Danıştay Dördüncü Daire
Defter ve belgelerin ibrazı, henüz vergilendirme dönemi sona ermeden ve hesaplar kapatılıp gerekli beyanda bulunulmadan mükellefe tebliğ edildiğinden, bu yazıya istinaden defter ve belgelerin ibraz edilmediğinden bahisle re'sen vergi tarhiyatı yapılamaz. İstemin Özeti: Davacı şirketin 1996 yılına ilişkin defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle adına re'sen takdir olunan matrah üzerinden kurumlar vergisi salınıp, fon payı hesaplanmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde, re'sen vergi tarhının tanımlandığı maddenin 3. bendinde bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse vergi matrahının tamamen veya kısmen defter kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilip, re'sen vergi tarh edileceğinin düzenlendiğini, dosyanın incelenmesinden davacı şirketin 1996 yılı işlemlerinin incelenmesi amacıyla 19.8.1996 tarih ve 10615 sayılı yazı ile defter ve belgelerinin ibrazının istendiği ancak kanuni süre içerisinde ibraz edilmediğini, mahkemelerinin 8.10.1998 günlü ara kararı ile davacı şirketin ihtilaflı döneme ilişkin defter ve belgelerinin ibrazı istenilmesine rağmen verilen süre içerisinde ibraz edilmediğini, bu durumda yükümlünün iddialarını ispatlayamaması ve dosyada matrahla ilgili herhangi bir doneye rastlanmadığı nedeniyle takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık olmadığı, re'sen ve ikmalen yapılan tarhiyatlarda Geçici vergi salınması ve fon payı hesaplanması mümkün olmadığından davacı şirket adına kesilen Geçici vergiye ilişkin cezada ve hesaplanan cezalı fon payında isabet görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen reddine karar vermiştir. Davacı şirket, incelemenin esas itibariyle işyerinde yapılması gerektiği, işyerinin müsait olmaması durumunda ancak defter ve belgelerin getirtilmesinin yazılı olarak istenmesi gerekebileceğinden yasa hükmüne aykırı hareket edildiği, şirketin sadece satışları esas alınıp, alış ve giderleri gözönünde bulundurulmayarak yapılan tarhiyatın kanun ve usule aykırı olduğunu, Davalı İdare, hesaplanan cezalı fon payı ve kesilen Geçici vergiye ilişkin kaçakçılık cezasının yerinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler. Karar: Uyuşmazlık tebliğ edilen yazıya rağmen defter ve belgelerini ibraz etmeyen davacı şirket adına takdir komisyonu kararına dayanılarak re'sen takdir edilen matrah üzerinden salınan kurumlar vergisi, hesaplanan fon payı ve kesilen kaçakçılık cezasına ilişkindir. Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, davalı idarece yükümlünün 1996 yılı hesaplarının incelenmesi amacıyla ilgili yıl defter ve belgelerinin 19.8.1996 günlü ve 10615 sayılı yazı ile istenmiş olmasına karşın yükümlüce bu istem yerine getirilmediğinden takdir komisyonu kararına dayanılarak Vergi Usul Kanunu'nun 30/3. maddesinden hareketle re'sen matrah takdiri ve buna göre de tarhiyat yapılması yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30/3. maddesine göre tutulması mecburi olan defterlerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi hali re'sen takdir nedeni olarak belirtilmiş ise de, aynı Kanun'un 139. maddesinde, vergi incelemesinin esas itibariyle incelemeye tabi olan işyerinde yapılacağı, işyerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin dairede yapılabileceği, bu takdirde incelemeye tabi olanların lüzumlu defter ve belgelerini daireye getirmesinin kendisinden yazılı olarak isteneceği hükme bağlanmış olduğundan bu hükme uyulmadan doğrudan yazı yazılarak incelenmek üzere defter ve belgelerin istenmesi ve bu istemin yerine getirilmediğinden bahisle re'sen vergi tarhiyatına gidilmesi yerinde değildir. Öte yandan defter ve belge isteme yazısı henüz vergilendirme dönemi sona ermeden ve hesaplar kapatılıp gerekli beyanda bulunulmadan mükellefe tebliğ edildiğinden, bu yazıya istinaden defter ve belgelerin ibraz edilmediğinden bahisle re'sen takdir nedeni bulunduğu kabul edilip dönem kazancının takdiri yoluna gidilmesine de usulün imkan bulunmamaktadır. Kaldı ki re'sen vergi tarhı ile ulaşılmak istenen amaç vergi idaresinin bilgisi dışında bırakılan kazancın gerçeğe yakın miktarının saptanması olduğuna ve takdir komisyonlarının re'sen vergi takdiri sırasında Vergi Usul Kanunu'nun 31/8. maddesi gereğince takdirin dayanaklarını kararda göstermesi gerektiği hükmüne karşın konuyla ilgili takdir komisyonu kararının incelenmesi sonucu umumi ifadelerle matrah takdir edildiği ve kararın somut bir dayanağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurulmadan, ara kararı ile istenilen ihtilaflı dönem defter ve belgelerinin ibraz edilmemesi sonucu yükümlü iddialarını ispatlayamaması nedeniyle vergi aslına ilişkin davanın mahkemece reddedilmesinde isabet görülmemiştir. Davalı İdarenin, aslı aranmayan Geçici vergi üzerinden kesilen kaçakçılık cezası ve hesaplanan cezalı fon payıyla ilgili olarak ileri sürdüğü iddialar, kararın gerekçeler karşısında bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. Bu nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, davalı idarenin temyiz isteminin ise reddine oybirliğiyle karar verildi.