Danıştay Dördüncü Daire
1)Sürekli mal alınan yabancı firmadan alınan uzun vadeli borcun örtülü sermaye olması nedeniyle, bu borç için ödenen faiz ve kur farkları kurum kazancından indirilemez. 2)Bir vergileme dönemi için ikmalen veya re'sen vergi tarhı halinde, bu vergi tutarı üzerinden, takip eden vergi dönemi için, geçici vergi hesaplanması mümkün bulunmadığından, vergi ziyanına yol açıldığından söz edilerek geçici vergi için ceza kesilebileceğinin kabulünde isabet yoktur. İstemin Özeti: Davacı kurumun mal aldığı bir firmadan 1992 yılında aldığı borcun örtülü sermaye niteliğinde olduğu ileri sürülerek, vergi inceleme raporunda bulunan matrah farkı üzerinden 1996 yılı için ikmalen geçici vergi salınıp, ağır kusur cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; davacı kurum sürekli mal satın aldığı yabancı bir firmadan 1992 yılında aldığı uzun vadeli borcun örtülü sermaye niteliğinde elması nedeniyle bu borç için ödenen faiz ve kur farklarının kurum kazancından indirilmesinin mümkün olmadığı, ancak mahsup dönemi geçtikten sonra geçici vergi aslının aranmayacağı ve olayın niteliği itibariyle kusur cezası uygulanması gerektiği gerekçesiyle geçici verginin kaldırılmasına, ağır kusur cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar vermiştir. Davacı kurum, borç aldıkları firmayla bir ortaklık bağlarının bulunmadığım, vergi dairesi müdürlüğü, salınan geçici vergi ve kesilen cezanın Kanun'a uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun olay tarihinde yürürlükte bulunan mükerrer 40. maddesinde, kurumlar vergisi mükelleflerinin, cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120. maddesinde belirtilen esaslara göre geçici vergi ödeyecekleri belirtilmiştir. 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120. maddesinin birinci fıkrasında. 'Gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı, cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, geçici vergi öderler.' denildikten sonra ikinci fıkrasında, geçici vergi tutarı, içinde bulunulan yılda verilen 'yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinin', ticari ve mesleki kazanca isabet eden kısminin yüzde ellisi olarak belirlenmiştir. Fıkrada ayrıca, 'Geçici vergi, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile bayan edilir ve yıllık gelir vergisi ile birlikte tarh ve tahakkuk ettirilir.' denilmektedir. Bu hükümlerden, 'cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere yıllık gelir vergisi beyannamesi ile' beyan edilecek olan geçici verginin, 'yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinin' yüzde ellisi oranında olacağı anlaşılmakta olup, yıllık beyannamede gösterilen dönem matrahı dışında herhangi bir tutar üzerinden hesaplanıp istenmesi olanağının bulunmadığı görülmektedir. Yıllık beyanname ile bildirilmesi gereken dönem gelirinin hiç beyan edilmemesi ya da noksan beyanı nedeniyle ikmalen ya da re'sen tarh edilen vergi, 'yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisi' olarak nitelendirilemeyeceğinden, ikmalen ya da re'sen tarh olunan yıllık gelir vergisi üzerinden ayrıca geçici vergi hesaplanıp istenmesine, sözü edilen hükümler karşısında olanak bulunmamaktadır. Bununla beraber, mükerrer 120. maddeye. 3946 Sayılı Kanunla eklenen dördüncü fıkrada, 'Yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re'sen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Ancak, yıllık beyanname verme süresi geçtikten sonra geçici verginin aslı aranmaz, bu vergiye gecikme faizi ve ceza uygulanır.' denilmektedir. 3946 Sayılı Kanun ile maddenin birinci ve ikinci fıkralarında bir değişiklik yapılmamış, geçici verginin 'yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisi' üzerinden hesaplanacağı kuralı değiştirilmemiştir. Bu haliyle yeni dördüncü fıkra hükmünü, ikmalen veya re'sen salınacak gelir vergisiyle birlikte geçici vergi de tarh edileceği biçiminde anlamak mümkün değildir. Re'sen veya ikmalen geçici vergi tarhı ancak, yine 3946 Sayılı Kanunla, mükerrer 120. ' maddeye eklenen 3. fıkra' uygulamasında sözkonusu olabilir. Sözü edilen üçüncü fıkrada aynen, 'Kurumlar da dahil olmak üzere, mükellefler dilerlerse, ilgili hesap döneminde üçer aylık bilanço ve gelir tablosuna göre hesaplanan kazançların in % 25 ini geçici vergi olarak öderler. Bu usulde hesaplanan geçici vergi, üçer aylık dönemleri takip eden ayın 20. günü akşamına kadar gelir veya kurumlar vergisi bakımından bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve aynı süre içinde ödenir. Bu usulü seçen mükellefler hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu usulü seçen mükellefler iki yıl geçmeden bu usulden dönemezler.' denilmektedir. Bu usulü seçen mükelleflerin, üç aylık beyannameyi vermemeleri ya da beyanlarının bilanço ve gelir tablolarına ya da gerçeğe uygun olmaması halinde, re'sen veya ikmalen geçici vergi tarhı ve vergi ziyanına sebebiyet vermeleri nedeniyle cezaya muhatap tutulmaları gerektiğinden dördüncü fıkra hükmünün de haklarında uygulanması mümkün bulunmaktadır. Sonuç olarak, Bir vergileme dönemi için ikmalen veya re'sen vergi tarhı halinde, bu vergi tutarı üzerinden. takip eden vergi dönemi için, geçici vergi hesaplanması mümkün bulunmadığından, vergi ziyanına yol açıldığından söz edilerek geçici vergi için ceza kesilebileceğinin kabulünde isabet yoktur. . ' Vergi Dairesi Müdürlüğünce temyiz dilekçesinde Heri sürülen' hususlar, mahkeme kararın bozulmasın) gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Bu nedenle, davacı kurum temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına Vergi Dairesi Müdürlüğüsün temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi Karar'ın tam metnine KVK' nın 15. maddesi ile ilgili kısımda yer verilmiştir.