T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o GAYRİMENKUL SERMAYE İRADININ EKSİK BEYANI (Kusur Cezalı Vergi Tarhiyatı Gerektiği - Kaçakçılık Cezalı Tarhiyat Yapılamayacağı)
o KİRA GELİRLERİNİN BEYANI VE TESBİTİ (Kiracılar Nezdinde Yapılan Gayrimenkul Sermaye İradı Tesbiti - Kusur Cezalı Tarhiyat Yapılması Gerektiği)
Özet : Davacı ve kiracılar nezdinde 28.2.1995 günlü yoklama tutanağıyla yapılan tespitlerin önceki yıl olan 1994 dönemindeki gayrimenkul sermaye iradına esas alınamayacağı ancak, kira gelirinden yapılan ve vergi idaresi kayıtlarıyla sabit olan noksan beyan gözönüne alınarak tarhiyat kusur cezalı olarak değiştirilmelidir.
İstemin Özeti : 1994 yılında elde ettiği gayrimenkul sermaye iradını eksik beyan ettiğinden bahisle, davacı adına resen takdir yoluyla kaçakçılık cezalı gelir vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen İstanbul 5.Vergi Mahkemesi 15.1.1997 günlü ve E:1996/624, K:1997/78 sayılı kararıyla davayı reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 23.12.1997 günlü ve E:1997/1929, K:1997/5275 sayılı kararıyla; idare tarafından gayrimenkul sermaye iradının noksan beyan edildiği ileri sürülmekte ise de, yoklama memuru tarafından beyanın düşüklüğü yönünde somut bir tespit yapılmadığı, sözü edilen tutanak, davacı tarafından imzalanmış olmakla birlikte tutanaktaki miktarlar üzerinde oynama olduğu, ancak bu değişikliklerin mükellefin rızasıyla yapılıp yapılmadığının anlaşılmadığı, karşıt inceleme de yapılmaksızın düzenlendiği, dolayısıyla ortada herhangi bir takdir sebebi bulunmadığı, tarhiyatın varsayıma dayandığı, bu şekilde takdir edilen matrah esas alınarak yapılan tarhiyata karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına kısmen uyan İstanbul 5. Vergi Mahkemesi, 30.4.1998 günlü ve E:1998/455, K:1998/436 sayılı kararıyla; Beyannamenin gerçek durumu yansıtmadığına dair deliller bulunması nedeniyle 213 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının 6'ncı bendine göre matrah takdirinde yasaya aykırılık olmadığı, yoklama fişiyle zemin kattaki 1 ve 2, birinci kattaki 3, ikinci kattaki 5 ve 6 ve çatı katındaki dairelerin yabancı uyruklu kişilere Amerikan Doları üzerinden kiraya verildiği, 3 daireden ise Türk Lirası karşılığı kira alındığının anlaşıldığı, yükümlünün 1. kat 4 nolu daireyi bir anonim şirkete aylık 7.000.000.-liraya kiraladığı, aynı şirketten üçüncü kat ile çatı katından elde ettiği saptanan kira gelirini beyan etmediği, kiracılardan olan şirketin kira gelirlerinden yaptığı tevkifatı gösterir muhtasar beyannamesinden, yükümlünün bu kiracıdan elde ettiği gelirin yirmide birine yakın kısmını beyan ettiği, diğer dairelerden elde ettiği kira gelirinin büyük bir bölümünü beyan dışı bıraktığı, diğer yandan, yükümlünün bazı kiracıları adına düzenleyip sunduğu kira sözleşmelerinde adı geçenler yerine sahte imza kullanıldığı, yoklama fişi aslındaki çizintilerden yükümlünün haberdar olduğunun anlaşıldığı, vergi idaresinin, kısmen karşıt inceleme yaptığının şirketin kira ödemelerinden yaptığı kesintiye ait muhtasar beyannamenin incelenmesinden anlaşıldığı ancak, yoklama fişindeki çizintilerin nedenleri idarece açıklanmadığından kira gelirinin mükellef lehine düzeltilen miktarların nazara alınması suretiyle tespiti gerektiği, mahkemelerince yapılan hesaplama sonucu bulunan matrah farkının yerinde olduğu, fazlasının kaldırılması gerektiği belirtilerek, tarhiyatı azaltılan matraha göre değiştirmiştir.
Karar taraflarca temyiz edilmiş, vergi idaresince yasaya uygun olarak yapılan tespitler sonucu saptanan matrah farkının yerinde olduğu, yükümlü tarafından ise, 1995 yılı içinde yapılan tespitlerin 1994 yılı gelirine esas alınamayacağı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi Ali ALPAN'ın Düşüncesi:
Gayrimenkul sermaye iradı nedeniyle vergi mükellefi olan davacının, bir anonim şirkete kiraladığı taşınmaza ait iradı eksik beyan ettiği ilgili şirketin bağlı olduğu vergi dairesine verilen muhtasar beyannameden anlaşılmıştır.
