Danıştay Yedinci Daire
Aynı nedenle satıcı adına kesilen ceza Yasasının 353. maddesindeki şartlar gerçekleşmediğinden kaldırıldığı, bu nedenle alıcı adına kesilen cezaya karşı açılan davanın reddinde hukuka uygun değildir. İstemin Özeti : Müteahhitlik yapan ve işçisi nezdinde düzenlenen tutanakla, satın alınan inşaat malzemesi için on gün içinde fatura almadığı tespit edilen davacı adına 1995 yılına ilişkin olarak özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Cezaya karşı açılan davayı inceleyen Ankara 1. Vergi Mahkemesi, 3.6.1996 tarih ve E. 1995/1247, K. 1996/694 sayılı Kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinde hangi hallerde özel usulsüzlük cezası kesileceğinin belirtildiği, cezaya dayanak alınan 16.10.1995 günlü tutanakta, yükümlünün satın aldığı emtia için bu sürede fatura almadığının, (...) isimli kişinin ifadesiyle tespit edildiği, ceza ihbarnamesinin yine adı geçene tebliğ edildiği, tutanağı imzalayan söz konusu kişinin (...) Limited Şirketinin elemanı olduğu iddia edilmişse de, davacıların aynı zamanda bu şirketin de ortağı oldukları adi ortaklığın işyerinin, (...) Limited Şirketinin işyeri adresi olduğu tutanağı imzalayan kişinin aynı zamanda ceza ihbarnamesini de tebellüğ ettiği göz önüne alındığında, adı geçenin davacı kurumun yetkili adamı sayılması gerektiği, bu durumda cezanın yasaya aykırılığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 4.3.1997 tarih ve E. 1996/3442, K. 1997/693 sayılı Kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için öncelikle maddede sayılan belgelerin verilmediğinin ve alınmadığının belirlenmesi ve bu belgeleri vermeyen ve almayanların saptandığına ilişkin hukuken geçerli bir tespit bulunması gerektiği, düzenlenen tutanakla 10.9.1995 tarihinde satın alınan emtia için faturanın 11.10.1995 tarihinde düzenlendiği tespit edildiğinden fatura alınmamasının söz konusu olmadığı, özel usulsüzlük cezası kesilmesini öngören kuralda belirtilen koşulların, olayda bir arada gerçekleşmediği, idari cezalar için de geçerli olan cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları tamam olmadan failin cezalandırılamayacağı yolundaki genel ceza hukuku ilkesinin, varsayım ya da kıyas yoluyla ceza tayinine olanak tanımaması nedeniyle davacı adına kesilen cezada yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Bozma kararına uymayan Ankara 1. Vergi Mahkemesi 7.10.1998 tarih ve E. 1998/495, K. 1998/562 sayılı Kararıyla ilk kararında direnmiştir. Direnme kararı yükümlü kurum tarafından temyiz edilmiş ve faturanın alındığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir. Karar: Müteahhitlik yapan ve işçisi nezdinde düzenlenen tutanakla, satın aldığı inşaat malzemesi faturasını on günlük süreden sonra aldığı tespit edilen davacı adına 1995 yılına ilişkin olarak kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin birinci bendinde, verilmesi ve alınması icap eden faturanın verilmemesi ve alınmaması halinde bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine özel usulsüzlük cezası kesilmesi kabul edilmiştir. 213 sayılı Yasanın faturanın nizamını belirleyen 231. maddesinin 5. bendinde de faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami on gün içinde düzenlenmesi öngörülmüş, 232. maddesinin 1. fıkrasında ise birinci ve ikinci sınıf tüccarların, fıkra devamındaki bentlerde sayılanlara sattıkları emtia için fatura vermek, alıcıların ise fatura verilmesini istemek ve almak zorunda oldukları kurala bağlanmıştır. Fatura düzenlememek ve fatura almamak nedeniyle satıcı ve alıcı adına ayrı ayrı kesilen cezalardan satıcı adına kesilen cezanın yasanın yukarıda açıklanan 353. maddesinde aranan şartların gerçekleşmediğinden bahisle kaldırıldığı ve söz konusu kararın kesinleştiği anlaşıldığından alıcı adına kesilen cezaya karşı açılan davanın reddi yolundaki ısrar kararında hukuka uygunluk bulunmamıştır. Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama gideri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına oyçokluğu ile karar verildi.