T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o KATMA DEĞER VERGİSİ (Komisyon Ücreti)
o KOMİSYON ÜCRETİ (Katma Değer Vergisi)
193
Özet : Yurtdışındaki firmaya türkiye'den ihraç edilen ürünün tanıtım ve dağıtım hizmeti nedeniyle ödenen komisyon ücreti katma değer vergisine tabi olduğu hakkında.
İstemin Özeti: İhraç ettiği mevya suyu konsantresinin yurtdışında tanıtım ve dağıtımını yapan, merkezi yurtdışında bulunan ve kanuni temsilcisi olmayan firmaya söz konusu hizmet karşılığında ödenen komisyon ücretinin sorumlu sıfatıyla beyan edilmediğinin inceleme raporuyla saptanması üzerine davacı adına Ekim 1992 dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Ankara 5. Vergi Mahkemesi, 10.1.1996 günlü ve E: 1995/521, K: 1996/29 sayılı Kararıyla; tarhiyatın kaldırılmasına karar vermiştir.
Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi, 22.9.1997 günlü ve E: 1996/4632, K: 1997/2934 sayılı Kararıyla; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci, 6 ncı ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesi uyarınca, hizmet Türkiye dışında yapılmış, ancak hizmetin bedeli Türkiye'de ödenmiş ya da ödeyenin hesaplarına gider kaydedilmişse değerlendirme Türkiye'de yapılmış sayılarak ifa edilen hizmetin vergilendirilmesi gerektiği, konuyla ilgili düzenlemenin 15 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğiyle yapıldığı, olayda, yükümlü şirketin Türkiye'de ikametgahı, işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan yurtdışında mukim ... Limited Şirketine faturada belirtilen bedel tutarında komisyon ödediği, söz konusu miktarı giderlerine kaydettiği anlaşıldığından yurtdışındaki firmaya ödenem komisyon ücretinin katma değer vergisine tabi tutulması gerektiği, öte yandan 3065 sayılı Yasanın 9 uncu maddesi uyarınca hizmeti ifa eden yurtdışındaki firma olmakla birlikte, Türkiye'de yapılan, değerlendirilen veya faydalanılan hizmetler Türkiye'de ifa edilmiş sayılacağından, vergi emniyeti açısından firmanın, Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunup bulunmadığına ve hizmeti yapanın yabancı bir işletme olup olmadığına bakılmaksızın, yükümlü şirketin yurtdışına yaptığı ödemeler üzerinden katma değer vergisi kesintisi yaparak 2 nolu katma değer vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi, beyan edilen miktarın 1 nolu katma değer vergisi beyannamesiyle de indirim konusu yapılması gerekirken, bu düzenlemelere uymayan yükümlü şirket adına yapılan cezalı tarhiyatı kaldıran kararda yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Ankara 5. Vergi Mahkemesi, 16.2.1998 günlü ve E: 1997/1051, K: 1998/128 sayılı Kararıyla; 3065 sayılı Yasanın 1 inci ve 6 ncı maddeleri ile 193 sayılı Yasanın 7 nci maddesi uyarınca, Türkiye'de iş merkezi veya kanuni temsilcisi bulunmayan şirkete yurtdışında ifa edilen ve yurtdışında yararlanılan hizmetler karşılığı yapılan ödemenin katma değer vergisine tabi tutulamayacağı, aksi bir düşüncenin Türkiye'de değerlenen yurtdışındaki her türlü hizmetin vergiye tabi tutulması sonucunu doğuracağı, bunun katma değer vergisinin mülkilik prensibine aykırı olacağı, Türkiye'de ikametgahı, işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan yurtdışında yerleşik firmaya verilen hizmetin Türkiye'de yapılmadığı, vergilendirilmediği, Türkiye'de faydalanılmadığının ihtilafsız olduğu, hizmet bir bedel karşılığı yapıldığına göre bedelin Türkiye'deki firmanın hesaplarına intikal ettirileceğinin tabii olduğu, tebliğe dayınalarak mükellefiyet tesis edilemeyeceği, 3065 sayılı Yasanın 9 uncu maddesinin de Türkiye'de ikametgahı, kanuni ve iş merkezi bulunmayıp, Türkiye'de katma değer vergisi kapsamına giren işleri yapan kişi ve kuruluşları kapsadığından tarhiyatta yasaya uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı Vergi Dairesi Müdürlüğünce temyiz edilmiş ve inceleme raporundaki tespitleri yineleyerek, yasaya uygun olarak yapılan tarhiyata karşı açılan davanın reddi gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi A.A.'nın Düşüncesi: Davacı kurumun ihraç ettiği emtianın yırtdışındaki tanıtımı ve dağıtımı yine yurtdışında yerleşik ve Türkiye'de kanuni ve daimi temsilcisi bulunmayan yabancı bir firma tarafından yapılmaktadır.
