Dairesi
İşletmeden çekilen dairelerin emsal bedelinin tespitinde, mükellefçe maliyet bedellerinin doğru olmadığının beyan edilmesi üzerine VUK’un 267. maddesinin üçüncü sırasındaki takdir esasına göre, belirlenen emsal satış bedelleri üzerinden yapılan tarhiyatların, takdir komisyonunca belirlenen ems
Karar No
1999/2182
Esas No
1998/3852
Karar Tarihi
20-05-1999
Danıştay Dördüncü Daire

İşletmeden çekilen dairelerin emsal bedelinin tespitinde, mükellefçe maliyet bedellerinin doğru olmadığının beyan edilmesi üzerine VUK’un 267. maddesinin üçüncü sırasındaki takdir esasına göre, belirlenen emsal satış bedelleri üzerinden yapılan tarhiyatların, takdir komisyonunca belirlenen emsal bedellerin yerinde olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılmadan kaldırılması yerinde değildir. istemin Özeti: 1994 yılı işlemleri incelenen adi ortaklığın ilgili yıldan önce tamamlanan binadaki üç adet daireyi işletmeden düşük bedelle çektiği ve bu dairelere ait maliyet ve gider unsurlarının bir kısmım kayıtlara intikal ettirmediği ileri sürülerek davacı adına re’sen gelir vergisi salınmış fon hesaplanmış ve kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; işletmelerin bilançolarında dönen varlıklar arasında yer alan gayrimenkullerin, işletmeden çekilmesi durumunda, emsal bedel tespitinin 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerektiği, ancak inceleme elemanınca inşaat maliyet bedellerinin şirket kayıtlarından tespiti mümkün iken maliyet konusunda herhangi bir inceleme yapılmadan takdir komisyonuna başvurulduğu, kayıtlara intikal ettirilmediği ileri sürülen giderlerin ise, gayrimenkullerin işletmeden çekilmesinden sonra yapıldığı ayrıca işletmeden çekilen gayrimenkullerin satış bedelleri ile üçüncü kişilere satışı yapılan gayrimenkullerin satış bedellerinin uyum gösterdiği bu nedenle takdir edilen emsal bedel esas alınmak suretiyle ortaklara yapılan satışların emsaline göre düşük olduğu sonucuna varılarak yapılan tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle vergi ve cezaların kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı idare, yapılan tarhiyatta usul ve Yasa’ya aykırılık bulunmadığım ileri sürmekte ve kararın bozulmasını istemektedir. Karar: 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 38. maddesinde bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayesinin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem içinde sahip veya sahiplerince işletmeden çekilen değerlerin farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu şekilde tespitinde Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ve 41. maddelerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Bu maddeye yollama yapılan Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinde teşebbüs sahibi ile esinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerlerin gider olarak indirilmesinin kabul olunmayacağı ve aynen alınan değerlerin emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunacağı belirtilmiştir. Bu maddede sözü geçen emsal bedelin ne olduğu ve nasıl tespit edileceği, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinde açıklanmıştır. Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinde emsal bedel, ’gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilmeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer’ olarak tanımlanmış ve bu şekilde tanımı yapılan emsal bedelin ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esası usulleri dikkate alınmak suretiyle belirleneceği açıklanmıştır. Ortalama fiyat esası öncelikle uygulanması gereken usul olarak maddede yer almış, bu usulün uygulanma olanağının bulunmaması halinde emsal bedeli belli edilecek değerin maliyetinin bilinmesi ve çıkarılmasının mümkün olması durumunda mükelleflerce bu maliyet bedeline toplam satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave edilerek emsal bedelinin belirleneceği hükme bağlanmıştır. Buna göre ortalama fiyat esasinin uygulanma olanağının bulunmadığı ve işletmeden çekilen değerin maliyet bedelinin bilinmesi ve çıkarılmasının mümkün olması durumunda artık mükelleflerce başka bir işleme gidilmeksizin maliyet bedeline maddede belirtilen oranlar ilave edilmek suretiyle emsal bedeli belirlenecektir. Maddede yazılı ilk iki esasa göre emsal bedelinin belirlenememesi sözkonusu olduğunda maddede sayılan üçüncü yöntem olan takdir esası uygulanacaktır. Maliyet bedeline göre emsal bedelin belirlenmesi sırasında bazı hususlara dikkat etmek gerekmektedir. Bunların en önemlisi mükellefçe belirlenen maliyet bedelinin gerçek duruma ve yasal kayıtlara uygunluğunun tespit edilmesidir. Amaç, değerlemeye konu kıymetin değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değeri saptamak ve bu şekilde vergilemenin gerçek ve gerçeğe en yakın miktarlar üzerinden yapılmasın ı sağlamak olduğuna göre, mükelleflerce belirlenen maliyet bedelinin doğru olup olmadığının araştırılması zorunludur. Yapılan araştırma sonunda mükelleflerce maliyet bedelinin gerçek değerler doğrultusunda tespit edilemediğinin belirlenmesi halinde, gerçek maliyetin tespiti yoluna gidilebilir. Gerçek maliyetin belirlenememesi durumu sözkonusu olur ise emsal bedeli takdir esasına göre saptamak mümkündür. Olayda, ortaklar tarafından ihtirazi kayıt konulmadan imzalanan, inceleme raporu eki tutanağın incelenmesinden, 1991 yılından önce tamamlanan binadaki bağımsız bölümlerin işletmeden çekilmesi sırasında, satış değerinin tespitinde özellikle bir çalışma yapmadıkları, götürü bir tespit yaptıkları, başlangıçta inşaat maliyetleri kayıtlara eksiksiz yansıtılmasına rağmen daha sonra cari yıl fiyatlarıyla yaptıkları giderleri maliyet unsuru olarak kayıtlama yansıtmadıklarım ifade ettikleri anlaşılmaktadır. Davacı tarafından, götürü bir şekilde tespit edilen satış bedelinin, maliyet bedeli esasına göre emsaline, nazaran gerçeğe yakın bir değer olduğunun tespiti, söz konuşu bağımsız bölümler 1991 yılından önce tamamlandığı ve 1995 yılında işletmeden çekildiğinden ayrıca bazı maliyet unsurlarının kayıtlara yansıtılmadığı ifade edildiğinden mümkün olmamaktadır. Kaldı ki, inceleme elemanınca takdir esasına göre emsal bedel tespit edilirken kayıtlara intikal ettirilmeyen maliyet tutarları, matrah farkı hesaplanırken dikkate alınmıştır. Bu durumda, bütün bu hususlar dikkate alınıp, inşaat Sanatkarları Odası üyelerinin mahallinde yaptığı incelemeler esas alınarak, takdir komisyonunca belirlenen emsal satış bedelinin yerinde olup olmadığı yönünde inceleme yapılmak suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiğinden mahkemece, tarhiyatın kaldırılmasında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı