YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARMA İŞLERİ
Danıştay Üçüncü Daire
Birden fazla takvim yılına yaygın olan inşaat ve onarım işlenirinde kar veya zararın işin bittiği yılda kati olarak tespit edileceğinin öngörüldüğü, yıllara yaygın inşaat ve onarma işinde vergi alacağının, inşaat işinin bittiği yılda doğması, bu işten elde edilen hak edişlerin repo edilmesi sonucu sağlanan faiz gelirinin inşaat işi dışında elde edilmemiş olması karşısında hak edişlerin bir unsuru olarak hak edişlerle birlikte dikkate alınmasıyla inşaat işlerine ait getirin bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerektiği, ayrıca davacı hem yıllara sari inşaat işi yanında, başka ticari faaliyetlerde de bulunduğundan repo gelirlerinin de kaynağı olan gelirlere göre belirlenmesi gerekir. İstemin Özeti: Yıllara yaygın inşaat, onarım ve yapsatçılık işleriyle uğraşan davacının 1995 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak adına ikmalen ve re'sen salınan gelir, geçici gelir vergileri, fon payı ile bunlara bağlı olarak kesilen ağır kusur cezalarına karşı açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacının inşaatı devam eden apartmandaki işyerinin kiraya verilmesi sonucu elde ettiği 125.000.000 lira kira gelirinin beyan dışı bırakılmasından saptanan matrah farkına bir itirazının bulunmadığı, ticari faaliyetiyle ilgili olarak tahsil ettiği paraların bir kısminin repo işleminde kullanılmasına karşın, bu işlem sonucu elde edilen faizin beyan edilmemesi nedeniyle takdir edilen matrah farkına gelince, repo gelirinin ticari kazançla ilişkisinin tam olarak tespit edilmediği yolundaki davacı iddiası, inceleme raporunun eki 15.07.1996 günlü tutanağın 9. maddesinde, repo işlemlerinden elde edilen faiz gelirinin 1.805.699.105 liralık kısminin ticari işlemlerle ilgili olduğunun ifade edilmiş olması nedeniyle yerinde görülmediği, Vergi Usul Kanunu'nun 19. maddesinde vergi alacağının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağının belirtildiği, Gelir Vergisi Kanunu'nun 42. maddesinde de, birden fazla takvim yılma sirayet eden inşaat ve onarım işlerinde kar veya zararın işin bittiği yılda kati olarak tespit edileceğinin öngörüldüğü, yıllara yaygın inşaat ve onarma işinde vergi alacağının, inşaat işinin bittiği yılda doğması, bu işten elde edilen hak edişlerin repo edilmesi sonucu sağlanan faiz gelirinin inşaat işi dışında elde edilmemiş olması karşısında hak edişlerin bir unsuru olarak hak edişlerle birlikte dikkate alınmasıyla inşaat işlerine ait gelirin bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerektiği, olayda davacı hem yıllara sari inşaat işlerini hem de hazır beton alımsatım işini bir arada yaptığından, repo gelirinin de kaynağı otel gelirlere göre dağıtımında uyuşmazlık döneminde elde edilen satış geliri ile bu dönemde tamamlanan işlere ait istihkak gelirleri toplamının dönem içinde alınan istihkaklarla .oranından harekette tespit edilmesi gerektiği, bu yönteme göre uyuşmazlık döneminde elde edilen toplam 1.805.699.105 lira repo kazancının 267.604.605 liralık kısminin 1995 yılında tamamlanan inşaat işi ve beton satış hasılatından doğan repo kazanç' olduğu. öte yandan^ 3238 sayılı Kanun'un 12. w 3824 Sayılı Kanun'un 19. maddeten uyarınca yükümlülerin beyannameleri üzerinden hesaplanan vergi üzerinden fon payı ödemeleri gerektiğinden. ikmalen ve ree'sen yapılacak tarhiyatlarla ayrıca fon payı hesaplanmasına olanak bulunmadığından davacı adına salınan km payı ile buna bağlı olarak kesilen