Yurtdışındaki firmaya bu hizmeti karşılığı yapılan ödemenin katma değer vergisine tabi olduğu ve hizmet karşılığı düzenlenen fatura bedelinin davacı kurum tarafından gider yazıldığı görüşüyle uyuşmazlık konusu vergi tarh edilmiştir.
Bir gelirin katma değer vergisinin konusunu oluşturabilmesi için Türkiye'de elde edilmiş olması ve hizmetten yurtiçinde faydalanılması gerekir. Hizmeti yapanın işyerinin Türkiye'de bulunmaması durumunda verilen hizmet karşılığı elde ettiği gelir, gelir vergisi veya kurumlar vergisi konusuna girmeyecektir. Gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmayan bir kişi veya kuruluşun katma değer vergisi mükellefi olması da düşünülemez.
Öte yandan 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun atıfta bulunduğu 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesinde, değerlendirmeden maksadın ne olacağı belirtilmiştir. Yine anılan hükümden değerlendirmenin ticari kazançta uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Yapılan ödemenin gider kayıtlarına intikal ettirilmesi değerlendirmenin Türkiye'de olduğu anlamına gelmediği düşünülmektedir. Zira ticari kazançta aslolanın kazancın yurtiçinden sağlanmasıdır.
Her ne kadar 1 ve 15 nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerinde Türkiye'de değerlendirilen hizmetlerin Türkiye'de ifa edilmiş sayılacağı belirtilmişse de, 40 sayılı Tebliğ ile mali idare bu görüşünden vazgeçerek yurtdışında verilen hizmetten yurtdışında faydalanıldığından bahisle bu hizmetlerin ayrıca Türkiye'de katma değer vergisine tabi tutulmayacağını açıklamıştır.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı G.G.'nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen ısrar kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: Türkiye'den ihraç edilen meyva suyu konsantresinin yurtdışında tanıtım ve dağıtım hizmetini yapan ve Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi bulunmayan İngiltere'de mukim şirkete bu hizmeti nedeniyle ödenen komisyon ücreti üzerinden sorumlu sıfatıyla katma değer vergisini beyan etmediğinden bahisle davacı adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisini kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı, vergi idaresince temyiz edilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, verginin konusunu teşkil eden işlemler belirtilmiş, 6 ncı maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasından neyin ifade edildiği açıklanmış, parantez içi hükümde, değerlendirilmenin Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesine göre tayin olunacağı hükme bağlanmıştır.
Sözü edilen hükmün atıfta bulunduğu 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesinde, değerlendirmeden maksadın, ödemenin Türkiye'deyapılması veya yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılması olduğu belirtilmiştir.
İşlemin katma değer vergisine tabi tutulması koşullarından birisi değerlendirmenin Türkiye'de yapılması başka bir deyişle ödeyenin hesaplarına intikal ettirilmiş olmasıdır.
Olayda, davacıya verilen hizmet karşılığı yurtdışındaki firmaya yapılan ödemenin davacı kurum tarafından gider kayıtlarına intikal ettirildiği tartışmasızdır. Yukarıda açıklanan yasa kuralları uyarınca, değerlendirme Türkiye'de yapılmış sayılacağından ifa edilen hizmetin katma değer vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Her ne kadar, sözü edilen hizmet yurtdışındaki firmaca verilmekte ise de, hizmetten yurtiçinde faydalanılması karşısında, hizmeti verenin yurtiçinde ikametgahı, işyeri veya kanuni iş merkezi bulunup bulunmadığına bakılamayacağından, bozma kararına uyulmaksızın verilen ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 16.2.1998 günlü ve E: 1997/1051, K: 1998/128 sayılı ısrar kararınının BOZULMASINA, 12.3.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşünde olduğumuzdan, karara katılmıyoruz.