Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
Sanatçı ve senaristlere yapılan telif ücreti ödemelerinin katma değer vergisine tabi tutulabilmesi için 19 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen şartların varlığı araştırılarak karar verilmesi gerekir. İstemin Özeti: 1991yılı işlemleri incelenen yükümlü şirketin, prodüktörlüğünü üstlendiği programlar için çalıştırdığı sanatçı ve senaristlere yapmış olduğu telif ücreti ödemeleri üzerinden katma değer vergisi beyannamesi vermediği saptanarak adına Haziran dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Vergi Mahkemesi kararıyla; Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesinde belirtilen işleri yapanların elde ettiği hasılatın gelir vergisinden muaf olduğunun hükme bağlandığı, katma değer vergisi yönünden bu madde kapsamına giren işlemlerde sorumluluk uygulamasına ilişkin 19 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde konuya açıklık getirildiği, Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesi kapsamında olan faaliyetleri sürekli yapanların gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olması gerektiği, bu faaliyetin arızi olarak yapılması halinde vergi alınamayacağı, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinde sayılan kişi ve kuruluşların, aynı Kanunun 18. maddesinde sayılan kişilere yapacakları ödemeler üzerinden katma değer vergisi hesaplayıp sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi beyannamesi vermesi için sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi ödenecek kişinin serbest meslek faaliyetini mutad ve sürekli bir şekilde sadece Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinde, zikredilen kişi ve kuruluşlara yapması, bu şeklide ödemeden faydalanmak istediğini vergi dairesine yazılı olarak bildirmesi ve vergi sorumlusundan talepte bulunması gerektiğinin açıklandığı, davacı şirketin yapımını üstlendiği programlarda çalıştırdığı sanatçı ve senaristlere yaptığı ödemeler için gider pusulası düzenlendiği, bu sanatçı ve senaristlerin faaliyetlerinin mutad ve sürekli olarak münhasıran 193 sayılı Yasanın 94. maddesinde sayılan kişi ve kuruluşlara yaptıklarına, bu yönde vergi dairesine başvuruda bulunduklarına ilişkin bir tespit olmadan, sanatçı ve senaristlerin sadece bu faaliyette bulundukları varsayımından hareketle yapılan tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle tarhiyatı kaldırmıştır. Vergi Dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi kararıyla; 2577 sayılı yasanın 20. maddesinin 1. bendinde idari yargı yerine geniş bir resen araştırma yetkisi tanındığı, yükümlü şirkete mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan kimselerin gerçek usulde mükellef olup olmadıkları, 19 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'ndeki uygulamadan faydalanmak için öngörülen koşulları taşıyıp taşımadıkları, yükümlü şirkete iş yapanların 193 sayılı Yasanın 18. maddesinde belirtilen türde mutad ve sürekli olarak faaliyet gösterip göstermedikleri, aynı Yasanın 94. maddesinde yeralan kişi ve kuruluşlar dışındakilere mal teslimi veya hizmet ifasında bulunup bulunmadıkları, bu kişilerin bağlı oldukları vergi dairelerine genel tebliğdeki uygulamadan yararlanmak için başvurup başvurmadıkları, davalı vergi dairesi kanalıyla araştırma yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararda isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Bozma kararına uymayan Vergi Mahkemesi kararıyla, ilk kararında yeralan hukuksal nedenler ve gerekçe ile direnmiştir. Israr kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş, tarhiyatın yasalara uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmiştir. Karar : Yükümlü şirketin, prodüktörlüğünü üstlendiği programlarda çalıştırdığı sanatçı ve senaristlere yapmış olduğu telif ücreti ödemeleri üzerinden katma değer vergisi tahsil etmediği ve sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi beyannamesi vermediği saptanarak adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisini kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde; serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtilmiş, serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin, Gelir Vergisi Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diğer mevzuata göre tayin ve tespit edileceği hükme bağlanmıştır. Vergi sorumluluğu, aynı Kanun'un 9. maddesinde düzenlenmiş ve bu maddenin verdiği yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığınca yayımlanan 19 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesi kapsamına giren işlerde katma değer vergisi mükellefiyetinin şartları ve beyanname verme şekilleri açıklanmış bulunmaktadır. Bu genel tebliğde; Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesindeki işleri mutad ve sürekli şekilde yapanların gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olmayacakları belirtilmiş ve sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi beyannamesi verilebilmesi için öngörülen koşullar açıklanmıştır. Davacı şirkete hizmet ifasında bulunan kişilerin gerçek usulde mükellef olup olmadıkları, Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesindeki işleri mutad ve sürekli yapıp yapmadıkları, 94. maddede belirtilen kişi ve kuruluşlar dışındakilere mal teslimi veya hizmet ifasında bulunup bulunmadıkları ve bu kişilerin 19 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'ndeki uygulamadan faydalanmak için bağlı oldukları vergi dairesi kanalıyla araştırma yaptıklarına ve bu yönde vergi dairesine başvuruda bulunduklarına dair bir tespit bulunmaksızın yapılan tarhiyatta yasal isabet görülmediği gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılması yolunda verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir. Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, (...) Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hükmü kurulmasına gerek bulunmadığına oyçokluğu ile karar verildi. Karar : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler, bozulması istenilen mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir. Bu nedenle, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.