Dairesi
İcra safhasında bulunan bir alacağın protokolle senede bağlanması alacağın yenilenmesi anlamına gelmeyeceğinden bu alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında kanuna aykırılık bulunmamaktadır.
Karar No
1999/2783
Esas No
1998/4047
Karar Tarihi
23-06-1999

Danıştay Dördüncü Daire

İcra safhasında bulunan bir alacağın protokolle senede bağlanması alacağın yenilenmesi anlamına gelmeyeceğinden bu alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında kanuna aykırılık bulunmamaktadır. İstemin Özeti: Davacı kurumun 1994 yılı işlemlerinin şüpheli alacaklar yönünden incelenmesi sonucu düzenlenen rapor doğrultusunda re'sen kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. (...) Vergi Mahkemesi kararıyla; vergi inceleme raporunda yeralan tespitler ile ara kararına cevap olarak gönderilen belgelerin incelenmesinden, yükümlü kurumun sipariş avansı olarak verdiği bedel karşılığından emtia alamadığı, bilahare yeniden sözleşme düzenlemek suretiyle senede bağladığı 106.234.502.000 TL. alacak tutarından 2.313.482.600 TL.'sını icra takibine konu yapmış olduğundan alacak miktarının tamamının şüpheli hale geldiğinden bahisle K/Z hesabında karşılık ayrılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı, matrah farkının bulunuş biçimi ve olayın mahiyeti gereği yükümlü kurumun vergi kaçırma kastıyla hareket etmediğinin anlaşılması nedeniyle, vergi aslı ve fon payına yönelik davanın reddine, kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar vermiştir. Davacı, yenilenen protokol gereği senede bağlanan borçların eski alacağa ait olduğunu, vergi dairesi müdürlüğü ise davacı adına kesilen cezanın kanuna uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler. Karar : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun şüpheli alacaklar başlıklı 323. maddesinde 'ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 1. Dava ve icra safhasında bulunan alacaklar, 2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar. şüpheli alacak sayılır.' hükmüne yer verilmiştir. Olayda, haddecilik, tel ve çivi imalatı yapan davacı kurum satın alınacak kütük demirin sipariş avansı olarak 24.12.199319.01.1994 tarihleri arasında (...) Tic. ve San. Anonim Şirketi'ne 35.454.838.168 lira ödemiş, sipariş edilen kütüklerin teslim edilmemesi ve avansının da geri ödenmemesi nedeniyle 28.03.1994 tarihli protokolle borcu (...) Çelik San.Anonim Şirketi üstlenmiş ve borç miktarı 2.476.000 Amerikan Doları olarak saptanmıştır. Yapılan protokole rağmen (...) Çelik San. Anonim Şirketi de taahhüdünü yerine getirmeyince 30.06.1994 tarihli ek sözleşme düzenlenmiş ve borcun yerine getirilmesi için yeni vadeler tespit edilmiş, bu duruma karşın borcun ödenmemesi üzerine alacağının tamamının tahsili için icra takibine geçilmiş, borçlu icra takibine itirazda bulunmuş, davacı itirazın iptali için 26.07.1994 tarihinde dava açmıştır. Sözkonusu dava devam ederken 22.09.1994 tarihli protokol düzenlenerek toplam 2.746.000 dolar borç muhtelif vade tarihleri ile 39 parça senede bölünmüştür. Protokol gereği alınan senetlerin 07.11.1994 tarihi itibariyle 99.081.172.000 lira olarak değerlemesi yapılmış ilk ödenen avans ile arada oluşan 64.552.083.832 lira kur farkı geliri olarak kaydedilmiştir. Protokol gereği düzenlenen 30.11.1994 vadeli senedin ödenmemesi üzerine bu senet için icra takibine başlanılmıştır. Davacı kurum 31.12.1994 tarihi itibariyle kur farkı geliri dahil toplam 106.234.502.000 TL. için şüpheli alacak karşılığı ayırarak 1994 yılı kazancından düşmüştür. Davacı kurumun 1994 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen inceleme raporunda da yenilenmiş bir alacak mevcut olduğu ancak, protokol gereği teslim alınan senetlerden 30.11.1994 tarihli olanı için şüpheli alacak karşılığı ayrılabileceği borcun geri kalan kısmı için şüpheli alacak karşılığı ayırma şartlarının gerçekleşmediği kabul edilerek dava konusu tarhiyat yapılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere alacağın tamamı için şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılmayacağı konusunun açıklığa kavuşturulması açısından borcun yenilenip yenilenmediğinin ortaya konulması gerekmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 114/1. maddesinde yenilemenin ne olduğu açıklanmaksızın 'borcun tecdidi akitten vazih suretle anlaşılmak lazımdır.' denilmiştir. Yenileme, eski borcun ortadan kaldırılmasını ve onun yerine yeni bir borcun meydana getirilmesini kapsayan bir işlem olarak tanımlanmaktadır. Yenilemenin meydana gelebilmesi için de eski borcun ortadan kaldırılması, yeni bir borcun meydana getirilmesi, iki borç arasında fark bulunması ve yenileme iradesinin olması gerekmektedir. Uyuşmazlıkta ise alacağın tamamı için açılan dava devam ederken düzenlenen 22.09.1994 tarihli protokolde (...) Asliye Ticaret Mahkemesinde dava konusu edilen alacak ile protokol konusu alacağın aynı olduğu, davanın teminat olarak borcun ödenmesine kadar sürdürüleceği belirtilmektedir. İlk sözleşmeye ilişkin borcun protokolle senede bağlanması alacağın yenilendiğini göstermez. Kaldı ki, (...) Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada verilen kararla itirazın kaldırılmasına karar verilmiştir. Tüm bu açıklamalar ışığında dava konusu yapılmış alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında hukuka aykırılık bulunmadığından vergi aslı yönünden davanın reddi yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle, davacı temyiz isteminin kabulü ile (...) Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, davalı idare temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı