yolunda verilen kararın bozulması isteminden ibarettir.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda yazılı Vergi
Mahkemesi Kararı aynı gerekçe ve nedenlerle kurulumuzca da uygun görül
müş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü
geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz is
teminin reddine ve kararın onanmasına karar verildi.
(MS/SE)
|