Bu nedenle ısrar kararının bu daireden elde edilen ve ilgili vergi dairesi müdürlüğünce bildirilen irada göre değişiklikle onanması, diğer bağımsız dairelerden elde edildiği ileri sürülen irada ilişkin tespitlerin hukuka aykırılığı nedeniyle kaldırılması gerektiği, vergi dairesi temyiz dilekçesindeki iddiaların ise yukarıda belirtilen irada ilişkin olarak kabulü ile diğer matrah farkına yönelik istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ayfer ÖZDEMİR'in Düşüncesi:
Davacının 1994 yılında elde ettiği gayrimenkul sermaye iradını düşük gösterdiği gerekçesiyle 28.2.1995 tarihinde düzenlenen yoklama tutanağına dayalı olarak takdir komisyonunca resen saptanan matrah üzerinden, cezalı vergi ve fon tarhiyatı yapılmış ve dava bu işleme karşı açılmıştır.
Vergi mahkemesi, davacının imzasını taşıyan yoklama tutanağı dikkate alındığında, kira gelirini tam olarak beyan etmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davayı reddetmiş, Danıştay temyiz incelemesi sonucu, tutanağın; usulüne uygun düzenlenmemiş, hukuken geçerli bir belge niteliğinde olmadığı, karşıt inceleme yapılmaksızın, bu tutanağa dayalı takdire gidilmesinin takdirin varsayıma dayalı olduğu sonucunu doğurduğu gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Vergi mahkemesi, bozma kararına kısmen uymuş, matrahı yeniden saptamak suretiyle bu tutar üzerinden verdiği ret kararında ısrar etmiş, karar davanın taraflarınca karşılıklı olarak temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının gayrimenkul sermaye iradını tam olarak beyan etmediği, kiracıları adına sahte kontratlar düzenlediği anlaşılmakta ise de, işleme dayanak alınan yoklama fişinden ihtilaflı dönemde kaç lira kira geliri elde ettiği tam olarak anlaşılamadığından, karşıt inceleme yoluna gidilmediğinden, takdir edilen matrahın net mi, brüt mü olduğu açıklanmadan ve davacının ödemiş olduğu vergi miktarı dikkate alınmadan yapılan tarhiyat gerçeklere ve hukuka uygun görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle tarhiyatın terkini gerektiğinden, vergi mahkemesi ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacının, 1994 yılında elde ettiği gayrimenkul sermaye iradını eksik beyan ettiğinden bahisle adına resen takdir yoluyla salınan kaçakçılık cezalı gelir vergisini, matrahı azaltarak değiştiren vergi mahkemesi ısrar kararı, taraflarca temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 1994 yılı vergilendirme dönemine esas olmak üzere yükümlüye ait gayrimenkulun kaç kat ve kaç bağımsız bölümden ibaret olduğu, anılan gayrimenkulun kimlere ve ne kadar kira bedeli karşılığında kiralandığını belirlemek amacıyla 28.2.1995 tarihinde yerinde yapılan tespitler, yoklama fişine bağlanmış ve yoklama fişinde o tarihte sözü edilen bağımsız bölümlerdeki kiracıların ödediği kira bedelleri saptanmıştır.
28.2.1995 tarihinde ikamet edenler nezdinde yapılan bu tespitler, ilgili bulunduğu dönem için geçerli olup, önceki yıla ait gelirin tespitinde dikkate alınması hukukun genel ilkelerine aykırı düşer. Ancak, bağımsız bölüm kiracılarından olan ... İlaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 1994 yılı için yükümlüye ödediği kira bedelinin, yükümlünün bu bağımsız bölümler için beyan ettiği kira gelirinden fazla olduğu, sözü edilen kiracının bağlı bulunduğu vergi dairesine bu bağımsız bölümler için yaptığı kira ödemelerine ait tevkifat tutarlarını gösterir yazıdan anlaşılmıştır.
Bu yazıda, adı geçen şirketin, davacıya 1994 yılında 154.515.851 lira kira ödemesi yaptığı açıklanmış olup, uyuşmazlık döneminde yukarıda belirtilen tutar dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken bir sonraki döneme ilişkin tespitler nedeniyle hesaplanan kira gelirlerinin de aynı dönemde elde edildiğinin kabulü suretiyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Öte yandan sözü edilen kira gelirinin her zaman vergi dairesi kayıtlarından saptanması mümkün bulunduğundan, yol açılan vergi kaybı nedeniyle kusur cezası uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenlerle vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin reddine, yükümlünün temyiz isteminin, kiracı anonim şirketten elde ettiği 154.515.851 lira kira gelirine ilişkin kısım yönünden reddine, tarhiyatın bu miktarı aşan kısmı ile cezaya ilişkin kısmı yönünden kabulüne, İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 30.4.1998 günlü ve E:1998/455, K:1998/436 sayılı kararının söz konusu hüküm fıkralarının bozulmasına, yemden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 14.5.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Israr kararının; Danıştay Dördüncü Dairesinin 23.12.1997 günlü ve E:1997/1929, K:1997/5275 sayılı bozma kararı esasları doğrultusunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.