cezada yasal isabet bulunmadığı, davacının vergi kaybına neden olan eyleminde kasıttı davranmadığı kanaatinin oluşması ve matrah farkının defler ve belgelerinden harekette tespit etmiş olması karşısında kesilen ağır kusur cezaların kusur cezalarına çevirmesi uygun olacağı gerekçesiyle kısmen kabul ederek gelir vergisi tarhiyatını 392.604.605 lira matrah farkına göre tadil eden, cezalı fon payını kaldıran, kesilen ağır kusur cezaları kusur cezalarına çeviren Vergi Mahkeme' kararının; inceleme raporuna dayanılarak salınan vergiler, fon payı ile bunlara bağlı olarak kesilen ağır kusur cezalarında Kanun'a aykırı bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir. Karar: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararının; gelir vergisi ile bu vergiye bağlı olarak kesilen cezaya ilişkin hüküm fıkraları aynı gerekçe ve nedenlere Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bu kısımlarının bozulmasın! sağlayacak durumda bulunmamıştır. Fon payı ile buna ilişkin olarak kesilen cezaya gelince; 3824 Sayılı bazı Vergi Kanunlarında değişiklik yapılması hakkında Kanun'un 'Gelir ye Kurumlar Vergileri üzerinden alınan fonların Birleşmesine ilişkin hükümler* başlığını taşıyanın Altıncı Bölümde de yer alan 18. maddesinin (a) bendinde, kazanç ve iratlarım yıllık beyanname ve beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin gelir veya kurumlar vergilerinin %10'u oranında ayrıca fon payı ödeyecekleri, 20. maddesinde ise, mükellef ve sorumlularca hesaplanacak fon payının beyan,tarh,tahakkuk ve ödemesi ile red ve iadesine ilişkin usul ve hesaplar hakkında Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Mahkemece, davacı adına salınan fon payı ile bunun üzerinden kesilen kaçakçılık cezası ikmalen ve re'sen yapılan tarhiyatlarda ayrıca fon payı salınmasına imkan bulunmadığı,fon payının mükelleflerin beyannamelerinde hesapladıkları vergi üzerinden hesaplanacağı ve ödeneceği gerekçesiyle kaldırılmış ise de, verginin tartı, tahakkuk ve beyanı ile ilgili yasal düzenlemelerde, fon payının üzerinden hesaplandığı gelir veya kurumlar vergilerinin noksan beyan edilmesi gibi bir esas geçerli olamayacağından, vergiye tabi gerçek gelirini tam olarak beyan eden mükelleften fon payının eksiksiz alınması karşısında, eksik beyan eden mükelleften sonradan istenemeyeceği yolundaki görüşün vergi adaleti ve vergide eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır. Buna göre fon payının eksik tarh ve tahakkuk ettirilmesi halinde Vergi Usul Kanunu'nun ikmalen ve re'sen tarhiyatı düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına bir engel bulunmadığının cezalı fon payının kaldırılması yolunda verilen mahkeme karamda yasal isabet görülmemiştir. Öte yandan, davacı adına geçici gelir vergisi salındığı ve dava konuşu edildiği halde mahkemece geçici gelir vergisi hakkında karar verilmediği anlaşıldığından, temyize konu kararın bu yönden de bozulmağı gerekmektedir. Açıklanan nedenlere, fon payı ile fon payına bağlı olan kesilen cezaya ilişkin temyiz isteminin kabulüne Vergi Mahkemesi kararının, cezalı fon payına ilişkin hüküm fıkrası ile geçici gelir vergisi yönünden bozulmasına. 2.400.000 lira temyiz yargılama giderinin 1.200.000 lirasın in davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, cezalı fon payında oyçokluğuyla (*), geçici gelir vergisinde oybirliğiyle, diğer hüküm fıkralarına yönelik temyiz isteminin ise reddine ve kararın bu hususlara ilişkin hüküm fıkralarının onanmasına oybirliğiyle karar verildi.