Dairesi
İkrazatçılıkta hesaben elde etme yeterli olup, vergiyi doğuran olay senedin düzenlendiği (borcun verildiği) anda gerçekleşmiş sayılır.
Karar No
1999/1503
Esas No
1998/3139
Karar Tarihi
15-04-1999

Danıştay Yedinci Daire 

İkrazatçılıkta hesaben elde etme yeterli olup, vergiyi doğuran olay senedin düzenlendiği (borcun verildiği) anda gerçekleşmiş sayılır. İstemin Özeti : Faiz karşılığı borç para vermek suretiyle ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğundan bahisle davacı adına yapılan cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisin; 6802 sayılı Kanun'un 28. maddesini açıklayarak, bir kimsenin ikrazatçı sayılabilmesi için faiz karşılığı borç para verme işinin uğraşma veya meşgul olma anlamına gelecek sayıda tekrarlanması gerektiği, bir takvim yılında birden çok kişiye veya bir kişiye birden çok yılda faiz karşılığı borç para verilmesi halinde ikrazatçılığın mutat meslek haline gelmesinin sözkonusu olacağı, olayda, davacının 1996 yılında yedi kişiye borç para vermek suretiyle faiz geliri elde etmiş olmasının ikrazatçılık yaptığının göstergesi olduğu, davacı tarafından borç para verilmesi karşılığında faiz alınmadığı ileri sürülmekte ise de, günümüz ekonomik koşullarında yakın akrabalık bağı veya iş münasebeti bulunmayan kişiler arasında önemli sayılabilecek meblağların karşılıksız alınıp verilebileceğinin kabulünün mümkün olmadığı, ancak, dava konusu dönemde hukuken veya fiilen elde edilmiş bir faiz gelirinin mevcut olmadığı, faiz gelirinin elde edildiği dönem araştırılmak suretiyle bu dönem için tarhiyat yapılması gerekirken borcun verildiği tarih esas alınmak suretiyle tarhiyat yapılmasında isabet görülmediği gerekçesiyle kaldıran (...) Vergi Mahkemesinin kararının; faiz gelirinin ikraz işlemlerinin yapıldığı anda doğduğu, bu sebeple yapılan tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar : Dosyanın incelenmesinden, davacının ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğunun inceleme raporu ile tespit edildiğinden bahisle cezalı olarak tarh edilen banka ve sigorta muameleleri vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada, mahkemece, davacının ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğu sonucuna varıldığı, ancak, faiz gelirinin fiilen elde edilme (tahsil) dönemi yerine, borcun verildiği tarih esas alınmak suretiyle tarhiyat yapılmasının yasal olmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırıldığı anlaşılmıştır. 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 28. maddesinin 1. fıkrasında, banka ve sigorta şirketlerinin 10.06.1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'na göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun, yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun, nakden veya hesaben aldıkları paraların 2. fıkrasında bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu, 3. fıkrasında da, 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanların bu kanun uygulamasında banker sayılacakları hükme bağlanmıştır. Anılan hükümlerden; ikraz işleriyle uğraşanların yapmış oldukları muameleler dolayısıyla lehlerine doğan paralar üzerinden banka ve sigorta muameleleri vergisi hesaplanabilmesi için, paranın nakden alınmasının şart olmadığı; hesaben alınmasının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Olayda; borç para verilmesi sebebiyle taraflar arasında düzenlenen senedin, sadece borç olarak verilen meblağı değil, aynı zamanda ödenmesi kararlaştırılan faiz miktarını da içerdiği görüldüğünden, faiz tutarlarının senedin düzenlendiği, diğer bir deyişle ikraz işleminin yapıldığı anda elde edildiğinin kabulü gerektiği ve bu tarihte de vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Bu duruma göre, senedin düzenlenmesi tarihinde tahakkuk eden (hesaben elde edilen) faizin, elde edilmemesinin ya da nakden elde edilmesinin kısmen veya tamamen daha sonraki tarihte olmasının vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi bakımından önemli olmayıp; ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğu açık olan davacı hakkında yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına oybirliği ile karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı