Danıştay Yedinci Daire
Müflis şirketin banka ve sigorta muameleleri vergisine ilişkin beyannamesinin verilmemesinin, beyanname verilmemesine neden olan durumun mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından kesilen usulsüzlük cezası yerinde değildir. İstemin Özeti: 1996 yılının Şubat dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesinin verilmediğinden bahisle müflis şirket adına kesilen 1. derece usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; 213 sayılı Kanun'un 351. ve 352. maddelerinden bahsedilerek dava dosyası ile mahkemelerince verilen ara kararı üzerine gönderilen belgelerin incelenmesinden; müflis kurumun (...) Şubesine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesinin, gerek şubenin bağlı bulunduğu (...) Vergi Dairesine, gerekse bankanın merkezinin bağlı olduğu (...) Vergi Dairesi Müdürlüğüne verilmediğinin anlaşıldığı, bu durumda beyanname verilmemesi nedeniyle 1. derece usulsüzlük cezası kesilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden (...) Vergi Mahkemesi Kararının; bankacılık faaliyeti ile 11.04.1984 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile durdurulan bankanın, 1996 yılının Şubat döneminde faaliyetinin bulunmadığı, iflas idaresinin 28.03.1996 tarihinde yapılan birinci alacaklılar toplantısı sonucunda göreve başlaması nedeniyle uyuşmazlık dönemine ait beyannamenin verilemediği, bu durumun mücbir sebepten kaynaklandığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Temyiz başvurusu; müflis (...) Bankasının banka ve sigorta muameleleri vergisine ilişkin beyannamesinin verilmemesi nedeniyle kesilen usulsüzlük cezasının iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 13. maddesinde, vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler; sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması gibi hallerin mücbir sebep olduğu; 15. maddesinde, anılan maddede yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde, bu sebep ortadan kalkıncaya kadar sürelerin işlemeyeceği; 373. maddesinde de, bu kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmeyeceği belirtilmiş bulunmaktadır. Mücbir sebep, bir yükümlülüğün bir borcun zamanında yerine getirilmesini veya ödenmesini engelleyen; önceden görülüp, üstesinden gelinmesi olanağı bulunmayan her türlü olaydır. Vergi Usul Kanunu'nun yukarıda sözü edilen 373. maddesine göre mücbir sebep sayılan bu hallerden birinin bulunması durumunda vergi cezası kesilemeyeceği açıklanmıştır. Anılan maddeye göre, mücbir sebebin, vergi cezasının kesilmesine engel olabilmesi için, malum olması veya tevsik ya da ispat edilmiş bulunması gereklidir. Mücbir sebebin malum olması, doğal afetlerde olduğu gibi, herkesçe biliniyor olması demektir. Diğer hallerde, mücbir sebebin iddia eden tarafından tevsik veya ispat edilmiş olması gereklidir. Tevsik ve ispat; mahkeme kararı, yetkili kamu kuruluşlarınca düzenlenen belge veya doktor raporu ile yapılabilir. Her ne kadar, temyiz dilekçesinde, (...) Bankasının iflasına karar verildiği, 28.03.1996 tarihinde yapılan birinci alacaklılar toplantısı sonucunda iflas idaresinin göreve başladığı, dolayısıyla beyannamenin verilmemesinin bankanın iradesi dışında gerçekleştiği, bu hususun 213 sayılı Kanunun 13. maddesi çerçevesinde incelenmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de, beyannamenin verilmemesine neden olan durumun, mahkeme kararı veya yetkili kamu kuruluşlarınca düzenlenen belge ile tevsik veya ispat olunmaması nedeniyle olayın mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir. Bu nedenle, beyannamenin verilmemesi üzerine, 213 sayılı Kanunun 352. maddesinin 1. fıkrası ile 336. maddesi uyarınca kesilen usulsüzlük cezasında isabetsizlik bulunmadığından mahkeme kararı yerindedir. Temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer iddialar da, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine; kararın onanmasına, hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 4.8 oranında ve 2.790.000 (ikimilyon yediyüzdoksanbin) liradan az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının davacıdan alınmasına oybirliği ile karar verildi.