Danıştay Yedinci Daire
Düzeltme fişinin düzenlenip tebliği, haksız tahsil edilen verginin davacıya iadesi yolundaki mahkeme kararının uygulanması için yeterli olamayacağından, kararı geç uygulayan idare aleyhine faize hükmedilmesi gerekir. İstemin Özeti: Davacı kurum tarafından satın alınan araçlara ilişkin olarak ihtirazi kayıtla ödenen vergilerin ret ve iadesine ilişkin (...) Vergi Mahkemesi kararının uygulanmaması sebebiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca kanuni gecikme faizine hükmedilmesi istemiyle açılan davayı: 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesine açıklayarak, olayda, ihtirazi kayıtla ödenen vergilerin davacı kuruma ret ve iadesi yolundaki mahkeme kararının davalı idareye 15.03.1993 tarihinde tebliğ edildiğinin; vergi dairesince de, söz konusu vergilerin 10.5.1993 tarihli düzeltme fişiyle düzeltilerek, düzeltme fişlerinin 17.5.1993 tarihinde davacıya tebliğ edildiğinin anlaşıldığı; bu durumda, mahkeme kararının tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde, düzeltme yapmak ve davacıya tebliğ edilmekle, mahkeme kararının icaplarına göre işlemin yapılmış olduğu; bu aşamadan sonra vergilerin fiilen geri alınması sorumluluğu davacıya ait bulunduğundan, vergi dairesinin kusurundan kaynaklanan bir geç iadeden söz edilemeyeceği gerekçesiyle reddeden (...) Vergi Mahkemesinin 10.6.1997 gün ve E: 1997/283: K:1997/731 sayılı kararının; idarenin bir iç işlemi olan düzeltmenin yapılmasının mahkeme kararının yerine getirilmiş olması için yeterli olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Dosyanın incelenmesinden, davacı kurum tarafından 26.12.1991 tarihinde satın alınan 10 adet otomobile ilişkin ihtirazi kayıtla ödenen taşıt alım vergisi, ek taşıt alım vergisi ve damga vergisinin iadesi istemiyle açılan davada (...) Vergi Mahkemesinin 18.12.1992 gün ve E: 1992/90: K:1992/2003 sayılı kararıyla, tahsil olunan vergilerin davacıya iadesine karar verildiği, söz konusu kararın davalı idareye 15.3.1993 tarihinde tebliğ edildiği, davacı kurumu, vergi dairesine, iadeli taahhütlü olarak gönderdiği 19.4.1993 gün ve 64190 sayılı dilekçeyle, mahkeme kararının gereği olarak tahsil edilen vergilerin (...) Bankası (...) şubesindeki (...) numaralı hesaba havale edilmesini istemesi üzerine, vergi dairesince 10.5.1993 günlü 10 adet düzeltme fişi düzenlenerek, '213 sayılı Kanun'un 116 ve ilgili maddeleri uyarınca tahsil edilen vergilerin tahakkuk kayıtlarından terkini, tahsilattan reddi ile, kurumun (...) Bankası (...) şubesindeki (...) numaralı hesabına havalesi'nin öngörüldüğü, bu düzeltme fişleri 17.5.1993 tarihinde davacı kuruma tebliğ edilmesine rağmen, tahsil edilen vergiler davacının banka hesabına havale edilmeyip, ödemenin yapılabilmesi için düzeltme fişleri ve makbuz asıllarının istenildiği, davacı kurum tarafından, mahkeme kararının uygulanmadığından bahisle, temyize konu işbu davanın açılmasından sonra 10.9.1993 tarihinde tahsil edilen vergilerin davacıya ödendiği anlaşılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 138. maddesinin son fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları, bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyecekleri ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyecekleri hükmü yer almış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'un 28. maddesinin 1. fıkrasında ise, Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, idare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarelerin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur oldukları, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği; 3. fıkrasında, Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemelerde maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği; 4. fıkrasında, mahkeme kararının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde, ilgilinin idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açabileceği; 6. fıkrasında, tazminat ve vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Olayda, haksız olarak tahsil edildiği ileri sürülen vergilerin iadesi istemiyle dava açılmış ve (...) Vergi Mahkemesinin 18.12.1992 gün ve E: 1992/90: K:1992/2003 sayılı kararıyla da bu yolda hüküm tesis edilmiş olduğuna göre, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun yukarıda yer verilen 28. maddesi hükmü uyarınca, söz konusu kararın uygulandığından söz edilebilmesi için, tahsil edilen vergilerin davacıya iade edilmiş olması gerekir. Düzeltme fişlerinin düzenlenmesi ve davacıya tebliği, vergilerin iadesini öngören mahkeme kararının uygulandığı anlamına gelmez. Davacı kurum tarafından vergi dairesine başvurularak, banka hesap numarası da belirtilmek suretiyle, tahsil edilen vergilerin söz konusu hesaba havale edilmesi istenilmiş olmasına rağmen, 15.3.1993 tarihinde tebellüğ olunan mahkeme kararı uyarınca, tahsil ettiği vergileri davacı kuruma iade etmesi gerekirken, düzeltme fişi düzenleyip tebliğ etmekle yetinen ve daha sonra 10.9.1993 tarihinde tahsil edilen vergileri davacıya ödeyen davalı idarenin mahkeme kararını uygulamakta geciktiği açıktır. Bu durumda, Anayasal ve yasal düzenlemelere uyulmayarak, mahkeme kararının uygulanmasında gecikildiği cihetle, 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesinin 6. fıkrası hükmünde öngörüldüğü şekilde, talebi aşmamak üzere hesaplanacak kanuni gecikme faizinin davacıya verilmesine hükmedilmesi gerekirken, düzeltme fişinin düzenlenip davacıya tebliğinin, mahkeme kararının uygulanması için yeterli olduğu gerekçesine dayalı mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne: mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına oybirliğiyle karar verildi.